Röportaj/Didar DEMİRCİ
Adı ‘Gültepe’ ama her an üzerinize yıkılacak gibi duran metruk binaları ve bakımsız sokakları ile ‘gül’ olmaya sadece özlem duyuyor gibi… Semtin sakinleri ise başka dertlerden o kadar mustarip ki ‘gül gibi’ olmak henüz gündemlerinde bile yok. Gültepe’nin sokaklarına girdiğinizde metruk binaların yaydığı endişeye, insanların yüzlerindeki huzursuzluğun da eşlik ettiğini fark ettiğinizde daha bir tedirgin oluyorsunuz.

Semtin sakinleriyle konuştukça anlıyorsunuz, huzursuzluğun kaynağının sadece gelecek kaygısı olmadığını… Günümüzün ekonomik zorluklarında hayatta kalmak, geçinmek başlı başına bir mücadele gerektirse de Gültepelilerin, bunların ötesinde de dertleri çok. Duvar örülen kapı ve pencerelerden ya da evlerin tüm girişlerini çeviren demir korkuluklardan anlıyorsunuz bir şeylerin daha ters gittiğini… Hele bir de sokak aralarındaki çocukların, kadınların ve erkeklerin yüzlerindeki tedirginliği de okuduğunuzda bu semtin huzura olan hasretini hissediyorsunuz.

Madde kullanan ve hırsızlık yapan, zorbalığı ile insanları yıldıranların mahalleli üzerindeki baskısı ile Gültepe sokaklarındaki huzur tümden uçup gitmiş. Kaldı ki bu sorun hiç de yeni değil.

GİTTİM GÖRDÜM

Benim de yolum düştü o sokaklara… Gültepe’deki huzursuzluğun son bir yılda daha da arttığını öğrendiğim için gittim. Haliyle tedirgin bir halde ve haziran sıcağının nefes bile aldırmadığı bir Cuma gününde Gültepe'nin Murat Mahallesi’ne ulaştım.

Çarpık kentleşmeden oluşan plansız, daracık sokaklardaki bıkkın ve yorgun sesleri dinlemek için Murat Mahallesi Muhtarı Eşref Topkaya ile bir araya geldim. Muhtar Eşref Topkaya, dört dönemdir, yani yaklaşık 20 yıldır görev yapıyor. Mahalledeki herkes bir şikayeti olduğunda onu buluyor, derdini tasasını ona anlatıyor. Mahallede bu kadar deneyimli bir muhtarın varlığı benim tedirginliğimi azalttı. Muhtarla birlikte sorunları dinlemek ve yerinde görmek için Murat Mahallesi’nin kaldırımsız, çöp içindeki dar ve izbe sokaklarına daldım.

METRUK BİNALAR SUÇ YUVASI

Muhtar Eşref Topkaya, bir yandan bana mahalledeki organize suçlarla ilgili bilgi verirken bir yandan da sokaktaki terk edilmiş, unutulmuş eski gecekondu tipi evleri gösterdi. Bu evlerin içerisinde gencecik insanların madde kullandığını, fuhuş yaptığını söyleyince ben de zamanında burası nasıl bir yerdi acaba diye düşünürken buldum kendimi... Ne yapıyorlardı acaba? Bahçede çocuk sesleri geliyor muydu? Evden mis gibi yemek kokuları tüm mahalleye ve dar sokaklara yayılıyor muydu? İnsanlar mutlu muydu? Neyse… Günümüzde ise bu düşündüklerimden eser yok. Metruk evlerin yakınında oturan kişiler, o kadar rahatsız olmuşlar ki kendilerince o evlerin kapı ve pencerelerini tahtalarla kapatarak ya da duvar örerek önlem almaya çalışmışlar.

Muhtar Eşref Topkaya da bu suçların önüne geçilmesi için elinden geleni yapmış. İzmir Emniyet Müdürlüğüne, Konak Belediyesine, Konak Kaymakamlığına dilekçeler yazıp göndermiş. Hatta karakol amirini bile vatandaşların şikayetlerini dinlemesi için mahallesine davet etmiş. Ancak elle tutulur gözle görülür pek bir şey olmamış. İnsanların şikayetleri hala geçerliliğini koruyor…

