Röportaj/ Sinan KESKİN

Genç şair, yazar Ata Tuncer’in kaleminden süzülen Amenna Bulvarı, bir semtin gündelik yaşam dinamiklerini sergilerken bir yandan toplumun sıradışı olarak nitelendirdiği, farklı renkler taşıyan bir topluluğun ilişkilerini ve hayata tutunma çabasını ustalıkla ele alıyor. Kendine has incelikli ve şiirsel bir üslubun hâkim olduğu kitabın her bölümü farklı bir renk skalası ve bölümün ruhuna uygun bir müzik eşliğinde anlatılıyor. Roman, kentsel dönüşüm konusundan şiddete, birbirlerine teğet geçen, yer yer ilmeklenen ve zaman zaman iç içe geçen öyküleri ile çokparçalı bir yapı sergiliyor.

2014 yılında İlk Cinayeti Şiir İşledi adlı şiir kitabıyla edebiyat dünyasına adım atan ve 2017 yılında “Amenna Bulvarı” adlı öyküsüyle, altKitap Öykü Yarışması’nı kazanan Ata Tuncer, aynı yıl yazdığı Kraliçe Gece adlı oyun ile Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Mitos Boyut Sahne Eseri Yazma Yarışması’nda birincilik elde etti. İstanbul’da bir müzede çalışan genç kuşak yazarlarımızdan Ata Tuncer ile Deli Dolu Yayınları'ndan çıkan yeni romanı “Amenna Bulvarı”nı konuştuk.

“Amenna Bulvarı” adlı öykünüzle, 2017 altKitap Öykü Yarışması’nı kazandınız. Öncelikle şuna bir açıklık getirmek lazım. Bu roman o öykünün genişletilmiş hali mi?

Amenna Bulvarı romanı peş peşe okunduklarında birbirini bütünleyen, devam niteliğinde, tek tek okunduklarında da kendi başlarına birer anlam ifade eden öyküler bütünü; çok parçalı bir roman. 2017 yılında altKitap Öykü Yarışması’nda birinciliğine değer görülen öykü aynı isimle romanda bulunuyor. Esprili bir dille yanıtlamak gerekirse “albüme ismini veren şarkı” Amenna Bulvarı. Ama bir taraftan bakınca da romanın çekirdeğini oluşturan temel metinlerden biri. Hem yazdığım dönem ödülün getirdiği motivasyon hem de kurgusal olarak güç bir yöntemle yazılan romanın lokomotif öykülerinden birinin göze değmesi, onurlandırılması bana doğru yolda olduğumu hissettirip kalemimi hızlandırmıştı. Yani bu kitapla genişleyen, salt, ödüllü tek bir öykü değil. Hâlihazırda öykü öykü ilerleyen çok katmanlı bir roman Amenna Bulvarı.

Romanda her bölümün kendine özgü bir rengi ve müziği var. Bu ne anlama geliyor. Renkler ve müzik sizin için ne ifade ediyor?

Renkler ve müzik roman için çok şey ifade ediyor. Romanda çok kişili, handiyse karnavalvari bir karakter çeşitliliği var. Kırmızı, Sarı, Mavi, Yeşilli, Turuncu Adam gibi isimlerini renklerden alan karakterlere birer işaret aslında bu sözünü ettiğimiz renk skalası. Bir tablonun ya da film karesinin renk skalasını çıkarmak gibi, önceden okuyucuya bildirilen, o bölümde kimlerle, hangi renklerle karşılaşacaklarını fısıldayan bir ipucu tablosu. Hikâyeler peş peşe geldikçe bu karakterler –yani bölüm başlarında belirtilen renkler- yan yana gelir, birbirlerinden ayrılır, birer örüntü oluştururlar. Tabii bunun da hikâyenin sonunda öğreneceğimiz bir amacı var. Yine bölüm başlarında okuyucuya sunulan şarkı önermeleri bulunuyor. Bu şarkılar kimi zaman hikâyenin ruhuna denk düşen, kimi zamansa karakterler aracılığıyla apaçık hikâyede bahsi geçen şarkılar. Farklı bir okuma tecrübesi, dileyen okuyucu için.

“Öteki” olma hali sizin için nedir?

Apaçık bir sevilmeme, dışlanma hali “öteki” olmak… İster bir kapı vurulmuş olsun yüzüne, ister duvar örülmüş olsun. Bazen bir yasa, yasak, bazen sadece tek bir mimikle vurulan sille… Zaman zaman herkesin merkezinde hissettiği şiddetli yalnızlık, sallantı hali. Kırılarak, törpülenerek, bilenerek… Ama ne olursa olsun direncin kazandığı, içerden yükselen umudun, tekilden çoğula ulaştığı görünmez bir çember “öteki”lerin etrafında taşıdığı aura.

