Genç bir adam gitmiş Atatürk heykelinin önünde bir takım hokkabazlıklar yapmış.
Parmağını heykelin burnuna, kulağına, ağzına sokmuş falan.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkenin üstüne altın bir nakışla işlenmiş ismi elbet bu ve benzeri meczupların hareketleriyle kirlenmez.
Benzeri diyorum çünkü malum son yıllarda Atatürk düşmanlığı ve Atatürk isminin itibarsızlaştırılma çabaları ciddi yerlerden ciddi destek görüyor.
Bu gazı arkasına alanlar da türlü şaklabanlıklar yaparak kendilerini iyi hissediyorlar.
Son örneği yazının girişinde bahsettiğim genç idi. Yakalandı, karakola götürüldü.
Daha sonra gencin polis karakolu önünde, Atatürk'ün heykelinin karşısında tek ayak üzerinde durduğu ve bir polis memurunun arkadan bacaklarına tekme attığı görüntüler yayıldı.
İşte bundan sonra da insanlar ikiye ayrıldı.
Açıkçası ben de kendi içimde...
***

Bir tarafım diyor ki:
Bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusuna yapılacak her tür hareketin TCK'da elbet bir karşılığı var.
Cezası belli.
O ceza dövmek, işkence etmek, küçük düşürüp bunu sosyal medyada yaymak değil.
Polisin görevi suçluyu yakalamaktır. Ceza vermek değil.
Hukuk devletinde olmaması gereken bir olaydır.
Bu meczuplar büstlere saldırsa ne olur saldırmasa ne olur?
Atatürk'ün aziz hatırası ve  memleket topraklarının her karışına işlemiş ruhu bundan zarar görür mü, görmez!
O büst yıkılır yerine  yenisi yapılır.
Ülkenin hali zaten ortada, eskiden sessizceydi şimdi alenen birçok değerimiz tahrip ediliyor, yok edilmeye çalışılıyor.
Yok edilmeye çalışılan bir şey daha var; Adalet sistemi.
Herkes kendi adaletini kendi sağlamaya kalkarsa bu ülkede kan gövdeyi götürür.
Üstüne basa basa hatırlatalım; polisin görevi suça ceza kesmek değil, suçluyu yakalayıp adalete teslim etmektir.
Cezasını mahkeme verir.
Bu ceza da tekme, tokat, işkence değildir.
Atatürk böyle sevdirilmez, hatırası böyle korunmaz.
***

Bir başka tarafım ise şöyle diyor:
Vallahi kimse kusura bakmasın ve bunu faşizan-barbar bir tavır olarak görmesin.
Ülkede Atatürk düşmanlığının artık iyice suyu çıktı.
Polis yeri geliyor suçluları değil, gözümüzün önünde mağdurları tekmeliyor, gaz sıkıyor.
O zaman bu, hümanizmin pamuk şekeri teknesinden çıkmış arkadaşlar neden seslerini yükseltmiyorlar da iş bir tek Atatürk'e gelince 'Aa, olmaz ama çok ayıp, barbarlık bu!' çığırtkanlığına başlıyorlar.
Başımıza ne geldiyse  'ama karşı tarafı da anlamamız, olaya sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmamız gerek' naifliğinden gelmedi mi?
Herkese anladığı dilden cevap vermek en iyisi.
***

Ama bu ikinci sesi hemen susturuyorum.
Eğer ikilemde kaldıysanız siz de öyle yapın.
Ne olursa olsun adalet sitemi çökerse insanlık da çöker.
Üzerimize serpilen nefret, ayrımcılık ve öfke tohumlarının filizlenmesine izin vermeyelim.
İnsanız çiğ süt emmişiz ama en azından bu tahriklere direnebildiğimiz kadar direnelim.
Hukuk ve adalet seviyesinden aşağı düşmeyelim.