GÜCÜM YETSE TAŞINACAĞIM

Metruk evleri fotoğraflarken, fotoğrafını çektiğim bir evin komşusu olan Deniz Savaşka (45) balkondan selam verdi. Muhtar benim gazeteci olduğumu söyleyince hemen yanımıza geldi ve günlerdir yaşadıkları mağduriyeti anlattı. Savaşka’nın anlattıklarından çok çaresiz ve yalnız hissetmesi beni derinden yaraladı. Çünkü anladığım kadarıyla bu sokaklara devlet, kolluk kuvvetleri, bürokratları ile ulaşmış ancak yaşanan sorunların çözümü ve vatandaşların korunması için somut bir adım atamamış. Yaklaşık 20 yıldır Murat Mahallesi’nde ikamet eden Savaşka, şikayetini şu sözlerle dile getirdi: “Bu sene burada olaylar daha çok arttı. Nedenini bilmiyoruz. Çocuk kaçırmalar, fuhuş, madde kullanımı… Şu anda mahallemizde çok fazla bu tarz olay var. Biz de önlem olarak metruk binaların kapı ve pencerelerini kendimizce kapatmaya çalıştık. Polisten yardım istedik. Mahalle olarak imza da topladık, kamera istedik. Bütçe yok diyerek yapamadılar. Biz kendi imkanlarımızla bir şekilde önlem almaya çalışıyoruz. Bıktık.”

Savaşka'nın, yaşananlardan bıkmasına karşılık oturduğu evden taşınamamasının nedeni ise işsiz olması. Şu an oturduğu evin kirasının 400 lira olduğunu söyleyen Savaşka, bugün bir başka semte taşınsa 10 katı kadar kira ödeyeceğini bildiğinden bu illegal sokaklara katlanmaya çalışıyor. Savaşka ile olan sohbetimizden sonra tam yanından ayrılırken bir sitem daha geldi. Bu sitem elbette ki bana değildi… İzmir Emniyetineydi. Savaşka, “Bu saatten sonra birimizin başına bir şey gelirse, artık emniyet buraya gelmesin” dedi.

SOKAĞA ÇIKAMIYORUZ

Başıma bir şey gelir’ endişesiyle adını vermek istemeyen mahalle sakini bir kadın (S.Ş.), sokağa çıkamaz hale geldiklerini söyledi. Hatta son bir aydır yaşadıkları bir olayı da anlatan kadın, evinin karşısındaki boş eve iki şahsın para atarak çocukları kandırdığını söyledi. Şahısların bir süre sonra bu paraları evinin bahçesine, balkonuna bırakmaya başladığını söyleyen kadın, polise şikayette bulunmalarına karşılık sokakta hiçbir önlem alınmadığını da belirtti. Yaşadıkları bu son olayla artık çocuklarını dışarı çıkartmadığını ifade eden kadın, ekmek almak için bile sadece gündüzleri iki kişi bakkala gittiklerini, eğer akşama ekmek yoksa kocasının işten gelmesini beklediğini söyledi. Ayrıca S.Ş., bu olay sonrasında çevredeki komşularının da korkuya kapıldığını ifade ederek, “Komşularımdan biri evde çocuk olduğu anlaşılmasın diye; çocuklarının kıyafetlerini ve çamaşırlarını yıkadıktan sonra evin içine seriyor” dedi. Bu kadar korkmalarının nedeni ise tüm feryatlarına karşılık hala bir çözüm bulunamamış olması ve orada, o sokaklarda unutulmaları.

'BEKÇİ SAYISI ARTIRILSIN'

Çocukların parka çıkamadığı, parkı geçtim evinin bulunduğu sokakta dahi oynayamadığı bu mahallenin sakinleri güvenlik önlemlerinin artırılmasını, özellikle başta bekçiler olmak üzere, polisin parklarda ve ara sokaklarda sık devriye yapmasını istiyor.

GÜLTEPE’NİN YAKIN TARİHİNDEKİ DAYANIŞMA RUHU

İzmir’de Gültepe gibi pek çok mahalle var. Ancak Gültepe hep bugünkü gibi değildi. Zamanında bir ilçe belediyesi olan Gültepe’nin İzmir’in şanlı tarihine adını yazdırmış bir belediye başkanı vardı. Aydın Erten… Süleyman Demirel ve Milliyetçi Cephe hükümeti zamanında yaşanan TARİŞ Olayları’nda büyük bir etkisi vardı hem Aydın Erten’in hem de Gültepe sakinlerinin… İmece ruhunun, hakkın, adaletin hakimiyetini sürdürdüğü bir semtti burası… Şimdi ise zamana yenik düşmüş, terk edilmiş bu semt kentsel dönüşümle küllerinden yeniden doğmaya hazırlanıyor.

HUZURUN İLK ADIMLARI

Gültepe’yi eskisinden bile daha iyi bir görünüme kavuşturacak projeler hazır. Konak Belediyesi tarafından hazırlanan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce onaylanan Gültepe Kentsel Dönüşüm Projesi’nin hayata geçmesiyle, suçluları saklayan dar sokakların ve metruk evlerin yerini; parklar, geniş caddeler, yeşil alanlar alacak. Tabi bu süreç biraz sancılı ilerlese de eminim; eninde sonunda kentsel dönüşümle birlikte Gültepe eskisi gibi işçi ve memurun iç içe yaşadığı, dayanışmanın yükseldiği ve İzmir’e yön veren bir semt olacak.