9 Eylül Gazetesi’nden Mert Yasin Alpdündar’ın haberine göre; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye başkanlığı süresince gerçekleştirdiklerini ve bu döneme ilişkin değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşmak için basın toplantısı düzenledi. Şato Kütüphane Bahçesi’nde düzenlenen basın toplantısında belediye başkanlığı döneminde yaşanan Şato, Köy-koop, körfez, su ücretleri, Basmane Çukuru, İzmir Otogarı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan personelin memleketi üzerinden dönen tartışmalara tek tek yanıt veren Soyer, bu süreç içerisinde gerçekleştirdiklerini de anlattı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Cemil Tugay’ın seçim kampanyasına destek olmaması yönündeki eleştirilere de yanıt veren Soyer, “Sonuç itibariyle ben aday gösterilmedim, üstelikte anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı. Benim, başarısız bulunan bir başkanın, ‘Sütte leke var onda yok’ denilen bir başkan adayının yanında olunması ona zarar verir. Ben başarısız bulunduğum bir yerde CHP için yapacağım çalışmamın bir sınırı vardır” dedi.

ŞATO TARTIŞMALARINA DEĞİNDİ

İzmir’de belediye Başkanlığı döneminde yaşanan tartışmalara değinen Tunç Soyer, ilk olarak Varyant’ta bulunan Tarihi Şato Restoran’ın başkanlık konutu olarak kullanılması üzerinden yapılan haberlere cevap verdi. Şato binasının tarihçesinden bahseden Soyer, Aziz Kocaoğlu döneminde restore edilerek misafirhane olarak kullanıldığını ifade ederken, “Burayı ilk kullanan biz değiliz. Bu süre içerisinde üç oda bir salon olarak kullandık. Diğer bölümünü ise dijital kütüphane yaptık. Bahçesi de halka açık olmaya devam ediyor” diye konuştu.

‘KÖY-KOOP’UN KASASINA KALAN PARA SADECE 60 BİN LİRA’

Tunç Soyer, İzmir Köy-Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer’e kaynak aktardığına dair haberlere de yanıt verdi. Geçmiş dönemde üreticiden Tire Süt Kooperatifi üzerinden 501 milyon dolarlık alım yapıldığını, kendi dönemlerinde ise bu rakamın 1.1 milyar TL’ye çıktığını söyledi. Alımları, Köy-Koop üzerinden 42 kooperatife yaydıklarını söyleyen Soyer, saldırılar nedeniyle Sayıştay'ın belediyeye ait kooperatiflerin mal alımını durdurduğunu hatırlattı. Soyer, “Köy-Koop her yıl soruşturma geçirdi. 2021 yılında 1 milyon 221 bin litre süt almış. Buradan 170 bin TL’si Köy-Koop’a kalmış. Bunun 113 bin lirası damga vergisi olarak ödenmiş. 2021 yılında Köy-Koop’un kasasına kalan para sadece 60 bin lira” diye söyledi.  Neptün Soyer’in yıllardır Köy-Koop’ta yöneticilik yaptığını da hatırlayan Tunç Soyer, “Bu süreçte ne bir lira huzur hakkı ne de bir lira harcırah almıştır. Eşim olduğu için iftihar ediyorun. Hiçbir karşılık beklemeden küçük üretici yaşasın diye mücadele etti” diye vurguladı.

‘SU VAATLERİNİN YASAL DAYANAĞI YOK’

İzmir’deki belediye başkan adaylarının suya indirim yapacağına dair vaatlerinin yasal dayanağının olmadığını söyleyen Soyer, “İzmir su fakiri bir kent. İzmir'in su kaynaklarının yüzde 60'ı yer altından çıkıyor. Yeraltından çekmenin ağır bir maliyeti var. Ankara'nın ve İstanbul'un kullandırdığı su, baraj suyudur. Biz de bu ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de yükseliyor. İZSU hem istediği gibi fiyat ortaya koyamayan bir kurumdur. Kar amaçlı bir kurum değildir. Fiyatı yüksek tutuyor, cebine para kalıyor gibi bir durum mümkün değil. İZSU'nun keyfi indirim yapması da mümkün değil. Bu vaatlerin yasal dayanağı yok” ifadelerini kullandı.

