İzmir kültür tarihinin gerçekten değeri anlaşılamamış bir aydını Ömer Selâhattin Kantar (1878-1943). (1) 1898’de Ahenk’te başladığı gazeteciliği Hizmet’te muhabir ve yazar olarak sürdürür. Meşrutiyet’in yarattığı özgürlük ortamı, sanat, edebiyat tutkunu gençleri, aydınları özledikleri eylemlere yönlendirir. Ömer Selâhattin’i, Ağustos 1908’de kurulan İzmir Heveskârân Tiyatro Cemiyeti kadrosunda görürüz. Topluluk, 3 Eylül 1908’de, Sporting Klüp’te, Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre piyesini sahneler. (2) Ömer Selâhattin, “Kaymakam Rüstem Beğ rolü”nü oynarken yakın arkadaşı, ozan yazar Şahabettin Süleyman da “Miralay Sıdkı Beğ rolü”ndedir.

Oyunculuktan gazeteciliğe, yazarlıktan arkeolojiye, ilgi alanlarıyla hepimizi şaşırtan İzmirli bir aydınımız Ömer Selâhattin Kantar. İttihâd gazetesi ile Gâve’nin yazı kurullarında çalışıp haberler yazan Ömer Selâhattin Bey’in, İzmir’de, birçok iş kolundaki grevleri yaşayan, kurulan “cemiyetleri” bilen, liman boykotlarına tanık olan bir basın emekçisi olarak Muharrir gazetesini düşünüp yayınlaması onun için çok doğal bir sonuç. Toplam kaç sayıyı çıktığı bilinmeyen Muharrir’in (19 Mayıs 1909) bugüne ulaşan, elimizdeki 2. Sayısı, İzmir basın tarihi açısından çok değerli!...

Nazilli’de ve İzmir’de, birçok sayısını taşbaskı yöntemiyle çıkardığı Mülhâkât (18 Kasım 1908-1910) gazetesiyle, 22 sayı çıkardığı (?), bir gülmece ve karikatür dergisi Zeybek (22 Kasım 1918-8 Mayıs 1919) yine efe / efelik kültünün yayın organı Efe (Nisan 1919) gazetesini çıkaran, işgal günlerinde önce Söke’ye ardından da TBMM Hükümeti’nce Antalya Müzesi’nde görevlendirilmiş, Antalya gazetesinde de çalışmıştır. 1927 yılı başında İzmir Müzesi Müdürlüğü'ne atanan Ömer Selâhattin, Agora kazısını gerçekleştirmiş, Efes’te çalışmıştır.

Ahenk, Hizmet, Sadâ-yı Hak, Anadolu vb. gazetelerde tefrika olarak romanları, öyküleri kalan yazarımızın, Ödemiş ağzıyla yazığı Gaa Dana [Kara Dana] (3) (1927) piyesi, en tanınmış yapıtıdır. Yine efelik kültürünü işlediği Adil Mevlâ (1927, 2022) romanı adlı basılı yapıtları var. Şimdi sorumuzu soralım: İzmir’de kaç kişi Ömer Selâhattin Kantar’ı tanıyor?

MUHARRİR GAZETESİ

SAYI: 2, 19 MAYIS 1909

Muharrir-1325 / Ahâlînin tenvîr ve tevsî‘-i efkârına hâdim ve İzmir Osmanlı Muharrirîn ve Mürettibîn Hey’etinin vâsıta-i neşr-i efkâr ve müdâfi‘-i hukukı olmak üzere pazartesiden mâ-adâ her gün neşr edilir / Herşeyden bâhis müstakil Osmanlı gazetesidir.

Müdîr ve Nâşiri: Hey’et-i Mürettebiyye Nâmına Mürettibîn-i Osmâniyyeden M. Şefîk

Nazır-ı Umûr: Serkis Keşişyân

İdâre-hâne ve Matbaası: İzmir’de Peştemalcılar başında Keşişyan Matbaası

Umûr-ı İdâre için müdîre mürâcaat edilir. Nüshası 15 paradır

Ser-Muharrir-i Mes’ûl: Kantarağası-zâde Ö. Salâhaddîn

Umûr-ı Tahrîriyye için ser-muharrire mürâcaat olunur.

Abone: 1 Seneliği İzmir için 60 kuruş / 6 Aylığı İzmir için 35 kuruş / 1 Seneliği taşra için 90 kuruş / 6 Aylığı taşra için 50 kuruş.

Çehâr-şenbih [Çarşamba], 29 Rebî-ül-âhır sene 1327/6 Mayıs 1325/19 Mayıs Efrencî sene 1909.

1. ve 2. Sayfa:

Siyâsî / Türkler - Acemler

Müshil bir ittifâkla büyük bir kuvvet istihmâli.

Bize müteallik mesâil-i hâriciyye-yi siyâsiyyeden bu ana kadar nasılsa bahs edilmemiş bir tanesi, bizim fikrimizce belki en müfîdi, Türkiye ile İran beyninde bir ittifâk-ı siyâsiyyedir, ki fi’l-vâki’ henüz biraz mevsimsiz görülürse de âtîyen husûl-pezîr olması için şimdiden projelerinin tasvîr ve tertîbine başlayabiliriz….”

Yakın zamanlarda benzer “meşrutiyet” evrelerini yaşayan, sıkıntılarla boğuşan, komşu iki müslüman ülkenin aralarında bir siyasal ortaklığı düşünmelerini öneren bu imzasız uzun yazı, günümüzde de yaşanan ortak sorunlara bakarak sanki 1909 yılında değil de daha yeni yazılmış, coğrafyanın dayattığı ortamı, siyasal ilişkilerimizi, uzaklığımızı irdeleyen bir politika yazısı duygusunu uyandırıyor.

