Röportaj/ Hatice BÜLBÜL

TAKSAV (Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf) tarafından düzenlenen, 6-16 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek olan festivalin dünü, bugünü ve kolektif emeğin gücünü TAKSAV Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir temsilcisi Yasemin Sağlam ve 6 yıldır festivale katkı koyan TAKSAV gönüllüsü Filiz Özçelik Kurt ile konuştuk.

 Bu yıl festivalinizin 8. yılı. İlk yola çıkışınızla bugünü değerlendirecek olursanız neler söylersiniz? İlk yıldan 8. yıla nasıl bir yol alındı, neler değişti?

Yasemin Sağlam: Evet 8 yılı tamamlamak üzereyiz ama ilk yılın heyecanı, ilk yılın coşkusu, ilk yılın endişelerinde fazla değişiklik yok. 8 yıl bir öğrenme süreci idi. Festivali en iyi şekliyle nasıl yapabiliriz, izleyici ile nasıl buluşturabiliriz, İzmir’in çok kültürlülüğü ile nasıl bağdaştırabiliriz gibi soruların eşliğinde sürdürdük yolculuğumuzu. Tarih boyunca “tiyatrolar kenti” olarak bilinen, asırlardır tiyatroyu yaşayan ve yaşatan kentimiz İzmir’de de tiyatro ışığının yeniden alevlendirilmesine katkıda bulunmak, İzmir’in genlerinde olan tiyatro sanatını yeniden canlandırmak, uluslararası düzeye taşımak, tiyatro ile hiç tanışmamış olanları, tiyatroyla buluşturmak hedefleriyle de devam ediyoruz.

 Hazırlık sürecinde ve festival boyunca nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

Filiz Özçelik Kurt: Festival her yılın Aralık ayında 10 gün sürüyor fakat hazırlıkları tüm yıla yayılıyor. O yıl yapılacak festivalin şekillenmeye başlaması aylar önceden başlıyor. Temanın belirlenmesi, manifestomuzun hazırlanması, başvurular için gereken koşulların oluşturulması ve bunlara dair işlerin takibi. Son aylarda ise seçici kurul tarafından oyunların belirlenmesi ile daha yoğun tempolu bir döneme giriyoruz. Yerleşim planları, tanıtım çalışmaları, sponsorluk görüşmeleri başlıyor o zaman.

Yasemin Sağlam: Çalışmalarımız ilkbahar aylarında yeni festivalin temasını Festival Komitesi ile tartışma ve sonlandırma ile başlıyor. Mayıs ayında, Manifestomuzun yazılmasını ve başvuruların kabulüne başlıyoruz. Temmuza kadar başvuruları bekliyoruz. Destekçilerle görüşmeler, festival logosunun oluşturulması çalışmaları başlıyor. Seçici Kurul’u oluşturuyoruz. Bu yılın Festivali seçkisi; Prof. Selda Kulluk Yerdelen, Zeynep Altıok, sanat eleştirmeni Yaşam Kaya, yönetmen ve eğitmen Polat İnangül ile oyuncu Tansel Öngel tarafından belirlendi. Emeklerine teşekkür ederiz. 150 kadar oyundan gelen videoları izlemek, başvurularını değerlendirmek gerçekten büyük emek. Seçici Kurul festival seçkisini oluşturduktan sonra salonlara yerleştirme süreci ve tanıtım araçları, ödüllerin tanımlanması, konaklama, transfer, kumanya, yemek, açılış organizasyonu, duyurular vb. bunu izliyor.

Festival sürecinde çoğunlukla üniversitelerden gelen gönüllüler görev alıyor. Nasıl başvuruyorlar size, ne tür işlerde yardımcı oluyorlar festivalde?

Filiz Özçelik Kurt: Gönüllü ekiplerimiz genellikle sosyal medya çağrılarımız üzerinden başvuruda bulunuyorlar. Bizimle yıllardır gönüllü olarak çalışan arkadaşlarımızın kendi çevrelerine aktarımları ile de çok fazla gönüllü katılımı gerçekleşiyor. Öğrenci iken bize katılan, şimdi mesleğine başlayan ve gönüllü olmaya devam eden arkadaşlar ile gün geçtikçe büyüyoruz. Gönüllü arkadaşlar; mihmandarlık yani gelen konuklarımıza eşlik etme konusunda, salonlarda izleyicilerimize yardımcı olma konusunda ve bizlerle her işin organizasyonunda yer alarak çalışıyorlar.

Siz de dahil olmak üzere tamamen gönüllü çalışmasına, emeğine dayanan bir festival. Bu süreci yürütmek kolay olmasa gerek. Ne tür zorluklarla, sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Yasemin Sağlam: Karşılaştığımız en büyük sorun, zamanlamadaki farklılıklar. Bizim süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilmemiz için oyun tarihleri ve salonların festivalden 2 ay önce tanımlanması gerekli iken, bazı kurumlarda 1 ay bile “oo daha çok var, bakarız” şeklinde yorumlanıp, karar vermek için uzun süre olarak görülüyor. Tamamen gönüllü olarak yürütülen bu çalışmayı destekçilere aktarmakta da zorlanabiliyoruz. Aslında, destekçi sayımız ve katkı içeriğinin artması ile çok daha ses getirici bir festivale imza atma potansiyeline sahibiz.

