Silivri'de tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu PKK'nın fesih ve silah bırakma kararı üzerine X hesabından bir açıklama yaptı. "Türk Kürt kardeşçe, barış ve refah içinde yaşayacağımız günler uzak değil." diyen İmamoğlu, "Bu büyük ve önemli sürecin gereğini bihakkın yerine getirebilmek için; şeffaflığa, Meclis zemininin güçlendirilmesine, kapsayıcılığa, özgürlük ve demokrasi iklimine, uzun vadeli ve bölgesel bir perspektife ihtiyacımız vardır." dedi.
Terör örgütü PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12. Kongresi'nin kararlarını açıkladı. Kararda, PKK’nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadelenin sonlandırması kararlarını alarak, PKK adıyla yürütülen çalışmaların sonlandırıldığı ilan edildi.
İlanın ardından İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri'deki Marmara cezaevinden yazılı bir açıklama yayınladı. Erişime kapatılan X hesabının yerine kullandığı "Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi @CBAdayOfisi" hesabından yayınlanan açıklamada İmamoğlu şunları kaydetti:
"ÜLKEM ADINA ÇOK SEVİNDİM"
Aziz Milletim,
Terör örgütü PKK'nın kendisini feshedip, silah bırakma kararı almış olduğunu öğrendim. Geride kalan kırk sene boyunca gençlerimizin, Türk ve Kürt on binlerce vatandaşımızın hayatına mal olan, kaynaklarımızı kurutan bir dönemin nihayet kapanıyor olmasına ülkem adına çok sevindim.
Artık konuşmanın, diyalogun, siyasetin, işe koyulmanın vaktidir. O kötü günlere bir daha geri dönmemek için hem içeride hem dışarıda yapmamız gerekenler vardır.
"KAPSAMLI SİYASİ VE HUKUKİ REFORMLAR GERÇEKLEŞTİRMEMİZ GEREKMEKTEDİR"
Fesih ve silah bırakma sürecinin sorunsuz tamamlanmasından, vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit mensupları olmaktan kaynaklanan haklarının tanınmasını sağlamaya kadar uzanan geniş bir alanda yasal düzenlemeler yapmamız, sosyal ve psikolojik alanlarda adımlar atmamız, kapsamlı siyasi ve hukuki reformlar gerçekleştirmemiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde büyük bir kalkınma hamlesine girişmemiz gerekmektedir. Böylesine büyük ve önemli bir süreç, iktidarın yapmaya çalıştığı gibi az sayıdaki siyasetçinin kapalı kapılar ardında yapacağı görüşmelerle, toplumun desteği ve onayı alınmadan, uzmanlar dahil edilmeden, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi asgari demokratik şartlar olmadan yürütülemez.
"UZUN VADELİ VE BÖLGESEL BİR PERSPEKTİFE İHTİYACIMIZ VAR"
Yine, böylesine büyük ve önemli bir süreç; günü kurtarmayı ve seçim kazanmayı esas alan, kısa vadeli ve meselenin bölgesel boyutunu ihmal eden bir perspektifle başarıya ulaştırılamaz. Aksine, bu büyük ve önemli sürecin gereğini bihakkın yerine getirebilmek için; şeffaflığa, Meclis zemininin güçlendirilmesine, kapsayıcılığa, özgürlük ve demokrasi iklimine, uzun vadeli ve bölgesel bir perspektife ihtiyacımız vardır. Kırk senedir kahrını çektiğimiz meselenin nüksetmemesi için, başta şehit ve gazi ailelerimiz olmak üzere acıların yaşandığı tüm ailelerin hassasiyetle dinlenmesi, sürece dair aydınlatılmaları ve helalliklerinin alınması büyük bir önem arz etmektedir. Ulusal güvenliği ilgilendiren hassas kısımları hariç olmak üzere, sürecin bütün boyutlarının kamuoyunca bilinir ve şeffaf olması, milletin sürece ortak edilmesi, farklı kanaatlere, sivil toplumun ve ilgili uzmanların önerilerine kulak verilmesi, herkesin sözünü söylemesine izin verecek bir siyasi atmosferin ve hukuk düzeninin oluşması elzemdir. Bu çerçevede, süreci salimen tamamına erdirebilmek üzere, TBMM'de bir genel görüşme açılması, ardından da Mecliste temsil olunan bütün partilerin katıldığı bir komisyon oluşturularak konunun ele alınması gerekmektedir.