‘ÇALIŞMALAR TAMAMLANDIĞINDA KOKU İLELEBET SONA ERECEK’

Körfez’deki koku sorununun çözümü için attıkları adımları anlatan Soyer, "Biz Körfez ile ilgili 3 büyük adım attık. Biri yağmur suyu kanallarının ayrıştırmasıdır. 300 km üzerinde yağmur suyu kanalı yaptık. İzmir'in pis suyu büyük kanal projesiyle büyük ölçüde Çiğli Arıtma tesisine gidiyor. Ancak buraya giderken yağmur suyu ile karıştığı için tesisinin kapasitesi zorlanıyor. Böylece su tam arıtılmadan deşarj ediliyor. Bu kanal ile o büyük ölçüde hafifletildi. Biz yaklaşık yarısını 5 yıl içinde bitirdik. İkinci önemli işimiz 23 yıl önce yapılmış olan 1’inci, 2’nci, 3’üncü faz hiç revizyon görmemişti. 4. fazın ihalesini de gerçekleştirdik. 600 milyonluk bir kaynak ile 4. fazın imalatı bitiyor. Günde 820 bin metreküp su arıtılacak. 50 milyon dolarlık bir anlaşmayı yaptık. Gelecek dönemde gelecek arkadaşlarımız için ciddi bir kaynağı temin etmiş olduk. 23 yıldır ömrünü tamamlanan tesislerin tamamlanması için kullanacak. İzmir'in çocukluğumuzdan beri koku meselesi vardı. Büyük kanal projesi ile önemli bir yol alındı. Sonrasında sürdürülebilir bir çalışma olmadığı için İzmir yeniden koku ile yüzleşti. Bu çalışmalar tamamlandığı zaman bu koku ilelebet sona erecek. Körfez'in yaşayan bir körfez haline gelmesi için 20 milyarlık bir kaynak ayırdık ve kalıcı bir şekilde çözmek mümkün olacak" diye vurguladı.

‘BASMANE ÇUKURU RASYONEL TEMELLERDE GÖRÜŞÜLEN SORUN OLMAKTAN ÇIKTI’

İzmir’de yıllardır çözüme kavuşması beklenen sorunların başında gelen Basmane Çukuru’nun siyasi bir meseleye dönüştürüldüğünün altını çizen Soyer, “Basmane Çukuru, uzun yıllardır uyuyan bir meseleydi. Biz bunu dirilttik. Çok sayıda müzakerelerde bulunduk. Her şeyi önerdik ancak maalesef tahmin edeceğiniz gibi rasyonel temellerde görüşülen mesele olmaktan çıktı. Siyasi bir meseleye döndü. Meseleye çok hakimiz ve her türlü seçeneğe hazırız. Kamuya kazandırmak için duruş ortaya koyduk. Dilerim bu mesele çözülür. Basmane Çukuru için teminat mektubu ile sıkıştırdık. Hukuken sonuç alınacak bir noktaya gidiyoruz" diye vurguladı. 

‘OTOGARI BİZİM YAPMADIĞIMIZ ALGISI YANLIŞ’

Soyer, "İzmir Otogarını bizim yapmadığımıza dair bir algı var. Bu da doğru değil. 25 yıl için yapılan anlaşmanın sonuna geldiğinde tahliye istedik.  Bize ödenmeyen paylarla ilgili icra takibi yaptık. Tahliye davası açtık. Pandemi nedeniyle işletmeci şirket süreyi 7 yıl uzatmak için dava açtı ve kazandı. İstinafta da tablebimiz reddedildi. Biz de idari anlamda sürenin dolması için kaymakamlık üzerinden tahliyesini talep ettik. Otogarla ilgili hazırladığımız bir proje var. Tahliyesi ile ilgili hukuki süreçleri takip ediyoruz. 2 senedir hazırlık yapmıştık, sonlandırmak mümkün olmadı" diye konuştu. 

