Gazetecilikte 50'inci yılını tamamlayan Yaşar Aksoy’un “100. Yılında Ulusal Direnişin Bilinmeyen Tarihi” dizisinde; “ Hasan Tahsin“, “Gavur Mümin”, “İstiklal Süvarisi”, “Efeler İsyanı”, “İzmir 1917 Yangını” ve “Vatan Yahut Cumhuriyet” yer alıyor. İzmirlilerin “Tarih Baba” dediği Yaşar Aksoy'la soluksuz okuduğumuz bu nedenle de hızına yetişmekte zorlandığımız kitap dizisinin yeni çıkan 6'ıncı cildi olan “Vatan Yahut Cumhuriyet” üzerine konuştuk. 

'TAM BAĞIMSIZ GAZETECİ VE YAZARIM'

Sizi İzmirliler, gazetelerde özel hazırladığınız sayfalardan, köşe yazılarınızdan, sayısını bilemediğim kitaplarınızdan tanıyor. Ama özellikle Ulusal Kurtuluşun Bilinmeyen Tarihi kitap dizisi ile tüm Türkiye'de sizi tanımış oldu. 50'inci yılını tamamlayan bir gazeteci ve yazar olarak, 50 yıla neler sığdırdınız, bizimle paylaşabilir misiniz? 

- Ord. Prof. Ekrem Akurgal, benim için “Yaşar Aksoy: Ege’de yerel kültürü dirilten yazar” diye yazdı. Bu ilginç tanım, 2 Mayıs 2002 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki’nin de kapak başlığı idi; Ekrem Akurgal, Şükran Kurdakul, Bilge Umar, Muzaffer İzgü, Ahmet Yorulmaz, Aydoğan Yavaşlı gibi yazarlar benim üretken ve faydacı yazarlık hüviyetimi, bu dergide önemle vurguladılar. 50 yıllık gazeteci ve yazarlık serüvenime, Demokrat İzmir, Yeni Asır, Star ve Hürriyet emekçiliğime, profesyonel olmayan bir tutumla 55 kitap, sayısız ödül, sayısız konferans, sayısız kent kültürü gezileri, sayısız kültür eylemi sığdırdım. Bunları her idealist emekçi yapabilir. Ama tüm bunları, sağ iktidarlara, sermaye sınıfına, patronlara, çıkarcı politikalara dayanmadan, üstelik sömürücü düzene sahte muhalif sol akımlara ve yine birer iktidar odağı olan yerel yönetim birimlerine dayanmadan, siyasete ve rant ekonomisine katılmadan, tek başınıza yapmak sanırım kolay değildir. Yani ben, tam bağımsız bir gazeteci ve yazarım. Ve asla kül yutmam.

- “Tarih Baba” lakabı size çok yakışmış. Nasıl ortaya çıktı, anlatır mısınız?

- Çalıştığım gazetelerde, bir saniye bile patronlara, üst kademelere, tüm müdürlere ödün vermeden, eğilmeden, bükülmeden, kibir taşımadan, hak bildiğim yolda giderken, basın alt tabakasına, emekçi gazeteci yoğunluğuna, tüm muhabir kardeşlerime yakın değil, onlarla iç içe bir meslek hayatı sürdürdüm. Bana “Yaşar Baba” derlerdi. 50 yaşımda Asansör Kulesi Parkı’na ismimin verildiği törene gelen çalıştığım Yeni Asır Gazetesi Genel Yönetmeni rahmetli Cemil Devrim ağabey, beni orada kutlarken, “Yaşar Baba’yı kutluyorum” demişti.

Bu babalık, daha sonra annemin de mesleği olan tarıhçilik serüveninde de kullanılmaya başlandı. Şu anda da yaşadığım Çeşme’de çarşıda, pazarda, plajlarda, festivallerde, yolda, kendi sokağımda herkes, Belediye Başkanı bile bana “Baba” diyor.

- Son yıllarda tarihi konulara da ilgi arttı. Sizin oldukça fazla tarih kitabınız var. Özellikle gençlere anlatmak ister misiniz; tarihi öğrenmek, tarihi bilmek neden bu kadar önemli?

-Tarihi doğru öğrenmek, kapitalizmin ve emperyalizmin dünyayı ve ülkemizi nasıl sömürdüğünü, nasıl savaşlar çıkararak ulusal ve etnik soykırımlar yarattığını anlayabilmek ve bu neo-liberal global düzene karşı Milli Kurtuluş Cephesi’nde yer alabilmek için tek elzem rehberdir. Atatürk, bu öğretide baş rol oyuncularından biridir. Hele bugünlerde, İsrail-Filistin savaşından çıkarılacak ilk ders budur.    

