Röportaj/ Sinan KESKİN

Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç. Ortalığı kasıp kavururken bundan sonra hayatımızda bir de Fırtına Murat olacak sanırım. Senaryosunu ve yönetmenliğini Berlin Yüksek Sanatlar Akademisi mezunu başarılı oyuncu Orhan Kılıç'ın yaptığı oyuncu kadrosunun büyük çoğunluğu İzmirli oyunculardan oluşan ve tamamı İzmir'de çekilen Bir İzmir Polisiyesi Fırtına Murat 18 Ekim'de vizyona giriyor. Uzun bir gece filmi olan Bir İzmir Polisiyesi Fırtına Murat İzmir'den İstanbul'a giden ama İzmir'le bağlarını koparmak istemeyen bir grup oyuncunun birlikte yapmayı planladığı projelerin ilk üretimi.

İstanbul'daki İzmirli oyuncuların bir araya gelmesinde ve İzmir'de sinema adına projeler üretmesinde önemli bir payı olan oyuncu ve yönetmen, ekranların motosikletli kötü adamı Mustafa Yılmaz ile sinemayı, İzmirli'lerin kültür sanata bakışını ve Bir İzmir Polisiyesi Fırtına Murat'ı konuştuk.

Bir İzmir Polisiyesi Fırtına Murat'ı konuşmadan önce kısaca Mustafa Yılmaz'ı tanıyabilir miyiz?

İzmir Atatürk Lisesi'nde okudum. Atatürk Lisesi'nde okuyunca dolayısıyla bu şehre dair başka bir kültür seni sarıyor. Kültür sanat çalışmalarıyla lisede tanıştım. Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü kazandım. Üniversitede derslerimin yanı sıra tiyatro kulübünün çalışmalarına da katılıyordum. Dekanımız kültür sanat çalışmalarına çok meraklıydı. Okulda bir sinema televizyon kulübü kurdu, beni de kurucu başkan yaptı. Amfilerden birini yıktı içine sinema salonu kurdu. 35 mm sinema makinesi, kurgu setleri getirtti. Bu sayede öğrencilerle birlikte ciddi üretimler gerçekleştirmeye başladık.

Yönetmenlik kariyerin nasıl başladı?

O sıralarda Grup Laçin yeni yeni İzmir'den Türkiye'ye açılıyordu. İlk albümleri Türküden Sevgi'ye yeni çıkmıştı. Hüseyin (Turan) benim yakın arkadaşımdı. Hüseyin bir gün bana, 'baba albümü çıkardık da klip çekecek para yok' dedi. Ben de, 'bende kamera var, okulda kurgu seti de var, yapalım bir şeyler' dedim. El yordamıyla Grup Laçin'in ilk klibini çektik, televizyonlara gönderdik. Klibi ilk kez Cem Karaca yayınladı. Klip Top 20 listelerinde sıralamalara girince, dönemin Unkapanı piyasasında, 'İzmir'de klip çeken bir adam varmış, çektiği klip çok başarılı, listelere giriyor, çağıralım tanışalım' demişler. Ben o zamanlar daha 22 yaşımdayım. Unkapanı'na girdim, adamlar Yönetmen Mustafa Bey bekliyorlar beni görünce 'o sen misin' diye şaşırdılar. Bana bir zarf verdiler. Ben içine yol harçlığı koymuşkardır diye düşünüyordum. Zarfı açtım içinde bir çek vardı. Ortalama bir memurun emekli ikramiyesi kadar bir rakam yazıyordu. Bu ne dedim. Yönetmenlik ücreti dediler. O zaman siyaseti bir tarafa bırakıp bu sektöre gireyim diye düşündüm.

