Türkiye'nin en sıradışı kaymakamlarından Fatih Genel Bornova'da göreve başladı. 2006 yılından bu yana geleneksel Osmanlı stili okçuluk ile ilgilenen, görev yaptığı her ilçede atlı okçuluk müsabakaları düzenleyen Genel, farklı ilgi alanlarıyla dikkat çekiyor.

Okçuluğa başladıktan sonra manda boynuzundan yapılan zihkir yapımına da merak salan Genel, bugüne kadar 500'den fazla zihkir yaptı. Gençlik yıllarında yaz aylarında ağabeyinin Munzur Dağı'ndaki arı kovanlarına bakan Genel, arıcılık ve bal üretimi konusunda da oldukça iddialı. Ayağının tozuyla gazetemize konuşan Fatih Genel, okçuluğa olan merakını, arıcılık konusundaki hedeflerini ve Bornova'da yapmak istediklerini anlattı.

Fatih bey farklı ilgi alanlarıyla dikkat çeken bir Kaymakamsınız. Görev yaptığınız her ilçede atlı okçuluk etkinlikleri düzenliyorsunuz. Bu spora olan ilginiz ne zaman başladı?
Hayatımda önce at vardı. Çocukluğum Erzincan'da geçti. Merkeze bağlı Yaylabaşı köyünde yaşıyorduk (şimdi belediye oldu) Babam köydeki bütün atların nallarını çakardı. İki ağabeyim Sami ve Sadettin Genel 20 – 25 yıl profesyonel cirit yaptı. İkisi de üst düzey ciritçilerdir. Sami ağabeyim Erzincan Cirit Kulübü başkanlığı Sivas Cirit Kulübü Kurucu Başkanlığı yağtı. Sivas'ta hiç cirit kültürü yokken ağabeyimden sonra 4 tane cirit kulübü kuruldu. Sonra memleketimiz olan Kayseri'ye yerleşerek Kayseri Atlı Okçuluk Kulübü'nü kurdu. Öte yandan Anadolu'da at kültürü eskiden beri önemlidir. Rahmetli babam Zülfikar Genel bu konuda çok iyiydi. Atların bakımından, hastalıklarından iyi anlardı.



Osmanlı stili geleneksel okçulukla tanışmanız nasıl oldu?
Benim okla tanışmam 2006 yılında oldu. Zaten geleneksel stil okçuluğun geçmişi de çok yenidir. 2004 yılında Murat Özveri, Metin Aksoy, Metin Ateş, Cem Dönmez ve Cemal Hünal'ın girişmleriyle başlayan bir spordur. Ben Osmanlı stili yayı elime ilk defa 2006 yılında aldım. Sami ağabeyimle beraber başladık. Zaten bu spor Türkiye'de oldukça yeni. 2008 yılında Kağıthane Şenliklerinde Sami Genel ve 2 arkadaşının at üzerinde attıkları 3 tane ok ile başlıyor her şey. Ne oluyorsa ondan sonra oluyor. Ok yaydan çıkıyor. Ben de 2006 yılında ilk defa okla tanıştıktan sonra okçuluk ve atlı okçuluk yaşamımın bir parçası haline geldi.

O tarihten sonra Türkiye'de geleneksel stilde okçuluk hızla yayılmaya başladı sanırım. Bunda sizin payınızda oldukça fazla.
2009 yılında ilk kez Sivas'ta Uluslararası Okçuluk Müsabakası düzenleniyor. 2010 yılında bu etkinliği ben devraldım. O zaman Havran Kaymakamıydım. Kaz Dağları Uluslararası Okçuluk Müsabakaları adıyla bir müsabaka yaptık. Ben de ilk defa at üzerinde oku o gün attım. 2011'de Biga'ya atandım. Biga'da 5 yıl üst üste Avrasya Uluslararası Okçuluk Müsabakaları (ETRAC) düzenledik. 2016 yılında tayinim Yüreğir'e çıkınca bu defa Adana'da yaptık bu müsabakayı. Maalesef 2017 ve 2018'de yapamadık.