1-61

ULUSAL KURTULUŞUN TARİHİ

- “Ulusal Kurtuluşun Bilinmeyen Tarihi” kitap dizisi nasıl başladı? 

- 2019 yılında dizinin iki kitabını, yani Hasan Tahsin’i ve Gavur Mümin’i yazmıştım. İki adet flash-belleğe yerleştirmiştim. Nasıl yayınlatacağımı düşünürken, bir gün Kırmızı Kedi Yayınevi yazarı Yılmaz Özdil kardeşim, bizim İstanbul’daki Akmerkez’de Remzi Kitabevi’ne imza gününe geldi. Binlerce kişiyi yararak, Yılmaz’ın yanına gittim ve derdimi anlattım. “Tamam bu iş” dedi. Ertesi sabah Kırmızı Kedi’nin sahibi Haluk Hepkon, beni aradı ve yanına çağırdı. Hemen flash-bellekleri aldı. Böylece basım serüvenim başladı.

İzmir Tabip Odası yeni yönetimini seçiyor İzmir Tabip Odası yeni yönetimini seçiyor

Nefis bir editörüm, daha doğru ifadeyle yayın yönetmenim oldu; Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller. Devrimci ve yurtsever bir Anadolu insanı... Müteşekkirim... Dizinin 6'ıncı kitabı Vatan Yahut Cumhuriyet, çok güzel bir zamanda okuyucuyla buluştu.

 

- Kitabınızda okuyucuyu neler bekliyor?

- Kitabım aslında 100'üncü yılını yaşadığımız Cumhuriyetin gizli tarihidir. Kitapta, Milli Kurtuluş ve Cumhuriyetin fedakâr fedaileri anlatılıyor. Önce Milli Kurtuluş Savaşı’nda ön safta yaşayan ve çarpışan halk gönüllülerini yazdım, liste uzun. Yunan işgalini ve ardından özgürlük şafağının parlayışını yaşayan toplumun her kesiminden insanlar. 1919-1938 arasında yaşadıklarını hiç unutamayanlar...

Türk, Musevi, Hıristiyan vatanseverler... Emperyalizmin muazzam desteğini alan bir işgal ordusuna teslim olmayanlar... Erkek-kadın, cahil-bilgin, genç-ihtiyar, fakir-zengin, hep beraber İstiklal Ordusu’nda yan yana gelenler...

Tam bağımsızlığın hiç bilinmeyen, hiç yayınlamamış, sözlü tarih ile tespit edilen hatıraları... Hepsi Atatürk döneminin insanları. Atatürk’ü gördüler, yaşadılar ve devrimi anladılar. Ve bize anlattılar.

ATATÜRK’TEN BİLİNMEYEN KAYITLAR

- Atatürk üzerine hiç bilinmeyen belgelere de ulaştınız.

- Evet. Ve Atatürk’ten hiç bilinmeyen belgeleri, kayıtları ve hatıraları da yayınladık. Gazi’nin şoförü Hafız Tahir, Çankaya Köşkü’nün ilk fen memuru Edip Avun, Atatürk’ün müzisyeni lavtacı Teğmen İsmail Raşit... Yunan işgali günlerinde İplikçizade Köşkü’nde Kral Konstantin’in Türk bayrağına bastığını ve daha sonra kurtuluş günü Gazi’nin Yunan bayrağına basmadığını gören ve anlatan Sadi İplikçi. Atatürk’ün öğrencisi ünlü eğitimci Enver Demir, Atatürk’ün ilk kadın milletvekili Benal Nevzat, Atatürk’ün nişan yüzüğünü taktığı (Latife hanımın kuzeni) Talia Akatürk... Atatürk’ün ölüm raporu. Safiye Ayla’dan diz dize hatıralar. Atatürk’e leblebi veren çocuk Hanri Benazüs, Ahmed Adnan Saygun, Prof. Ekrem Akurgal, Dr.Nejat Eczacıbaşı, Kazım Taşkent, Şakir Eczacıbaşı, Şükran Kurdakul...

Türkiye Komünist Partisi (TKP) önderi Rasih Nuri İleri, Nazım Hikmet’in sekreteri Sovyet yazarı Rady Fish, Ali Gevgilili, Attila İlhan, Samim Kocagöz... Atatürk’ü gördüler, yaşadılar ve anlattılar. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, İlhan Selçuk, Emre Kongar, Türkan Saylan. Daima Cumhuriyeti savundular, milli kurtuluşun ve devrimin peşinden gittiler.

