Birçok golünün sanat eseri olduğunu söyledim ve bunların sırrını sordum.

“Ellerini uzat” dedi.

İki elimi uzattım.

Avuçlarım yere dönüktü.

Ellerimi avuçlarına aldı, “şimdi” dedi “istediğin elini çek, ben yakalayacağım!”

Ellerimi Metin Oktay’ın avucundan kurtaramadım.

“İşte” dedi, “bu reflekstir bana o golleri attıran” sonra “bunlar işin fizik tarafı” deyip Nâzım Hikmet’ten bir şiir okudu.

“İşte bu şiiri bilmeyen ne top oynar, ne gitar çalar. İşin özü bu kardeşim” deyip boynuma sarıldı.

Bir müzisyen, Tarık Öcal, bu sözlerin sahibi.

Express Gazetesi’nde Galatasaray’ın Türkiye Ligi’ni şampiyon olarak bitirmesinden sonra yapılan bir çalışmaya Tarık Öcal da futbol ve futbolcu olayına; işin “fizik tarafı, şiir tarafı…” yönünden katılmış…

***

Ben dünyanın her bir yanında, İtalyasında, İspanyasında, Portekizinde, Rusyasında olduğu gibi, okumayı söker sökmez şiire sevdalandım…

Ben futbola sevdalandıktan sonra Galatasaraylı Metin Oktay’a sevdalandım…

Ben kuşandığı 10 numaralı parçalı Sarı-kırmızılı formayı efsane haline getiren,

kuşaktan kuşağa anlatılan Damlacıklı, İzmirsporlu Metin Oktay’a sevdalandım.

Ben şiire sevdalandıktan sonra, proleteryanın dünyaya açılan "Dünya Şairi" Nâzım Hikmet’e sevdalandım…

Ben, burjuvazinin ta göbeğinde olmasına karşın sınıfını terk etmeyen, halkının temsilciliğini futbol alanlarında olduğu kadar, futbolu bıraktıktan sonra, ucuz meyhanelerde, sokaklarda “tek başına” kaldığı günlerde de kimselere anlatmadan yaşayan ve bunun bedelini ödemekten utanmayan Metin Oktay’a sevdalandım.

Ben, Kardıçalıhan Gol Pub’ta, yanımda sevgili oğullarım Nevit Tokdemir, Atilla Köprülüoğlu, Sedat Kaya olduğu halde

‘’Sen bakma deryanın uyuduğuna/Uyur, uyur/Uyanır..’’ dizelerini okuyan Kramponlu Kral’a sevdalandım.

Ben, Cemâl Süreya’nın tanımıyla,

‘’Ensesiyle bile top alan, baldırıyla, oyluğuyla, hatta bademciğiyle…

Hiç şımarmayan, o rolü yanında oynayan başka futbolculara bırakan’’ Metin Oktay’a sevdalandım..

Ben, burjuvadan gelmesine karşın, yaşamını, kendini bildi bileli, halkına adayan ve ölünceye kadar işçi sınıfının mücadelesinden kopmayan, kavgasını “şiir atlası”nda bir bayrak gibi gezdiren Nâzım Hikmet’e sevdalandım.

Biz, futbol emekçisi ve bir basın emekçisi olarak çok günleri ve geceleri birlikte yaşadığımız Metin Oktay ve Nâzım’dan şiirler okuduğumuzda; şiire ve Nâzım’a sevdalandık.

Ve ben, şiire ve Nâzım’a sevdalanan ben, şiire ve Nâzım’a sevdalı “futbol dünyamızın tanrısı”Metin Oktay’a sevdalandım.

Ve ben şimdilerde, “sevdalarım”la yaşıyorum…

Bir başıma !..

***

Bugün tam 30 yıl olmuş sensizlik sevdalım Metin.

Bin yıl yaşayacaksın Kral Metin bin yıl!..