Başarılı bir müzik klibiyle sektöre giriş yapmışsın ama sonrasında belgesel yönetmenliğine yönelmişsin

Kamu yönetiminde aldığım eğitimin de etkisiyle belgesel sinema alanında ilerlemeye karar verdim. Belgesel Sinemacılar Birliği ile tanıştım. Belgesel sinema filmleri çekerken bir kaç tane siyasi propoganda filmi talebi geldi. Onları yaptım. Yaptığım bütün propaganda filmlerindeki adaylar oy oranını artırarak seçilince bu defa konu şuna döndü; bir çocuk varmış, seçim filmi yapınca oy oranı artıyormuş diye söylenmeye başladı. Bu defa Ankara'dan talepler geldi. Siyasi partilerin genel merkezlerine propaganda filmleri yapmaya başladım.

Yönetmenlik kariyerinin yanı sıra bir dönem İzmir'de Karşıyaka Vapur İskelesi'nin üstünde bir kültür merkezi kurdun. Bu macera nasıl başladı?

Ardından, İzmir kültürün, sanatın başkenti, İzmir'deki bütün işadamları, siyasetçiler kültür sanata çok büyük yatırım yapıyorlar. Ben bu propaganda filmlerinden kazandığımı kültür sanata yatırayım dedim. Karşıyaka vapur iskelesinin üstünde bir kültür merkezi kurdum. Orada 370 kişilik bir tiyatro ve sinema salonu yaptık. Merkezimiz bir süre çalıştı. Sonrasında resmi prosedürlerle ilgili sıkıntılar çıktı. Atatürk Lisesi'nin salonuna geçtik. Bu şekilde 5-6 yıl devam ettik. O esnada İstanbul girdi hayatıma. Bu sektörde bir şeyler yapmak istediğinizde maalesef İstanbul'a adım atmanız gerekiyor. Ben eskiden abilerimize ablalarımıza kızardım, İzmir'i bırakıp gidiyorlar diye. Sonra bir baktım ki ben de İstanbul'dayım.

Sen de İzmir'i terkedenler kervanına katıldın

İstanbul'da olduğum süreçte hiçbir zaman İzmir'i bırakmadım. Bir ayağım hep İzmir'deydi. İstanbul'dayken de bir taraftan İzmir'deki arkadaşlarla çalışmalara devam ettim. İstanbul'a gidince yaptığım işlerin segmenti değişti. TRT ile güzel bir işbirliği oluştu. TRT Belgesel'e belgeseller, TRT Okul'a dizi, TRT Türk'e programlar çektim. En keyif aldığım, en mutlu olduğum işlerden biri Aliya İzzetbegoviç'in hayatını anlatan Alija dizisiydi. Bosna'da çekilen dizinin 3. bölümden itibaren yönetmenliğini yaptım. Bu arada bir kaç tane sinema filmi çalışmamız oldu.

Bir İzmir Polisiyesi Fırtına Murat nasıl ortaya çıktı?

Biz İzmir'den İstanbul'a giden arkadaşlarla bir ekip oluşturduk. Şöyle bir karar aldık; her sene bir sinema filmi çekelim ama bu filmlerin bir ayağı hep İzmir'de olsun dedik. İlk filmi İzmir'de yapalım diye arkadaşlarla görüşmeye başladığımızda İzmir Valisi Erol Ayyıldız'dan randevu aldık. Biz 15 dakika sohbet ederiz diye düşünürken Vali Bey sinema konusunda inanılmaz donanımlı çıktı. Biz Vali Bey'le 1,5 saat sinema üzerine sohbet ettik. Madem bu işe niyetlendiniz gelin burada üretimler yapın deyince arkadaşlarla ilk filmin tamamını İzmir'de çekme kararı aldık.

Son dönemde hemen hemen herkes komedi filmleri çekerken bir polisiye yapmak risk değil mi?

Önce tereddüt ettik aslında, olur mu olmaz mı diye. Sonra baktık, meslektaşlarımız da bizi affetsin ama son yıllarda özellikle komedi filmlerinde çıta çok aşağı düştü. Bertolt Brecht'in mizahı tanımlarken söz ettiği basamakların birincisinin de altına düştü. Bir komedi tufanının içinde kaybolmaktansa, belki daha az seyirci gelecek, riski daha yüksek olacak ama biz derdi olan bir film yapalım dedik.