Latife Hanım'ın hatıralarını babam ile birlikte nasıl denize attığımızı ve Zübeyde Ana’nın mezar taşını nasıl Agora’da kenara atılmış halde bulduğumu da yazdım. Bu kitapta ismi geçenler, işgali, kurtuluşu, cumhuriyeti ve Gazi Paşa’yı yaşadılar. 50 yıl önceden itibaren hatıralarını ve görüşlerini bana aktardılar. Emre Kongar ve Hanri Benazüs hariç, şimdi hiçbiri sağ değil. “Vatan Yahut Cumhuriyet”te bu insanların portrelerini ve hatıralarını sunduk.

Hatıralarını kitaplaştırmakla 100'üncü yılda kutsal bir görev yaptığımıza inanıyoruz. Herkes bu vatana hançerini saplasa dahi, biz hançerimizi Gazi Paşa’nın İstiklal Ordusu’nun zaferi için bileriz.

- 3 yılda 6 kitap... Emekleriniz birçok ödülle takdir edildi. Neler hissediyorsunuz? 

- Bu kitap dizisi ile Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Sosyal Bilimler Ödülü, Dil Derneği Ödülü, Dünya Sanat Günü Emek Ödülü, Bayraklı Belediyesi Homeros Emek Ödülü, Çeşme Kitap Fuarı Emek Ödülü, Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Birliği 2023 Emek Ödülü, Karaburun Ütopyalar Buluşması 100. Yıl Onur Ödülü gibi saygın ödüllere layık görüldü. 28 Eylül 2023 tarihinde de Çeşme Belediyesi tarafından Alaçatı’da 'Yaşar Aksoy Kitap Kafe' açılıyor. Bunlar elbette çok mutluluk verici.

KİTAP DİZİSİ DEVAM EDECEK

- Kitap dizisi bitti mi, devamı gelecek mi? 

- Dizi bitmedi. 2024’te yeni ciltler geliyor.

- İnsan istemeden de olsa merak ediyor, yazılmayan ne kaldı?

- Yayınevime teslim ettiğim hazır bir kitabım 2024’te yayınlanacak. İzmir’in kurtuluşundan sonra 13 Eylül 1922’de çıkan İzmir Büyük Yangını’nı Atatürk’ün, dolayısı ile Türk ordusunun veya Türk ahalisinin çıkarttığını yıllarca ustalıkla ve planlı bir şekilde yazan, çizen, savunanlara karşı, uluslararası belgelere dayanan “İzmir 1922 Yangını” kitabımı 2022’de yayınladım ve tüm iddialar şimdilik çöpe atıldı.

Şimdi Venizelos yönetimindeki Yunan siyasi rejiminin, şehri 1912’de ele geçirdikten sonra nasıl ateşe verdiğini yani “Selanik 1917 Yangını” ele aldım. Bu yeni kitabım öncelikle, 2. Abdülhamit, Jön Türkler, İttihatçılık, Türkçülük,  Meşrutiyet Devrimi, Atatürk’ün gerçek aile şeceresi, ilk Osmanlı sosyalistleri, ilk 1 Mayıs Bayramı, Yahudilik, Dönmelik (Sebatayizm),  Masonluk, Yunan Milliyetçiliği, Balkan Savaşı ve Selanik’in işgali ve şehrin sadece Türk, Yahudi ve Avdeti (Dönme) nüfusunu yok eden 1917 Yangını üzerine objektif ve orijinal belgeleri, bilgileri kapsıyor.

Yunan komünist yazar Elias Petropoulos, kitapları, yazıları ve vatanından kovulmakla bu 1917 soykırımını apaçık belgeledi. Kitabımız, belgeler ve tanıklıklara dayanarak, Selanik’in işgalini ve 1917 Yangını’nı, ilk kez bu kitapla toplu biçimde okuyucuya sunmakta. Böylece, kozmopolit Selanik’in Yahudi, Türk ve Dönme ahalisine karşı Yunan siyasi rejimi tarafından uygulanan üstü örtülü soykırım belgeleniyor. 

Emperyalizmin işine çok yarar biçimde İzmir’i Atatürk’ün yaktığını ateşli biçimde dışımızda ve içimizde savunanlar, bu kitabımla birlikte şaşkına dönecekler. Ayrıca, İttihatçı liderler Enver Paşa, Talat Paşa, Cemal Paşanın ülkeden kaçışı ve Ermeni kurşunlarıyla öldürülmesi, Büyük Mübadele üzerine apaçık yazılmamış ayrıntılı bilgiler de sergilenmekte. Söz konusu bu kitabımın başlığı müthiş çekici bir sloganı kapsamakta. Çıkınca beğeneceksiniz.

Editör: Yavuz Özkaya