Röportaj/ Sinan KESKİN

Türkiye’deki ilk ulusal ve tek uluslararası genç iş adamları derneği olan, aynı zamanda adında “Türkiye” bulunan tek genç iş adamları derneği olan TÜGİAD, genç iş adamlarının liderlik vasıflarını, sosyal sorumluluklarını ve ortak hislerini geliştirerek ülke çapında tüm toplumun sosyo-ekonomik gelişimine katkıda bulunmak için 1986 yılında kurulmuş önemli bir sivil toplum kuruluşu.

TÜGİAD’ın başta İzmir’de olmak üzere tüm Ege’deki genç iş insanlarını bir araya getirmek ve özellikle girişimcilik anlamında adımlar atmalarını sağlamak adına kurulan TÜGİAD Ege Şubesi’nin yönetim kurulu başkanlığı görevini ise iki dönemdir Can Yavaş yürütüyor. Can Yavaş ile TÜGİAD Ege'yi, projelerini ve hedeflerini konuştuk.

Öncelikle kısaca Can Yavaş'ı tanıyabilir miyiz?

Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Yüksek Lisansı yaparak iş hayatına atıldım. Bütçeleme, Müşteri Hizmetleri, Stratejik Planlama, Pazarlama Stratejisi ve Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) alanında uzmanlığım bulunuyor. Yavaşlar Grup olarak boya sektöründe faaliyet gösteriyoruz. İki dönemdir TÜGİAD Ege Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum.

Özellikle üniversiteler ile yakın temas halindesiniz, TÜGİAD Ege Şubesi olarak üniversiteler neden ilgi alanınızda?

Dokuz Eylül Üniversitesi ile imzalanan protokol gereği üniversite öğrencilerinin başını çektiği bir çok etkinlik yapıyoruz. Gençlere yönelik çalışmalara önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz. Özellikle günümüzde üniversite öğrencileri arasında kurumsal bir firmada maaşlı çalışmak ya da devlette memur olmak ön plana çıktı. Ancak ülkemizin girişimcilere ihtiyacı var. Bu anlamda hayata atılmaya hazırlanan gençlere girişimciliğin püf noktalarını ve bu yönde atılması gereken adımları düzenlediğimiz panellerle anlatmanın dışında DEÜ ile imzaladığımız protokol ile öğrencilerle beraber etkinlikler düzenliyoruz. Bu anlamda ülkemize yeni girişimciler kazandırma hedefiyle birçok faaliyette bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Ülkemizin yeni girişimcilere ihtiyacı var ve bunun çıkacağı yerin de üniversiteler olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple üniversiteler ve üniversite öğrencileri özel ilgili alanımızda.

Yeni girişimciler gerekli dediniz, ülkemizin ekonomik yapısını değerlendirirsek ne dersiniz, TÜGİAD Ege Şubesi olarak bu konuda neler yapıyorsunuz?

Ülkenin içinden geçtiği darboğazı aşmak için katma değeri yüksek, ithalata dayanmayan ve ihracat hedefine yönelik bir üretim anlayışına ihtiyacımız var. Katma değeri yüksek ürün sözü sürekli dillendiriliyor ama önemi üzerinde ayrı olarak durmamız gerekli. Dökme zeytinyağını çok düşük fiyata İspanya’ya satıp şişelenmiş ve markalanmış aynı zeytinyağını yüksek fiyata alarak ülkemizi kalkındıramayız. Mermerlerimizi, doğal taşlarımızı madenlerimizi yer altından çıkarıp işlemeden blok halinde satıp sonra onları porselen olarak, fayans, seramik olarak ithal ederek Türkiye’yi gelişmiş ülkeler sınıfına taşıyamayız. Değerlerimizi, ürünlerimizi işlememiz gerekiyor, katma değerini arttırarak ihraç etmemiz gerekiyor, marka yaratmamız, ürünün birim değerini yükseltmemiz gerekiyor. Bunun için de girişimcilik ve cesaret gerekiyor. Biz bunun peşinde olan gençleri arıyoruz. Bu anlamda derneğimiz Endüstri 4.0 başta olmak üzere kurum içi eğitimler, üye firma ziyaretleri ve işbirliklerine de önem veriyor. Türkiye ekonomisinin güçlenmesi adına atılması gereken adımlar belli, bu adımları atmak için çalışıyor ve bu adımları atmak isteyenleri özendirmek anlamında destek oluyoruz.

İzmir’e dönersek, bir İzmir raporu hazırladınız, ön plana çıkan konular nedir bu raporda?