BELEDİYE ÇALIŞANLARININ YÜZDE 54’Ü İZMİR

Belediyede 'Tunceliler' çalışıyor iddialarına da değinen Soyer, "Belediye şirketlerinde kaç kişi çalışıyor ve kaçı Tuncelili meselesi var. Bunlar da çokça gündeme geldi. Mart 2014’te 20 bin 142 çalışanı varmış. Mart 2019’da 27 bin 271 ve şu an itibariyle 34 bin 329. Belediye çalışanlarının doğum yerleri itibariyle bir haritamız var. 2019’da yüzde 54.67’si İzmirli, 2024’te yüzde 53.72’si. Bunun dışında Manisa, Erzurum, Ankara, Kars, Mardin, Tunceli, Tokat, İstanbul ve Konya gibi şehirler var. Bunların tamamı yüzde 2,83 ile 0,89 arasında değişiyor. Tüm çalışanların bütçeye pay yüzde 28. Bu nedenle uluslararası kuruluşlara göre puanımız çok yüksek" diye belirtti.

Her 10 Tıp öğrencisinden biri şiddete maruz kalıyor Her 10 Tıp öğrencisinden biri şiddete maruz kalıyor

‘BORÇLANMA KAPASİTESİNİN YÜZDE 27’SİNİ KULLANIYORUZ’

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borçları hakkındaki tartışmalara da cevap veren Soyer, " Belediyenin finansal borcu Mart 2019’da 5 milyar lira, Şubat 2024 itibariyle 25.7 milyar lira. Borcumuzun yüzde 82’si dış borç. Biz 5 yıl içinde 878 milyon Euro borçlanma yapmışız, 900 milyon Euro borç ödemişiz. Yüzde 82’si yabancı para. Bu finansal tablolarda önemli bir veri var. İzBB borçlanma kapasitesi 92 milyar lirayken biz sadece yüzde 27’sini kullanıyoruz. Genelde belediyelerin borçlanma kapasiteleri aşılır ve başka yollar aranır ama bizde böyle bir durum yok. Biz borçlanma kapasitesinin yüzde 27'sini kullanıyoruz” dedi.

‘1.6 MİLYAR LİRALIK KAMULAŞTIRMA YATIRIMI YAPTIK’

 İzmir Büyükşehir Belediyesinin satışlarına dair de konuşan Soyer, ‘‘Her yer sattı, Seferihisar’da da burada da’ söylemlerinin yanlış olduğunu söyledi. Soyer, " 1.2 milyar lira gayrimenkul satışı, 1.6 milyar lira kamulaştırma yatırımı yapmışız" diye ifade etti.

A A 20240325 34090946 34090942 T U N C S O Y E R D E N C H P A D A Y I T U G A Y I N S E C I M C A L I S M A L A R I N A K A T I L M A M A S I N A I L I S K I N A C I K L A M A

‘BUCA METROSU TAHMİN EDİLENDEN ÖNCE BİTECEK’

Tunç Soyer, "3 inşaatı aynı anda yürüttük. Narlıdere Metrosu bitti, Çiğli Tramvayı bitti. Buca Metrosu için kredi bulduk ve 36 metrede kazıkların çakılması bitti. Vaat ettiğimiz tarihten önce bitecek. Buca Metrosu dünya tarihinin en önemli projelerinden biridir. Bununla iftihar ediyoruz. Günde 400 bin yolcu taşıyacağız. 4 yıl geri ödemesiz dönemi var. Ondan sonra da kendi kendisini geri ödeyecek. 14 yılda kendi kendini finanse edecek. Sayacı Şirinyer'e koyduk. İlk güzergahı 2026 Haziran'da açılacak” dedi.