Neden yapmadınız?
Zor bir organizasyon, kolay değil. Dünyanın 20 ülkesinden katılım oluyor. Türkiye'nin 150'yi aşkın kulübünün tamamı katılıyor. 700-800 misafir ağırlanıyor. Biraz maliyetli bir iş. Ama çok görkemli. Ülkemizin pozitif tanıtımı açısından da çok önemli.

Türklerin tarihinde atın çok önemli bir yeri vardır. Ama son zamanlarda atlaran uzaklaştık. Cirit ve atlı okçuluk yeni yeni gündeme gelmeye başladı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu sosya ekonomik, sosyo kültürel yapıyla ilgili. Uzun bir hikaye. Osmanlı çöktü, iflas etti. Osmanlı'nın küllerinden yeni bir çınar filizlendi. Kanımızın son damlasına kadar verip güzel Cumhuriyet'i kurduk. Ama paramız yok, yoksuluz. O hengamede kültürel, tarihsel değerleri anımsamak, sürdürmek zor. Önce karnımızı doyurmamız gerekiyordu. O süreçte bu değerlerimizin geri planda kalması normal. Şimdi gereken önemi ve değeri veriyoruz. 2004 yılından bu yana 150'nin üzerinde okçuluk kulübü, 50'nin üzerinde atlı okçuluk kulübü kuruldu. Türkiye'nin her yerinde bu sporla ilgilenin binlerce okçumuz var. Ok yaydan çıktı bir kere. Artık kimse durduramaz.

Oklu atçılığın henüz 14 yıllık bir geçmişi olduğunu söylediniz. Peki ihtiyaç duyduğunuz ok ve yayı Türkiye'den temin edebiliyor musunuz?
Çok kısa bir süre öncesine kadar Türkiye'de geleneksel Osmanlı yayı yapan yoktu. Biz bu spora başladığımızda geleneksel Osmanlı yayını Amerikalılar'dan, Macarlar'dan alıyorduk. Tokat Devlet Hastanesi doktorlarından Yaşar Metin Aksoy ve Cem Dönmez yine o yıllarda geleneksel Osmanlı yayı üretmeye başladılar. Şuan yüzlerce kişi geleneksel Osmanlı yayı yapıyor.



Görev yaptığınız her ilçede müsabakalar organize ettiniz. Bu müsabakalar devam ediyor mu? İzmir'de de yapmayı düşünüyor musunuz?
Müsabaka olarak devam edemiyor. Müsabaka yapmak pahalı ve zor bir iş. Birilerinin elini taşın altına sokması gerekiyor. Umarız bunu Bornova'da başarırız. Bu konuda umutluyum. İzmir'in efe kültürünün buna uygun olduğunu düşünüyorum. İzmir'de başta Sadık Pala olmak üzere çok değerli okçularımız var. Biraz zamana ve desteğe ihtiyacımız var sadece.

Arıcılık konusunda da iddialı olduğunuzu biliyoruz. Bundan biraz söz eder misiniz?
Üniversite okuduğum yıllarda ağabeylerim köyde arıcılık yaparlardı. Yaz tatillerinde arılara ben bakardım. Yüz kovanımız vardı. Munzur Dağı'nda tek başıma karavanda kalıp kovanların bakımını yapardım. Geceleri arıcılıkla ilgili kitaplar okuyup gündüzleri öğrendiklerimi uygulardım. Hem teorik hem pratik bilgim var.

Birazda İzmir'den ve Bornova'dan konuşalım istiyorum. Göreve başlayalı henüz çok kısa bir süre oldu ama İzmir ve Bornova için ne düşünüyorsunuz?
İzmir, biraz abartılı bulunabilir belki, ama dünyanın en güzel coğrafyasına sahip. Dünyada çok güzel kentler var ama İzmir coğrafi olarak, konum olarak eşsiz bir kent. Muhteşem bir doğası var. Tarihinde de bir efesi, bir zeybeği var. Homeros Vadisi de İzmir için bir şans. Bu bölgede çam balı yetişiyor. Arıcılıktan anlarım biraz. Çam balının dünyadaki üretimim yüzde doksanı Türkiye'de, yüzde 10'un da Yunan adalarında. Çam balı çok özeldir. Bütün ballardan farklıdır. Daha iyidir demiyorum, farklıdır. Balları çam balı ve diğerleri olarak sınıflandırabiliriz. Homeros Vadisi'nde de çam balı üretiliyor. Bununla ilgili mutlaka bir çalışma yapacağız. Bunun markalaşabileceğini düşünüyorum. Bunun üzerine kafa yormalıyız.