2. Sayfa: Matbûât Nizâm-nâmesi ve Hüseyin Câhid Beğ / “Biz Hüseyin Câhid Beği yalnız meb’ûs ve gazeteci değil, ta mekteb sınıflarında bulunduğumuz zamanlardan başlayan bir âşina-yi gıyâbî ile tanıdığımız, hürmet ve muhabbet etdiğimiz bir edîb-i muhterem sıfâtile biliriz….” açıklamasıyla başlayan eleştiri yazısı, Meclis-i Meb’ûsânda, Matbûât Nizâm-nâmesi teklifinin görüşmeleri sırasında bir gazeteci ve milletvekili olarak Hüseyin Cahit’in, gazetecilerin “Mekâtib-i Âliyye” yüksekokul mezunu olması gerektiğini savunuşuna karşı çıkıyor. İmzasız yazının içeriğindeki bilgilerden, yazarının, Muharrir’in başyazarı, Kantarağası-zâde Ömer Salâhaddin Bey olduğu anlaşılıyor.

Dünkü Gazeteler / Başlığında, İttihâd gazetesinde, Hüseyin Fehmi’nin yazdığı başyazıda, Osmanlı yurttaşı, “anâsır-ı gayr-i müslimemizin” askere alınışını konu edindiğini, onun kısa sürede uzun uzun düşünce yazılarını nasıl yazdığını merak ederken Bezmi Nusret’in de “Çehresi gibi tatlı olan yazılarında pek çok virgül isrâf ederek mürettibleri hiddete dûçâr etmeseydi insanlara şimdiye kadar hiçbir fenalık etmemiş bir adam var ise, o da Bezmi Nusretdir, diyecekdim!...” değerlendirmesiyle yine Kantarağası-zâde Ömer Salâhaddin Bey’in çalışma arkadaşlarıyla dalga geçtiğini anlarız!...

2. ve 3. Sayfa:

Tolstoy’un Romanı /Hizmet refikimiz ser-muharriri Emîn Lâmi’in o çâlâk ve dakîk kalemile “Napolyon ve Aleksandr” romanını tercüme ve tefrika etmeğe başladığını Hizmet refikimizde gördük….” açıklamasıyla Tolstoy’un Savaş ve Barış romanının, Mayıs 1909’da, İzmir’de, okurla buluştuğunu öğreniyoruz. Emîn Lâmi Bey’in, Fransızca’dan yaptığı bu çeviri, Savaş ve Barış romanının dilimizdeki ilk çevirisidir!… (4)

Şehîd-i Hürriyet Memdûh Mâcid Merhûm / 31 Mart 1325 [13 Nisan1909] günü, İstanbul’daki gerici ayaklanma sırasında öldürülen “şehîd-i Meşrûtiyyet” Memdûh Mâcid’in anısına Bezmi Nusret’in yazdığı yazı, bize hem Osmanlı edebiyatını, hem Fransız edebiyatını çok iyi bilen, psikolojik öyküleriyle tanınan, aklı gazetecilikte olan bir yazarı, sanatçıyı tanıtıyor.

Bu anma yazısını yine Bezmi Nusret’in Memdûh Mâcid’e armağan ettiği, “Serâb-ı Emel” adlı kısa bir öyküsü izliyor. Öte Beri başlığıyla kentimize ilişkin kısa haberler paylaşılırken de “Sakız’dan ikiyüzü mütecâviz züvvârın geldiğini” öğreniyoruz.

Osmanlı gazetelerinin 4. sayfalarında, ajanslardan, İstanbul, İzmir gazetelerinden gelen, daha çok haberleri yansıtan bilgiler Telgraf başlığıyla verilir. Adana’daki karışıklıkların yarattığı sorunlar, “Divân-ı Harb-i Örfî” kararlarıyla aşılmaya çalışıldığı belirtilirken Mersin limanında, bir Fransız zırhlısı, iki Amerikan kruvazörü bulunmaktadır.

Muharrir’in Tefrikası-2- / Kanlı Sultan ya’nî Sultan Abdülhamîd’in Muhtasar Tarihçesi –

Tahttan indirildikten sonra dönemin gazetelerinde benzerleri de yayımlanan, yazarı belli olmayan bu tefrikanın öfke dolu bir dille yazıldığını belirtmekle yetinelim.

DİPNOTLAR

1 - Ö. Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850 -1950), Ankara, Kültür Bakanlığı, 2000, ss. 489-494.

2 - Efdal Sevinçli “Meşrutiyet Coşkusunda İzmir’de Tiyatro Baskını-Şubat 1909”, İzmir, Kent ve Bellek Dergisi, Mart 2021, ss.12-20.

3 - “İki perdelik millî Türk piyesi “Gara Dana oyununun eleştirisi için bkz.: Efdal Sevinçli, İzmir Basın Tarihi / Gazeteler, Dergiler, s.205.

4 - Şifman, A. İ. (2021), “Lev Nikolayeviç Tolstoy ve Türkiye: Türk Edebiyatına Etkisi”, Rusça’dan Çeviren: İlyas Üstünyer, Karadeniz Araştırmaları, XVIII / 69: 219-235: “Emin Lami’nin Savaş ve Barış’ın ilk ve çok mükemmel olmayan çevirisi Yeni Gazete’de tefrika edilmeye başlandı.” [s. 229]