‘KİŞİ BAŞI YEŞİL ALAN MİKTARINI YÜZDE 60 ARTIRDIK’

Soyer, "İzmir beton oldu, köye döndü gibi şeyler var. 5 yıl içinde 7 tane yaşayan park açtık. Bunun dışında acil çözüm ekiplerimizle yaptığımız mücaderlelerle kişi başına düşen yeşil alan miktarını yüzde 60 arttırdık. İzmir köy falan olmadı. Köy olsaydı İstanbul'un beyaz yakalıları buraya gelmek için can atmazdı. İzmir'in iklimi bu daveti ve cazibeyi yapmaya devam ediyor. Bu tespit İzmir'e haksızlık olur" dedi. 

İZMİR’DE YAPILAN İLKLER

Soyer, belediye başkanlığı döneminde gerçekleştirdikleri ilklerden bahsederken sözlerini şöyle sürdürdü:

 “Türkiye'nin ilk sünger otoparkını kullanıma açtık. Halk konut projesiyle kentsel dönüşüm uygulaması başlattık. Katı atık tesisini açtık. Mama üretim tesisi kurduk. Visit İzmir ile dijital turizm ansiklopedisi açtık. Mera İzmir ile çoban haritası oluşturduk. İlk kez yeşil şehir eylem pğlanını gerçekleştirdik. İlk ve tek gençlik belediyesini kurduk. Sünger kent projesini başlattık. İlk kez acil çözüm ekibi adıyla uygulama başlattık. Büyükşehir'lerde ilk defa çocuk belediyesi İzmir'de kuruldu. Eşrefpaşa Hastanesi'nde bir devrim yaşanıyor. Olağanüstü hizmette büyüme ve kalitede artma var. Evde sağlık hizmeti başlattık. Bir tespit var, 'yaptıklarını anlatamadı' diye. Diğer tarafta ise, 'hiç iş yapmadı reklam yaptı' algısı var. İkisi de doğru değil. Biz hem çok iş yaptık hem de çok iyi anlattık. Ayda 130 paylaşım yaptık. Bir başka hikaye var. Bu doğru değilse neden böyle konuşuluyor? Yaptı ama anlatamadı kısmından razıyım. Bu kısmı bizim eksikliğimize verin. Acayip saldırılardan, troll hikayarlerinden, onlara enerjimi harcamış olmaktan üzgünüm"

‘BAŞARISIZ OLDUĞUM YERDE ÇALIŞMAMIN SINIRI VAR’

Soyer, "CHP, bu ülkede demokrasinin teminatıdır. CHP eğer iktidarı frenleyecek, dengeleyecek bir güç olmaktan çıkarsa o zaman yüzde 80'lerle seçim kazanılan bir ülke haline gelir. Bu demokrasinin kaybolması demektir. Bunu akli salim AKP, MHP ve İYİ partililer fark ediyor. Asıl güç ana muhalefet partisinde olmak zorundadır. CHP'nin bütün adaylarına başarılar diliyorum. CHP bu seçimlerden büyük bir kazanımla çıkmalı. CHP'li bir belediye başkanı olduğum için değil Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Türkiye'nin dizginleme mekanizmaları ortadan kalkmamalı. Sonuç itibariyle ben aday gösterilmedim, üstelikte anketlerde başarısız çıktığıma dair ifadeler kullanıldı. Benim başarısız bulunan bir başkanın, ‘Sütte leke var onda yok’ denilen bir başkan adayının yanında olunması ona zarar verir. Ben başarısız bulunduğum bir yerde CHP için yapacağım çalışmamın bir sınırı vardır.  Örneğin İstanbul’da gitmiştim, bu hafta içinde Rize’ye gideceğim. Pazar ilçesinin kazanılma ihtimali varmış, arkadaşlar talep etti. Balıkesir'e gideceğim. Benim birikimimden faydalanmak isteyen CHP’lilere koşa koşa gidiyorum. Ama İzmir ile ilgili bunun sorumluluğunu benden beklemek artık haksızlık olur. Bir siyasi irade kullanıldı, bu iradenin tercihleri oldu. O tercihlerin nasıl sonuçlanacağını hep beraber bir hafta sonra göreceğiz. Ama hem beni gösterme hem de benden bu işin kazanılmasını bekle demek hakkaniyete uygun değil. Elimden geleni yapmaya devam ediyorum" dedi.