Kısaca filmin hikayesinden söz eder misin?

Filmin hikayesi birkaç unsuru bir arada barındırıyor. Özetle iyilerle kötülerin savaşı. Son dönemde özellikle ortadoğudaki karşıklık üzerinden kendine kişisel anlamda servet yaratmaya çalışan, insan ticaretini organ, uyuşturucu ticaretini bir arada yürüten, gazete haberlerinden yola çıktığımız bir hikaye ile kameraların karşısına geçtik. Özellikle birkaç yıl önce gördüğümüz, emniyet teşkilatının içinde kişisel çıkarlarını ülke çıkarlarının önünde tutan bir takım isimleri de temsil eden karekterler olduğu gibi kendi çıkarlarından feragat ederek hayatını ortaya koyan bir takım insanların da olduğunu anlatan bir film yaptık. Bizce güzel bir iş oldu.

Film çekmek oldukça maliyetli ve zor bir süreç. Bu süreçte İzmirliler filme sahip çıktı mı?

Filmin çekim sürecinde desteğe ihtiyacımız vardı. Sağolsun İzmir'de kültür sanata destek verenler her zaman olduğu gibi yine hiçbir destek vermeyerek desteklerini ortaya koydular. Biz Vali Bey'in çağrısına uyarak geldik. Polisiye olunca İzmir Emniyet Müdürlüğü, o dönem Emniyet Müdür Yardımcısı olan, şu an Ordu'da görev yapan Harun Yıldırım bize çok destek oldu. Ekipten biri gibi çalıştı. Asayiş ve cinayet masası bize inanılmaz destek oldu. Kendileri de filmde oynadılar. Ekipman desteği verdiler. Sanat üretimi noktasında destek olması gerekenlere örnek olacak bir şey yaptılar.

Hiç kurumsal bir destek aldınız mı?

Hiçbir kurum desteklemedi. Üniversite yıllarında birlikte tiyatro yaptığım arkadaşım Serkan Kuşari ve onu arkadaşı İpek Tuğçe Kozak destek oldu. Bu iki arkadaşımız filmin eksik kalan bütçesinin büyük bir kısmını tamamladılar.

Film dağıtımında ve gösteriminde ciddi sorunlar olduğu bilinen bir gerçek. Filminiz nerelerde gösterilecek?

Bir filmi çekmekten çok daha zor bir süreç vizyona sokmak. Türkiye bununla ilgili bazı şeylerden yakın geçmişte haberdar oldu. Dağıtımını ortak yapımcı da olan Serkan Bircan gerçekleştirecek. 100'ün üzerinde salonda gösterimde olacak. İzmir'e özel önem veriyoruz. İzmir'deki hemen hemen her sinemada olacağız.

Az önce söz ettiğiniz yeni bir projesi var mı?

İzmirlilerin bu defa muhtemelen sahip çıkma konusunda söyleyecek sözleri olmayacağı bir filmin çekimlerine başlayacağız. İzmir Adliye baskınını çekeceğiz. Senaryo hazır. 2 oyuncu haricinde tüm kadro da hazır.

İpek Tuğçe Kozak Ortak Yapımcı

Sanata olan ilgim Serkan Kuşari'nin tiyatro çalışmalarına gidip gelirken başladı. Daha sonra böyle bir proje olunca destek olmak istedim. Çok inandığım bir iş. Çok keyif aldım. Her gün setteydim. Ekip olarak birlikte başka işler yapmak istiyoruz.

Filmin künyesi

Yönetmen: Orhan Kılıç

Senaryo: Orhan Kılıç

Oyuncular: Orhan Kılıç, Cem Kılıç, Eda Erol, Gamze Dar, Ece Müderrisoğlu, Ayça Denker, Umut Özkan, Murat Aydın, Serkan Kuşari, Mustafa Yılmaz