Bazı bulvarlar hayatımızda çok önemli yer kaplar. Neredeyse kentin can damarlarıdır. Ancak bazı bulvarlardan ise sadece geçer gideriz. Hiçbir ruhu yoktur. Amenna Bulvarı hayatımızda ne kadar yer kaplıyor?

Amenna Bulvarı’nda anlatılan ve ön plana çıkan bulvarın kendisi. Alaturka Meydanı, Venüs Park, 121. Sokak… Bulvardaki bu mekânların, isimlerini nasıl aldığını anlatan sarmal bir bölüm var örneğin romanda. Dövmeli’nin, Zaman’ın, Sado Sedat’ın, Şerife Abla’nın… Bulvar sakinlerinin sokaklarda birbirine değdiği, tesadüf ettiği, çarptığı bu bölümde mekânların nasıl isimlerine kavuştuğunu okuyoruz. Yani Amenna Bulvarı’nı var ve gerçek kılan yine burada yaşayanlar. Tıpkı bizim de yaşadığımız semtleri farklılıklarımızla, anılarımızla, eylemlerimizle donattığımız, kirlettiğimiz, koruduğumuz, korumaya çalıştığımız gibi. Daha pek çok karakterin, romanın anlatıcısı Yeşilli’yi bulup ona anlattığı öz hikâyelerini okuyoruz, Amenna Bulvarı’nda. Herkesin tek ses olduğu ve unutulmaya, dışlanmaya, ötekileşmeye savaş açtığı bulvar hikâyelerini… Yeşilli de bulvarın ruhunu, kalbini görünür kılıyor bu hikâyelerle, orayı yaşatıyor.

Edebiyata şair olarak adım attınız. Sonra öykü ve roman geldi. Siz kendinizi en çok hangi türe yakın hissediyorsunuz? Yazın serüveniniz nasıl ilerleyecek?

2014 yılında “İlk Cinayeti Şiir İşledi” adlı şiir kitabım yayımlandı. Bu şiir kitabına, “Kırmızı”, “Alaturka Meydanı”, “Sardunya Meyhanesi” gibi Amenna Bulvarı romanında yazmayı planladığım bazı karakterleri ve mekânları eklemiştim. 2017 yılında Mitos Boyut Sahne Eseri Yazma Yarışması’nı kazanan “Kraliçe Gece” adlı tiyatro oyunum yayımlandı. Kraliçe Gece de yine Amenna Bulvarı’nda yaşayan, romanda geçen bir karakter. Dolayısıyla sanırım şunu söyleyebilirim; Kendimi bir türe değil, anlatmak istediğim örgülü hikâyelere ve bu hikâyelerin diline ait hissediyorum. Türlerin geçişkenliğini kullanarak olabildiğince hibrit metinler tasarlamak, üslubun ön plana çıktığı metinler, yazmanın kendisi heyecanlandırıyor beni. Sanırım beni yazınsal olarak besleyen ve heyecanlandıran deneyimler bunlar. İçeriden olduğu kadar kitap kitap dışarıdan da bağlanan, birbiriyle bağlantı kuran metinler yazarak ilerlemeyi hedefliyorum.

Bana göre müzeler çok fantastik yerler. Müzede çalışmak kaleminize nasıl yansıyor?

Hem ruhuma hem kalemime işleyen, severek çalıştığım bir müzede olmak bana da fantastik geliyor hala. Özellikle yoğun yazım aşamalarında ruh ve zihin dalgalanırken, sakinleştiren, iyileştiren bir güce sahip çalıştığım müze. Okumalarımı, zaman zaman yazınsal çalışmalarımı yapabileceğim, kendime de alan açabildiğim bir ikinci eve sahip olduğum için mutluyum.

Heybenizde neler var?

Amenna Bulvarı’nın bittiği yerden filizlenen bir tiyatro oyunu serisi yazdım. On oyunun bir araya geldiği, karakterlerin ve mekânların kesiştiği bir seri oyun metni. Onun son aşamaları da tamamlanırken tüm yazdıklarımdan, Amenna Bulvarı’ndan bağımsız bir hikâyeye girişmek istiyorum şimdi. Tanıdığım bildiğim sokaklardan başka yollara adım atma heyecanı, hem bana hem yazacaklarıma iyi gelecek diye ümit ediyorum. Belki bulvardan başka seslere, başka bağlantılı öykülere örülür bu yeni hikâyenin ucu.