Röportaj / Zekiye ERGÜN

'Vatan önce sağlıklı topraktır. Sağlıklı toprakta da en önemli öge yüz örtüsüdür. Yani vatan; ormanları, çayır çimenleri, çiçekleri,  böcekleri, kuşları, yabanıl hayvanları, suları, daha binlerce ögesiyle bir bütündür.' diyor Yaşar Kemal.

Toprağın değerli olan bu üst katmanı dünyanın bazı yerlerinde metrelerce bulunurken, bazı yerlerde ancak bir kaç santimdir; çöllerde ise hiç bulunmaz.

Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyadaki toprakların yüzde 33'ü erozyona uğradı. 2050 yılında bu oranın yüzde 90'lara çıkabileceği öngörülüyor. Hızla topraklarımızı kaybediyoruz.

Sağlıklı bir toprakta organik madde  oranı en az yüzde 2-3 iken, ülkemizde bu oranın yüzde 1 civarında olduğu görülüyor.

Yine ünlü edebiyatçımız Yaşar Kemal'in dediği gibi 'Ölmüş bir toprak diriltilemez. Elimizde bir yeşil yaprak, bir yeşil çimen, bir tek ağaç kalmışsa bile, onu ne pahasına olursa olsun korumaktır; işte gerçek vatanseverlik budur.'

Toprak tüm canlılar için yaşam alanı. Ama biz insanlar onu çok az tanıyoruz. Toprağın yapısını anlatabilir misiniz?

Toprak en zengin canlı çeşidini barındıran ve bitkilere durak yeri sağlayan ortamdır. Toprağın canlı açısından en zengin bölgesi yüzeydeki, tarım amaçlı işleme derinliği olan yaklaşık 30 cm’dir. Bir metre kare alanda ve 30 cm. derinlikte bulunan mikroorganizmaların ağırlığı 400-500 gram kadardır. Toprakta bulunan mikroorganizmalar bitkilerin gereksinim duyduğu karbon, azot, fosfor, kükürt, demir ve magnezyum gibi elementleri bitkinin alacağı forma dönüşürler. Mikroorganizmalar bunu kendi besin maddelerini temin etmek için yaparlar, ancak bu arada bitkiler için gerekli besin maddelerini de oluştururlar.

Toprak yaşamın kaynağı

Bir tatlı kaşığı toprakta, dünya üzerindeki insan sayısından daha fazla sayıda mikroorganizma bulunmaktadır. Toprak bir mucizedir. Bitkinin tutunması ve yetişmesi için gerekli ortam tüm bileşenleriyle oluşmuştur; canlı açısından muazzam denecek seviyede zengindir. Bir gram toprakta 1 milyar adet bakteri, 10 milyon adet aktinomiset, 1 milyon adet protozoa, yaklaşık 10 milyon adet alg, 1 milyon adet mantar ve 1000 adet maya bulunur.  Yerkürenin en üst katmanıdır ve oluşumu hala devam etmektedir.

Milattan önceki yıllarda hayatın kaynağının TOPRAK, SU, ATEŞ ve HAVA olduğu görüşü savunulmuştur. ‘Ateş’i güneş olarak algılarsak bu dört etken bitkilerin yaşaması için gerekli olanlardır. Diğer canlıların yaşaması için de bitkiler gerektiğine göre demek oluyor ki, bugün umurumuzda olmadan kullandığımız toprak yaşamın dört kaynağından birisidir. Ve yokluğu gezegenimizde yaşamın bitmesi anlamına gelir.

Sağlıklı bir toprak denildiğinde ne anlamalıyız? Sağlıklı bir toprakta organik madde oranı ne olmalı?

Sağlıklı bir tarım toprağı yüzde 45 mineral madde, yüzde 25 hava, yüzde 25 su ve yüzde 5 organik madde içeren topraktır. Organik madde toprağı oluşturan yapılar içerisinde, oranının en düşük olmasına karşın tarım açısından büyük bir öneme sahiptir. Çünkü organik madde açısından fakirleşen toprak canlı bir ortam olmaktan çıkar. Böyle bir toprakta sağlıklı bitkisel üretim yapmak olanaksızdır.

Maalesef ülkemiz tarım topraklarının yüzde 93’ünde yetersiz organik madde varlığı sorununu yaşıyoruz. Bu sorunu acilen çözmek zorundayız. Aksi taktirde topraklarımız bir kimyasal madde yığını haline gelecektir.

Toprak zararlı kimyasallardan arınmış olmalıdır. Maalesef günümüzde kullandığımız pek çok kimyasal, toprakta canlıların yaşamasını zorlaştırmaktadır. Bunu söylerken sadece tarım ilaçlarından bahsetmiyorum günlük hayatımızda kullandığımız pek çok kimyasal madde topraklarımızın özelliğini kaybetmesine neden olmaktadır.

Türkiye'de bölgeler arasında farklılıklar var mı?