‘ELEKTRİK FABRİKASINA ÇOK ÜZÜLDÜM’

Elektrik fabrikasının belediyeye verilmemesine çok üzüldüğünü ifade eden Soyer, "Beni inanılmaz üzdü. Hani bir belediye başkanına zarar vermek için bir şehre zarar vermeyi nasıl göze alırsınız? Bu bana inanılmaz geliyor. Önünden her geçişimde o binanın çürüdüğünü görüyorum. Buna nasıl vicdanları el verdi bilmiyorum, çok üzgünüm. İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşıyorum. Benim zarar vermeyi istemediğim bazı insanlar o kadar ağır şeyler yazıp çiziyorlar ki. Keşke dediklerim var. Çankaya otoparkının bitişini bitiremedik. Basmane Çukurunu sonlandıramadık. Konak Pier büyükşehir geçsin diye uğraştık. Otogarda sonuç alamadık. Yıldız sineması da keşke dediklerimden" dedi.

‘MEMLEKET AŞKI MAKAM MEVKİ TANIMIYOR’

Genel Başkanlığa aday olacağına dair haberlere de değinen Soyer, "Ne bu 5 yıl boyunca yaptığımız işin ne de kamuoyundaki karşılığın nedeniyle başkan adayı yapılmadığımı düşünmüyorum. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım, arkadaşlarımla hep beraber çok çalıştık. Eksik yapmış olabiliriz ama en iyisini yapmak için çok çalıştık. Vicdanım çok rahat, bundan sonrasında memleket için çalışmaya devam edeceğim. Ben hayatındaki tercihini bundan yapmış, hayatının anlamını burada bulan bir insanım. Başka bir şey yapmam söz konusu değil, memleket aşkı da koltuk makam mevki tanımıyor. Ben baştan söyleyeyim, genel başkanlığa aday mısınız diye soracak olanınız varsa bunların hepsi olabilir ama benim derdim bu değil. Çok şükür evde de baba bize para pul, yatımız olsun katımız olsun evlatlarım ve eşim yok. Hayatta başka beklentilerimiz yok" diye söyledi.

KILIÇDAROĞLU ŞAŞIRDI

Aday gösterilmemesinin ardından Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü söyleyen Soyer, “iki kez ziyaret ettikçe Kılıçdaroğlu aday gösterilmememi şaşkınlıkla karşıladığını söyledi” diye konuştu.

‘KASTEDİLEN İNSANİ BAĞDIR’

‘DEM Parti ile aramda gönül bağım var açıklamasını biraz açar mısınız?’ sorusuna da yanıt veren  Soyer, “Benim bütün dezavantajlı gruplarla gönül bağım var. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy verenlerle de Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy verenlerle de gönül bağım var. Benim gönül bağım bu şehirde yaşayan insanlarla olan bağımdır. Seferihisar’da belediye başkanıyken Sur’la kardeş şehirdik. Oraya kayyım atandığında ertesi gün Konak’ta bunun doğru olmadığını söyledim. DEM Parti, o zaman HDP seçmenleri orada gösterdiğim duruşu unutmadılar. Ege Mahallesi’nde Romanlar ile kurduğumuz ilişki onları çok etkiledi. Kısacası gönül bağı, sevgi bağıdır. Siyasi bir içerik değil burada kastedilen insani bir bağdır" dedi.

Muhabir: Mert Yasin Alpdündar