Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği, "Cumhuriyet tarihinin en büyük maden kazası" olarak kayıtlara geçen facianın üzerinden 11 yıl geçti. Faciada hayatını kaybeden 301 işçinin aileleri, acılarını derinden yaşamaya devam ediyor. Faciadan sonra kurulan Soma 301 Madenciler Derneği'nin başkanlığını yürüten, madencilerden Uğur Çolak'ın babası İsmail Çolak, acılarının hala taze olduğunu söyledi.
Oğlu Uğur'un iki çocuğuyla ilgili büyük hayalleri olduğunu anlatan Çolak, "Sadece Uğur Çolak değil, Uğur'dan başka 300 kader arkadaşı vardı. Onların da hayalleri vardı mutlaka. Çocuklarının okuyup faydalı bir insan olması, evlenip yuva kurması... Ama hayalleri, her şeyimizi kaybettik." dedi.
Eksikliklerimiz çok. En büyük eksikliğimiz evlatlarımızın olmaması. Mesela çocukların bir bayramda ya da özel günlerde babalarının olmaması... Biz bayramların gelmesini, mayıs ayının gelmesini hiç istemiyoruz. Ben madenciyim. Allah bir daha ülkemize böyle acılar yaşatmasın."
Çolak, davada cezaevinde kimsenin bulunmadığına dikkat çekti "Şu anda içerde 301 işçinin hak ve adalet mücadelesini veren Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay’dan başka kimse yok. Adil bir yargılama olmadı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemelerinde çok entrikalar çevirdiler. Mahkeme heyetlerini değiştirdiler. Aytaç Ballı gibi çok değerli bir yargıcı istedikleri kararı vermeyeceklerinden görevden aldılar.” Dedi.
Soma davasında tutuklu sanık kalmadı
Facianın ardından Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Teknik Müdür İsmail Adalı, Teknik Nezaretçi Ertan Ersoy ve Emniyet Teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik tutuklanmış ve "Soma Maden Faciası Davası" süreci başlamıştı.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, daha sonra 5 tutuklu sanıkla devam eden yargılamada sanıkların 15 yıl ile 22 yıl 6 ay arasında değişen hapisle cezalandırılmasına, 9 sanık hakkında adli kontrol kararı uygulanmasına, 37 sanığın beraatine karar vermiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi ise Can Gürkan'ın yurt dışı yasağı konularak tahliye edilmesine hükmetmişti.
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerel mahkeme kararını bozması sonrası yeniden yapılan yargılamada Can Gürkan'a 20 yıl, maden mühendisleri Adem Ormanoğlu ve Efkan Kurt'a 12 yıl altışar ay hapis cezası verilmiş, Haluk Evinç ise beraat etmişti.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, yeniden yargılama sürecinin tamamlanmasının ardından 4 Nisan 2022'de yerel mahkemenin kararını onamıştı.
“Adaleti er ya da geç kazanacağız”
Soma katliamının 11’inci yılında DİSK Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu’nun açıklaması şöyle:
İnsan onuruna yakışan, ölümcül tehlikelerden koruyan bir çalışma ortamı sağlanacaksa sermayenin ve iktidarın merhametiyle değil, çalışanların kendi örgütlü gücüyle, mücadelesiyle olacaktır.
Unutmadık, unutmuyoruz… Çünkü mevcut hukuk düzeni, toplumsal vicdanı göz ardı ediyor, hiç mi hiç umursamıyor. Sermaye ve iktidar böylesi katliamlardaki sorumluluğunu kadere ve fıtrata havale ederken, sermayenin vahşi sömürü politikalarındaki rolünü de yargı yoluyla aklıyorlar.
Yargı sistemi, kabul edilmiş uluslararası sözleşmeler ve önemli deklarasyonların yanı sıra, ülke mevzuatını da göz önünde bulundurarak karar vermesi ve kamu vicdanında adaleti sağlaması gerekirken, bu katliamda en vahşi çalışma koşullarını yaratan çalışma düzenini, ısrarla kollamaya devam etmiştir. Bu cezasızlık ve sermayeyi kollama politikası, sonrasındaki katliamların da önünü açmıştır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuat ve uygulamalarını, kendi kâr ve çıkarları için değiştirip bunu utanmazca savunanlar, güvencesiz ve kötü çalışma koşullarını kural haline getirenler, sendikal örgütlenmeyi her yolu kullanarak engelleyenler bu katliamın asıl sorumlularıdır.
DİSK’in yıllar öncesinde çok isabetli bir şekilde tespit ettiği gibi bu ülkede “daha fazla kâr, daha fazla kan” politikası sermayenin temel yaklaşımı olagelmiştir. AKP iktidarında bu yaklaşım, doğayı ve çevreyi de içine alarak azgın bir talan ve kuralsız bir sermaye birikim politikası karakterine bürünmüştür.
Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit oluşturan; kâr ve birikim için gözü dönmüş bir statüko vardır. Bu rejimin saldırgan karakterini değiştirmeden uygun düzenlemelerin olmasını beklemek mümkün değildir.
Soma Katliamı’nı unutmamak, unutturmamak bütün duyarlı kesimlerin görevidir. Bu vahşi düzenin çarklarının sorunsuz biçimde dönmesini engelleyecek ve adaleti bir gün bütün iş cinayetlerinde kaybettiklerimiz için sağlayacağız. Adaletsizliğin simgesi Soma Katliamı’nda adaleti er ya da geç kazanacağız.
İş cinayetleri ve katliamların son bulması için ısrarlı, kararlı ve örgütlü bir mücadeleden başka yol bulunmamaktadır. Daha fazla örgütlenecek, daha güçlü mücadele edecek ve mutlaka kazanacağız!