Ne yalan söyleyeyim daha siftahım yok... O sayfaydı, bu işti derken canlı canlı bir maç izleyemedim. Hoş bizimkiler stat olmadığından orada burada oynadılar. Neyse ne... Sonuçta yataktan yorum yapmayı sevmiyorum. Atatürk Stadı'nda tadilatı bitti. “Yürü oğlum Mutlu, siftahı Koca Çınar'la birlikte” yap dedin kendime... Hemi de Karşıyaka var sahada. En yıldızlısından. Rakip de Yavru Trabzon, 1461...
Karşıyaka Teknik Direktörü Cüneyt Dumlupınar'ı Kayserispor'u çalıştırdığı dönemde takip etttim. Futbola bakış açısını beğeniyorum. Ancak futbol ona aynı şekilde bakmadı Karşıyaka'da... Fikirde iyi olan sahada güzel durmadı. Dün gece de aynıydı. Üç golcü ile sahaya çıkman heyecan verici. Fakat bu durumda kalende olabileceklere katlanmak zorundasın. Rakibin ataklarında Necati, Fall ve Gökhan Ünal üçlüsü, 1461'in kalecisi ile sohbete daldı. Karşıyaka yarı sahasında neler olup bittiğinden haberleri bile yok. Kalanı Berkay Can'ın bireysel yeteneğine kalmış. Defansta tek başına debelenip duruyor. Kurtarırsa ne ala, kurtaramazsa gol olur. Yeşil kırmızılı takım bu sıkıntıların yanında oyun kurucu sıkıntısı yaşıyor. Beş uzunla oynayan bir basketbol takımı gibi bilinçsiz. Bu görev için kazanılamayan bir İbricic büyük eksiklik... KSK, sonuçta özrü olmayan bir yenilgi aldı. Siz bu satırları okurken, Cüneyt hoca belki görevde olmayacak. Ya da istifaya zorlanacak. Hafta içinde bu karşılaşmanın Dumlupınar için son şans olduğu dedikoduları kulağıma geldi. Fakat hoca o şansı kötü kullandı... Geçmiş olsun...