Ne zamandır beklediğim bir kitaptı. Sonunda geldi, bir günde okudum, bitti.
Sacit Aslan'ın hayat hikayesinden kesitler anlattığı kitabı Kovadaki Balıklar yine ağzımı hayretten bir karış açık bıraktı.
Sacit Abi bu kitapta anlattığı ve benzeri olayları ne zaman aktarsa benim o ağız hayretten hiç kapanmaz zaten.
Kitap, Aslan'ın anılarının binde biri belki. Ama yine de çok etkileyici.
Açıkçası kitabı ilk elime aldığımda bir biyografi gibi değil de soru-cevap şeklinde hazırlandığını görünce biraz hayal kırıklığına uğradım.
Ama sonra anladım ki Sacit Aslan'ın tüm hayatı, tüm tanıklıkları, tüm yaşadıkları tek bir kitaba mümkün değil sığmaz.
En önemlisi de kendine özgü bir anlatım tarzı var. Öfkesi çok komik mesela.
Özeleştiri konusunda kendisine karşı bazen çok acımaz olabiliyor. Adalet duygusu fazlaca gelişmiş olduğu için iğneyi de çuvaldızı da kendine acımasızca batırdığı zamanlar oluyor.
Ama kendi hatalarının itirafında bile bu kadar dürüst olunca, başkalarında gördüğü yanlışları da hiç çekinmeden çatır çatır sıralıyor.
Bu kendi babası olsa bile...
Ki zaten kitabın yüzde doksanı Fahrettin Aslan, yani babasıyla ilgili anıları.
Son derece travmatik bir ilişki var aralarında. Sadece babasıyla değil, okuduğumuz kadarı ile annesiyle de...
Aslında ne gece hayatıyla, ne kumar dünyasıyla, ne mafyatik düzenle zerre ilgisi olmayan, iyi eğitim almış ve pilot olma hayalleri kuran bir çocuk imiş O.
Fakat ebeveynlerinin ihtirası üzerine kurulu sert bir dünyada, zorla sırtından itilmiş o korku tiyatrosuna.
Ve yine de kimseye yaranamamış aslında.
Bir yerde, kitabı kaleme alan Necef Uğurlu'nun sorduğu soruya şöyle yanıt veriyor mesela:
- Annenle baban seninle ilgili konularda taraf olurlar mıydı?
- Aklım erdiği andan itibaren babam vefat edene kadar, iyisi kötüsü ile yaşadığım 35 senede hiç kimse Sacit'ten yana olmadı. Çünkü güç Fahrettin Aslan'da idi. 'Evet'i de evetti, 'hayır'ı da evet.

oncel

***

İnsanlarla ilişkisi dövmek, sövmek, tokatlamak, kısacası kalp kırmak üzerine kurulu bir adamın yani Fahrettin Aslan'ın oğlu olunca kendisinin de bazı şiddet hikayeleri var tabii.
Yaptıklarından pişman olduğunu söylüyor ama her şeyi açık açık anlatmaktan da hiç ama hiç çekinmiyor.
Bu arada bir korku imparatorluğu yaratmış olan bir dönemin Gazinocular Kralı olarak bilinen ama aslında gizli kumarhaneler kralı olduğunu anladığımız babasının meşhur hoyratlığına Sacit Aslan'dan başka bir kişi daha tavır koyuyor. O da Zeki Müren.
O dayaklardan bir gün Müren de nasibini alıyor ama diğerleri gibi boyun eğmiyor ve asla affetmiyor.
Yani Gönül Yazar ya da Bülent Ersoy gibi "Fahrettin Aslan bizi çok döver, tokatlardı, ah canım patronum nur içinde yatsın" falan demiyor.

***

Haksızlığa tahammülü olmadığı için "kol kırılır yen içinde kalır" demeyip, gerçekleri, olayları dobra dobra aktaran bu röportaj-anı kitabını okumanızı öneriyorum.
Adı eğlence sektörü olan ama sahne arkası olayları son derece acımasız ve kanlı geçen bir camianın yaldızlarının dökülüşüne siz de şahit olun.
Sacit Aslan'ın hayretten insanı yere yapıştıran daha pek çok anısının olduğunu biliyorum.
Bu yüzden ikinci hatta üçüncü kitabı da büyük bir merakla bekliyorum.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Masum görünen oyun tuzakları

Yeni nesil anne babaların çok konuşan, yaramazlık yapan, yerinde durmayan çocukları için yeni bir susturucuları var artık: Akıllı telefonlar ve ipad!
Ver çocuğunun eline ipad'i aç bir tane de çocuk oyunu, sonra unut o çocuğu.
Büyülenmiş gibi ekrana kilitlenip saatlerce ellerinden bırakamıyorlar.
Anne baba da rahat ediyorlar.
Peki o oyunlar gerçekten masum mu?
Bu konuda Ekşi Sözlük'teki bir paylaşım çok endişe verici.
Avataria isimli oyunu oynayan 9 yaşındaki yeğeninin elinden ipad'i alıp diğer kullanıcılarla neler konuştuğuna bakan kişi dehşet içinde kalıyor.
Çünkü oyunun aslında pedofil sapıklar için bir avlanma sahası olduğunu görüyor.
Kendini 10-11 yaşında tanıtan sapıklar çocuklarla önce oyun üzerinden diyaloğa giriyor sonra başlıyorlar hem adres bilgilerini istemeye hem de sapık beyinlerini tatmin edecek tacizlere.
Küçük bir çocuğun son derece kolaylıkla düşeceği tuzak sorular.
Aman diyeyim lütfen çocuklarınızın internette hangi sitelere girdiğini her an kontrol edin.
Daha önce de buna benzer olaylar duymuştuk.
Pedofillerin kol gezdiği alanlar, çocukların kendi aralarında oynadıklarını zannettikleri bu oyunlar.
Aslında internet üzerinden oynanan hiçir oyuna izin verilmemeli.
Çocuğu her fırsatta doğayla, sporla buluşturmalı.