Topraklarımızda yeterli organik maddeye sahip değiliz. Bunun nedenleri çok sayıdadır; özetle yeterli organik gübreleme yapmıyoruz ve toprak analizi yapmadan alıştığımız şekilde suni gübre kullanıyoruz. Yani tarım yaptığımız toprağın o yıl ektiğimiz bitki için ne kadar gübreye ihtiyacı olduğunu bilmeden suni gübre kullanıyoruz ve bu çok büyük bir hatadır.

Organik madde açısından en zengin bölgemiz Karadeniz bölgesidir; burada bile ancak toprakların yüzde 20’si iyi ve yüksek oranda organik madde içermektedir. Bunu sırasıyla Doğu Anadolu, Ege, Trakya, Marmara, Akdeniz, Orta Anadolu, Göller Bölgesi ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri izlemektedir. 

Neden organik madde açısından fakiriz? Bizden kaynaklanan hatalar neler? Uygulamada ne gibi hatalar yapıyoruz?

Bu eksikliğin pek çok nedeni var; ancak en önemlisi hayvansal gübre yönetimi kavramının ülkemizde henüz bilinmemesidir. Hayvan gübresini az da olsa tarımda kullanıyoruz, ancak konunun detayını bilmiyoruz. Nasıl işleneceği, tarlaya nasıl atılacağı, hangi mevsimde kullanılması gerektiği konusunda bilgilerimiz zayıf.

İkinci neden çok uzun yıllardır anız yakılması. Anız yakma şu anda çok büyük ölçüde kontrol altında; ancak geçen uzun yılların zararı devam ediyor. Anız çok değerli bir organik maddedir, bunu uzun yıllar heba ettik maalesef. Anızı tekrar toprağa kazandırmamız gerekiyor.

Bir diğer nedeni yağışın az ve sıcaklığın yüksek olduğu bölgelerimizde devamlı toprağı alt üst eden yanlış toprak işleme yöntemlerimiz. Yağışın az olduğu bölgelerde her yıl derin sürümün yapılmaması gerektiğini unuttuk. Geçmiş yıllarda Anadolu’da kullanılan karasabanın kullanılma nedenini şimdi daha iyi anlıyoruz. Karasaban toprağı devirmeden patlatarak işlerdi. Benzeri modern makinalar günümüzde de üretiliyor.

Bir diğer neden toprak erozyonu. Organik madde açısından en zengin olan üst tabakayı erozyonla kaybediyoruz, kaybedilen organik madde nedeniyle de erozyon artıyor. Böylesi bir kısır döngü devam ediyor. Bu kısır döngüyü kırmak için hızla organik gübrelemeyi arttırmamız gerekiyor.

Topraktaki organik madde miktarını artırmak için neler yapmalıyız? Yeşil gübreleme ne anlama geliyor?

 Sık sorulan bir soru “Ne kadar organik gübre kullanayım?” Cevabım “Mümkün olduğunca fazla..” Çünkü gerçekten topraklarımız çok fakir. Bazı ülkelerde toprağın boş kalacağı dönemlerde yeşil gübreleme için ekim yapılır. Bizim de uygun yağışlı bölgelerimizde bunu yapmamız gerekir. Yeşil gübreleme tarlanın boş kalacağı dönemlerde toprakta gerekli organik maddeyi sağlamak amacıyla yetiştirilen bitkilerden sağlanır. Örneğin ekilen baklagiller gelişmelerinin belli bir devresinde, henüz yeşil halde iken sürülür ve toprak altına gömülür.

Orta Anadolu’da bir köyde çiftçilere “hayvan gübresini ne kadar kullanıyorsunuz” şeklinde bir soru sormuştum. Ellili yaşlarda bir çiftçi “Hiç kullanmadık ki” dedi. Yani kullanıldığını hatırlamıyor. Halbuki bu köy aynı zamanda yoğun koyun yetiştiriciliği yapılan bir köydü. Aynı çiftçi sonra da ekledi “Hatırladığım kadarıyla buradaki gübreyi Adana’dan gelen kişilere satardık!”

Yeterli miktarda organik madde kullanılırsa ilk yılda bile fark gözle görülebilir. Meyve iriliğinde artma, toplam verimde yükselme hemen fark edilir.

Organik madde miktarını artırmak için bitkisel üretimde, organik gübre kullanımını yaygınlaştırmak zorundayız. Yasal tedbirlerle özendirmemiz ve teşvik etmemiz gerekir. Bu konuda eğitim çok önemlidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın eğitim çalışmalarına öncelik vermesini diliyorum.

Bir diğer önlem çiftçimizin organik gübreyi ekonomik olarak tedarik etmesini sağlamalıyız. Bir sanayi ürünü haline gelmiş organik gübrenin tedariki ekonomik açıdan bazen zor oluyor. Bunu yeteri kadar işlenmiş şekilde pazara sunabilmemiz gerekir. Örneğin organik gübrenin pelet veya granül haline getirilmesi iyidir, ama maliyeti ve dolayısıyla satış fiyatı yüksektir. Ekonomik durumu uygun olan üreticiler bu şekilde kullanabilir.

