Yok arkadaş yok.
İnsanlığın ideolojiyle, inançla, okumuşlukla alakası yok.
İstanbul'da itin teki gencecik bir kızın hayatını karartıyor.
Kızın ve sevdiklerinin yaşadığı sıkıntılara bir nebze olsun ilaç olmamız gerekirken travma üzerine travma yaşatıyoruz.
Erkek egemen ülkenin serseri köpekleri sürüler halinde ulumaya başlıyor:
“O saatte o kızın sokakta işi ne?”
Bu yaratıklara soruyorum ben de;
İnsan kılığında bu dünyada işiniz ne?

* * *
Kadıköy Belediyesi'nin eski başkanı, aynı zamanda Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği Onursal Başkanı olan, üstüne üstlük bir de hukukçu kimliği bulunan Avukat Selami Öztürk de işin marka değerine takmış.
Olayın Bağdat Caddesi'nde yaşandığını yazan gazetelere kızan Öztürk, twitter hesabından “Utanç verici olay Bağdat Caddesi'nde değil, Bostancı'da ara sokakta oldu. Marka değeri olan caddeyi harcamayın” tweetini atmış.
Bir paragrafa sığan onlarca yanlış var ki, hangi birinden başlayalım.
Satır aralarına saklanan seçkinciliğe, endişelendiği, dert ettiği meseleye bakın.
Ne anlayacağız bu tweetten?
Bağdat Caddesi öyle nezih bir yer ki, burada suç işlenmez ama Bostancı'da yaşayanlar iğrenç yaratıklar onlar yapabilir...
Bostancı sakinlerinin yerinde olsam dava açarım.

* * *
Gelelim asıl konuya...
Ne yazık ki uzunca bir süredir Türkiye'de insan yaşamı, insan onuru ve insani değerler para, güç, rant ve iktidar heveslileri karşısında yenik düşmüş durumda.
Olayın kurbanı genç kızın, ailesinin ve sevdiklerinin ne yaşadığının hiç önemi yok.
Varsa yoksa Bağdat Caddesi'nin marka değeri...
Bundan 7 yıl önce 7 gencimizi toprağa verirken, AKP'nin bürokratı Başkent Doğalgaz Genel Müdürü Veysel Karani Demir de aynı söylemi kullanıyordu. “Şirket özelleştirme aşamasındadır, haber yapıp da şirketin değerini düşürmeyin” demişti.
Sahil kasabalarımızda bombalar patlar, askerlerimiz, polislerimiz şehit olurken, insanlarımız meydanlarda can verirken de “Aman medya sorumlu davransın, yoksa ülkemize turist gelmez” deniliyordu...
Partisi, ismi, makamı değişse de zihniyet aynı zihniyet...
Şirketleri yıpratmayın, makamları eleştirmeyin, marka değerini düşürmeyin...
Peki insanlığın değeri?
Boşverin insanlık yerlerde sürünsün...
Sevsinler marka değerinizi...