"ÜLKEMİZİ ORTADOĞU'NUN KUTUP YILDIZI HALİNE GETİREBİLİRİZ"
Sevgili Vatandaşlarım,
Ülkemize ve milletimize büyük sıkıntılar yaşatan bir dönemin sona eriyor olmasına ne kadar sevinsek az. Öte yandan, şunun da idrakinde olmamız lazım: Kırk senedir büyük acılara yol açan bu meselenin bir geçmişi ve bir kısmı devletimizin yanlış uygulamalarından kaynaklanan köklü sebepleri var. Kürt vatandaşlarımızın kendilerini Cumhuriyetimizin eşit vatandaşları olarak hissetmelerini sağlayamamış, sınırlarımızın haricindeki Kürtlere güvenlik perspektifiyle bakmış olmamız bu sebeplerin başta gelenleri. Ülkemizin bu en köklü meselesini bir daha nüksetmeyecek biçimde çözebilmemiz için Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün fertlerini eşit hak sahibi vatandaşlar, Cumhuriyetimizin eşit hissedarları, vatandaşımız olmayan Kürtleri de kardeşlerimiz kılmamız gerekiyor. Kürt vatandaşlarımızı herkesle eşit hissettirebilir, vatandaşımız olmayan Kürtleri kardeşlerimiz kılabilirsek, sorunumuzu çözmekle kalmaz, ülkemizi gerçek manasıyla bölgenin büyük gücü, Ortadoğu'nun kutup yıldızı haline getirebiliriz. Cumhuriyet'in eşit yurttaşları ve vatanımızın eşit hissedarları olarak kendimizi güvende ve hak sahibi hissetmemiz, sadece adaletin gereği değil, Cumhuriyetimizin sürdürülebilirliği ve demokrasimizin derinleşmesi açısından da tarihsel bir zorunluluktur. Bu prensipler bizi birlikte millet yapan; ortak vatan, ortak kader, ortak gelecek idealinde birleştiren en güçlü temel olacaktır.
"TÜRK KÜRT KARDEŞÇE, BARIŞ VE REFAH İÇİNDE YAŞAYACAĞIMIZ GÜNLER UZAK DEĞİL"
Türkiye'min güzel insanları, Ülkemizin hiçbir sorunu çözümsüz değildir. Sağduyu, feraset, müzakere, akıl, bilim ve en önemlisi cumhuriyet, demokrasi ve vatan sevgisiyle her meseleye Çözüm bulabiliriz. Yeter ki milletimizi ayrıştırmayalım. Yeter ki siyasi rakiplerimizi düşmanlaştırmayalım. Yeter ki hukukun üstünlüğünden ve adaletten sapmayalım. Yeter ki tüm gücü bir avuç ayrıcalıklı kişinin elinden alıp millete geri verelim. Ve yeter ki ortak geleceğimiz olan Cumhuriyetimizin kazanımlarına ve millet egemenliğine sahip çıkalım. Ay yıldızlı bayrağımız hepimizi altında toplayacak kadar yüce; cennet vatanımız ise tüm yurttaşlarımıza yetecek kadar büyük ve kucaklayıcıdır. Kürt meselesi de dahil ülkemizin bütün köklü meselelerini ferasetle, müzakereyle, bilimle, akılla çözmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Allah'ın izniyle ilk seçimde iktidara gelecek ve bütün köklü meselelerimizi tek tek ele alacağız. Doğusu, Batısı, Kuzeyi, Güneyiyle bütün vatandaşlara refahı, huzuru, adaleti getireceğiz. Her kimlik ve inançtan insanımızın makbul, muteber ve eşit hissettiği bir ülke olacağız. Milletimizi içine düşürüldüğü yoksulluk girdabından çıkaracak; çalışan, üreten, kazanan ve adil bir biçimde paylaşan bir sistemi el birliğiyle inşa edeceğiz. Türk Kürt kardeşçe, barış ve refah içinde yaşayacağımız günler uzak değil."