Bir deneme kitabınız da var. Yazmaya devam ediyor musuz?
Kitabım 3 yıl önce yayınlandı. Denemelerden oluşuyor. Ben yazar olduğumu söyleyemem. Çünkü yazar, duramaz yazar. İçinden çıkar o yazma tutkusu. Ben sanırım 'yazan' oluyorum. Ben gerek gördüğüm için yazdım. Yazar yazmazsa duramaz. Ben kendimi zorlayıp yazmaya çalıştım. Olumlu eleştiriler alırsam yazmaya devam edebilirim. Geçmişte Can Aksın'ın çıkardığı Kıyı dergisinde ve bir grup gencin çıkardığı Oksijen derisinde yazılarım yayınlanıyordu. Bir vesile olursa yeniden yazabilirim.

500 zihkir yaptı


2006 yılında geleneksel okuçuluğa başladığımda zihkirim yoktu. O olmadan geleneksel stilde çok fazla ok atamazsınız. Türkiye'de bulmadım. Kendim neden yapmıyorum diye düşündüm. Nasıl yapılacağını bilmiyordum. Bir manda boynuzu buldum, işlemeye çalıştım, iyi kötü birşeyler yaptım. Yapa yapa öğrendim. İlk yaptığım zihkir 3 gün sürmüştü. Şuan yarım saatte yapıyorum. Bugüne kadar en az 500 kişiye zihkir yapıp hediye etmişimdir.

Kahramanlar hep atlıdır


Atın ve okun tarihimizde önemli bir yeri var. 5 bin yıl ok atmışız, at binmişiz. At sırtında Anadolu'ya gelmişiz. Malazgirt'te Alparsla'nın atlı okçuları olmasaydı Anadolu Türk yurdu olamazdı. Tarihteki bütün kahramanlar da atlıdır. Atatürk, Fatih Sultan Mehmet, Napolyon, Büyük İskender.

“Her fikre açığım”


Benim tarzım şu; kapım her zama açık. Şeffaflığa önem veriyorum. Her türlü fikre açığım. Gönlümün ve odamın kapısı herkese açık. Saygı ve sevgi ortamında, elele vererek güzel şeyler yapabileceğimize inanıyorum.


Fatih Genel kimdir?


1969 yılında Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlkokulu Erzincan’da, liseyi Manisa’da bitirdikten sonra 1988 yılında kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. Mesleğe 1994 yılında Erzincan’da Kaymakam Adayı olarak başladı. Üç yıllık stajının son altı ayında Afyon İhsaniye’de, Kaymakam vekilliği yaptı. Kura ile Burdur ili Çavdır ilçesine tayin oldu ve burada iki yıl kaymakamlık görevinin ardından Giresun-Çamoluk Kaymakamlığına atandı. Çamoluk’ta iki yıl çalıştı. Ardından iki yıl Kilis Vali Yardımcılığı görevinde bulundu. 2003 yılında Sivas'ın Gemerek ilçesine Kaymakam olarak atandı. 3 yıl görev yaptıktan sonra Balıkesir'in Havran ilçesine atandı. 06 Kasım 2006 tarihinden – 2010 tarihine kadar Havran'da, 16 Ağustos 2010 – 10 Ağustos 2015 tarihleri arasında Biga'da, 13 Ağustos 2015 – 14 Eylül 2018 tarihleri arasında Yüreğir'de Kaymakam olarak görev yapan Fatih Genel, 18 Eylül 2018 tarihinden itibaren Bornova Kaymakamı olarak görev yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.