Bunun yanında dökme şekilde organik gübre de piyasada yeterli miktarda bulunabilmelidir.   Bunun satış fiyatı diğerine göre daha ekonomik olacaktır. Bir de tarlaya, bahçeye dağıtımda, uygun ve ekonomik makinalara öncelik vermemiz gerekir. Çok pahalı ve modern makinalar iyidir; ancak küçük ölçekli işletmelerin kullanabileceği makinaların da yerli üretim olarak pazarda bulunması gerekir.

Kompost ne demek?

Kompost, organik materyalin uygun koşullar altında hava yardımıyla fermentasyonudur. Fermentasyon sırasında oksijene ihtiyaç duyan mikroorganizmalar yardımıyla organik materyal mineralize olur; yani besin maddeleri bitkinin kullanabileceği forma dönüşür. Kontrolsüz depolamada oluşan büyük besin maddesi kayıpları çok azalır.

Faydaları nelerdir? Kuraklık tehlikesine karşı da olumlu etkileri var mıdır?

Kompost topraktaki mikroorganizmaların enerji ve besin kaynağı olduğu için varlığı mikroorganizma aktivitesini artırarak bitki besin elementlerinin elverişliliğini ve alımını artırır. Özellikle azot, fosfor ve kükürt için depo kaynağı görevi görür; topraktaki kum, silt ve kil taneciklerini bağlayarak kümeler oluşmasını (agregat oluşumunu) sağlar ve toprak yapısını (strüktür) iyileştirir. Bunun sonucu toprağın erozyona direncini artırır, toprakta kaymak tabakası oluşumunu azaltır, Yağmur sularının toprağa daha fazla sızmasını (infilitrasyonu) sağlar. Toprak sıkışmasını azaltır, suyun ve havanın toprak içindeki hareketini düzenler. Toprak sıcaklığını, toprağın su tutma kapasitesini ve bitkilerin su alımını artırır. Topraktan besin kaybını azaltır, toprağın katyon değiştirme ve tamponlama kapasitesini artırarak bitkilerin daha fazla besin elementinden yararlanmasını sağlar. Toprak reaksiyonunun değişmesine ve toprak tuzlulaşmasına karşı tamponlama özelliğini artırarak, bitkisel üretimde tuz zararını azaltır. Bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı direncini artırır. Suyu depolayabildiği için kesinlikle kuraklık sorununa çözüm sağlanmasına yardımcı olur. Küçük alanlarda bile kompost kullanımı yaygınlaştırmak ve ev tipi kompost yapmayı da teşvik etmeliyiz.

Kompost çeşitlerinden kısaca söz edebilir misiniz?

Aslında kompostun çeşidi yoktur, sadece üretim yöntemleri farklıdır. Bunlardan hangisi daha iyidir, sorusunun da cevabı yoktur. Yöntemin nasıl uygulandığı önemlidir. Uygulanacak yönteme karar verirken ekonomi, alan ihtiyacı, materyal cinsi ve miktarı, satış ve pazarlama olanakları dikkate alınmalıdır.

Hangi atıklar değerlendirilebilir?

Kemik, et, sanayi atıkları hariç tüm organik materyaller kullanılabilir; ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu “Kompost Tebliği” Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan “Tarımda Kullanılan Organik, Mineral Ve Mikrobiyal Kaynaklı Gübrelere Dair Yönetmelik”, “Hayvansal Yan Ürün Kullanan Biyogaz Ve Kompost Tesislerinin Çalışma Usul İle Esaslarına İlişkin Talimat”, “İnsan Tüketimi Amacıyla Kullanılmayan Hayvansal Yan Ürünler Yönetmeliği’nde belirtilen kısıtlamalara uymak gerekmektedir. Bu tebliğlerde ve yönetmeliklerde bazı organik materyallerden kompost üretilmesine izin verilmemektedir. Tarla, bahçe atıkları, evsel atıklar, sanayideki organik atıklar hepsi kompost malzemesidir.

Kompostun yaygınlaşması durumunda toprak yapımız düzelirken, kimyasal gübre ve böcek ilaçlarının kullanımında önemli düzeyde azalma olacak. Toprağın su tutma kapasitesi artacak ve kuraklığa karşı da büyük bir önlem alınmış olacak.

Prof. Dr. Osman YALDIZ kimdir?

1981 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu. 1982 yılında yüksek lisansı çalışmasını tamamladı. Aynı yıl mezun olduğu fakülteye Arş. Gör. olarak atandı. 1983-1987 yılları arasında Almanya Hohenheim Üniversitesinde biyogaz konusunda doktora çalışmasını tamamladı. 1990 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesinde Yrd. Doç. olarak göreve başladı. 1995 yılında doçent, 2001 yılında profesör oldu. Biyogaz ve kompost konusunda çok sayıda proje tamamladı. Halen biyogaz ve kompost tesisleri planlama ve üretim konusunda şirketlere danışmanlık yapmaktadır.