Filiz Özçelik Kurt: Festival yaparken her şeyi mümkün olduğunca planlı yapsanız da mutlaka son dakika aksilikleri çıkıyor. Bunlar için hep bir arada ofisimizde en doğru ve en hızlı çözümleri üretmeye çalışıyoruz. Salonlarda teknik konularda sorunların çıkması veya o gün içerisinde gecikme yaşanan bazı durumlara çözümler üretmek gibi.

 Festivale İzmir Belediyeleri de gerek salon vererek gerek oyun alarak katkı sağlıyorlar. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler?

Yasemin Sağlam: Festivallerin toplumun farklı kesimlerini bir araya getiren kültürel paylaşım ve dayanışma alanları olduğunu ve yüz yıllardır bu işlevini sürdürdüğünü biliyoruz. Tiyatro diğer sanat dallarının daha da ötesinde teknolojiye hiç gereksinim duymadan sesin çıkartılabileceği, bir araya gelerek, ortaklaşarak her yerde gerçekleştirilebilecek, insana en yakın sanat dallarından biri. Belediyelerle olan çalışmaların bölge insanlarının tiyatro talebini, sanat talebini artırmak ve nitelik anlamında da yukarı çekmek anlamında katkıda bulunduğuna inanıyorum.

Uluslararası festivallerin ayrıca farklı kültürleri, ulusları sanatsal bir altyapıda bir araya getirme, etkileşimi güçlendirme özelliği var. 8 yıllık bu genç festivalimizde İsviçre, Avusturya, Fransa, İtalya, İspanya, Almanya, Hollanda, Romanya, Yunanistan, İran, Irak, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan gibi pek çok ülkeden oyun sahne buldu. Buradaki oyunları izledi ve ilişki geliştirdi.

 Festivalde her yıl bir tema belirliyorsunuz. Bu yılki temanız “Birlikte Yapabiliriz”… Bu temaları belirlerken ölçütleriniz neler oluyor?

Yasemin Sağlam: Temaları belirlerken ülkenin, dünyanın güncelinden hareket ediyoruz. Festival Komitesi içinde en yoğun tartışmaların olduğu süreç de bu oluyor. Bizler “başka bir dünya mümkün” diye bir araya gelmiş bir vakfın gönüllüleri olarak, herkesin önerisi alınıyor ve birisinde ortaklaşıyoruz. Bu kapsamda ilk 8 yılın temalarını da paylaşalım isterim.

2012’de ilk festivalimizin teması “Merhaba”, 2013’te “İtiraz”, 2014’te “Dayanışma”, 2015’te “Özgürlük…”, 2016’da “Umut”, 2017’de “Cesaret”, 2018’de “Yaşamak” ve bu yıl da “Birlikte yapabiliriz”. Görüldüğü gibi temalarımız da o günün, yılın da bir tanımlamasını içermekte.

 Festival 6 Aralık’ta başlıyor. Oyunlar, atölyeler, verdiğiniz ödüllerle ilgili de bilgi alarak Tiyatroseverlere çağrıyla bitirelim söyleşimizi.

“Festival şehrin her yerinde” şiarı ile düzenlenen İzmir Tiyatro Festivali sadece İzmir merkezde değil, ilçeleri ile birlikte tüm İzmir’de gerçekleşecek. Şehrin birçok salonunda, 19 ayrı sahne ve sokaklarda tiyatro severler ve potansiyel tiyatro izleyicileriyle buluşacak.

Festivalin açılışı 6 Aralık’ta saat 17.30’da Kıbrıs Şehitleri caddesinde Festival Yürüyüşü ile başlayacak, bunu Kültürpark İzmir Sanat Sahnesi’nde düzenlenecek salon töreni izleyecek.

8. Festival’in her yıl 4 alan da verilen ödülleri de aynı gece sahiplerini bulacak;

Festivalin Emek Ödülü yılların oyun yazarı Hidayet Sayın’a,

Onur ödülü sanatçı Meltem Cumbul’a,

Dayanışma Ödülü Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğrenci ve Öğretim Üyelerine,

Bir diğer Dayanışma Ödülümüz ise V-For Vendetta oyununda canlandırdığı rolden tutuklanan Nazlı Masatçı’ya verilecek.

10 gün süre ile katılımcı toplulukların oyunlarının yanı sıra, atölye çalışmalarının da yer alacağı 8. Uluslararası İzmir Tiyatro Festivali’nde 25’i yerli, 4’ü yabancı yetişkin oyunu ile 3 çocuk, 3 sokak oyununa ek olarak yazarlık ve oyunculuk üzerine 2 atölye de İzmirliler ile buluşacak.

Üst yazı ile takipte kolaylık sağlanacak olan Azerbaycan, Irak İran ve Gürcistan oyunlarının yanı sıra Festivalin oyunlarından birisi Kürtçe olacak.

Festival’in bu yıl 4.’sü gerçekleştirilen Kısa Oyun Yazma Yarışması bu yıl yitirdiğimiz geçen yılın Emek Ödülü sahibi Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun adını taşıyacak. Festival oyunlarından davetiyeli olanlar ilgili belediyelerden edinilebilirken, fiyatları 15 ila 40 lira arasında değişen oyunların biletleri de Biletinial Sitesi ya da Taksav’ın İzmir ofisinden alınabilir.

Şimdi PERDE zamanı…İzmirlileri ve yolu İzmir’e düşenleri oyunlarımıza bekliyoruz.