TÜGİAD Ege Şubesi olarak sadece gençler, öğrenciler, yeni girişimcilerle değil kentemizin değerlerini, potansiyellerini ve atması gereken adımlara da kafa yoruyoruz. Bu anlamda son derece ayrıntılı bir rapor hazırlattık. İzmir’in ekonomik potansiyeli, avantajları ve sorunlarının değerlendirildiği bu raporda ön plana çıkan başlıklar ise Teknoloji yatırım imkanları, sağlık turizmi potansiyeli olurken, en temel sorununun ise yüksek göç oranı olduğu ortaya çıkıyor. Sahip olduğu çok yönlü avantajları ve potansiyelini değerlendirerek İzmir’i dünya liginde hak ettiği konuma getirme azmindeki genç işadamları olarak, marka bir kent olma, yüksek katma değer üretme ve rekabet gücünü arttırmayı, bu sayede İzmir ve Türkiye’nin ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişimine güçlü katkı vermeyi temel misyon edindik. Bu raporumuz da buna hizmet eden bir rapor. İzmir olarak bu yolda çok büyük avantaj ve imkanlara sahibiz evet ancak bazı sorunlarımız da yok değil. Ekonomisinin tüm bileşenleri ile sahip olduğu azamete, yüzyıllara dayanan tarım, ticaret, sanayi birikimine, eşsiz turizm potansiyeline karşılık İzmir’in yoğun göç, hızlı nüfus artışı ve fiziki büyüme gibi faktörlere bağlı demografik, sosyoekonomik ve kentsel sorunları da bulunuyor. Bu raporumuzda bu yönleri de bulmanız mümkün.

Raporda teknolojiye ayrı bir başlık açılmış, yüksek teknoloji ve İzmir dersek rapor bize ne diyor?

Rapor, önümüzdeki dönemde İzmir’in mevcut kaynak zenginliği ve imkan çeşitliliği içinde mevcut alanlarda gelişimine ivme kazandırırken, özellikle ileri teknoloji ve sağlık turizmi olmak üzere 2 stratejik gelişim aksına yoğunlaşması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu kapsamda; Urla’da kurulacak Teknoloji Üssü’nün İzmir’i, ileri teknoloji ve 4. Sanayi Devrimi yolunda Türkiye’nin amiral gemisi yapacağı ve bulunduğumuz orta teknoloji segmentinden yüksek teknoloji segmentine sıçramamıza en büyük katkıyı İzmir’in vereceği belirtiliyor. İzmir’in bir ileri teknoloji üretimi üssü olması yolunda merkezi hükümet, yerel yönetimler, iş dünyası, STK’lar, üniversitelerimiz ve diğer kent bileşenlerine büyük görev düştüğü belirtilen raporda, kamu ve özel sektör kuruluşları işbirliğiyle yürütülecek Ar-Ge, inovasyon süreçleri ile İzmir’in kısa bir süre içinde ileri teknoloji alanında önemli bir üs haline geleceği vurgulanıyor.

Peki İzmir’in şu anki ekonomik durumu için ne dersiniz?

İzmir Türkiye bütçesinin yüzde 10’unu tek başına sağlayan bir kent. Ancak aynı zamanda Türkiye bütçe harcamalarından sadece yüzde ikisini alıyor. Bu da gösteriyor ki kamu yatırımlarında bir miktar geri bırakılmış bir kent İzmir. Bunun değişmesi şart. Bu anlamda merkezi hükümete de görev düşüyor, İzmir’in yerel yönetimine de…

İzmir'in güçlü ve zayıf yönleri belli. İzmir için tekno kent, sağlık turizminin yanında fuarlar ve kongreler şehri sloganıyla turizmin 12 aya yayılması, OSB ve serbest bölgelerdeki endüstriyel sanayinin yanında katma değeri yüksek tarımsal ürünler, organik tarımın geliştirilmesi en önemli adımlar olacaktır.

Hedef gençler

Ülkemizin yeni girişimcilere ihtiyacı var ve bunun çıkacağı yerin de üniversiteler olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple üniversiteler ve üniversite öğrencileri özel ilgili alanımızda.

Atılması gereken adımlar

İzmir için tekno kent, sağlık turizminin yanında fuarlar ve kongreler şehri sloganıyla turizmin 12 aya yayılması, OSB ve serbest bölgelerdeki endüstriyel sanayinin yanında katma değeri yüksek tarımsal ürünler, organik tarımın geliştirilmesi en önemli adımlar olacaktır.