Bir Latin atasözü olan “gutta cavat lapidem non vi sed saepe cadendo” (taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir) sözünü hatırladım karşımda Meral Akşener’i ve arkasında kendisi kadar güçlü ve aydınlık kadınları, gençleri görünce.
Güçlü olmaktan daha çok birlik olmanın birlikte olmanın önemini kavramış kolektif çalışma bilinci ile başarıya odaklanan insanlar yürüyordu kendilerinden emin.
İzmir’e gelmesi, özellikle Karşıyaka’yı ziyaret etmesi iyi düşünülmüş bir organizasyon siyaseten. Ancak Karşıyaka’yı ziyaret etmesinden daha güzel ve anlamlı olan, Mustafa Kemal Atatürk’ün Karşıyakalılara emanet ettiği annesini, Zübeyde Hanım’ın anıt mezarını ziyaret etmesiydi. Çünkü daha önce hiçbir siyasi partinin genel başkanı partisinin ileri gelen birçok ismini de yanına alıp ziyarete gitmemişti Zübeyde Hanım’ın anıt mezarını. Mustafa Kemal Atatürk annesini Karşıyakalılara emanet etmiştir.
Napoleon Bonaparte; “Bir geyik tarafından kumanda edilen aslanlar ordusu hiçbir zaman aslanlar ordusu olamayacaktır” der. Liderliğin öneminin altını çizen bir sözdür bu. Siyasette güçlü olmaktan daha önemli olan birlik olmak dediysek de, bu birliğe liderlik edecek insanın sahip olduğu özellikler de çok önemlidir.
“Bir meçhul köyden kopup Taşhan’da tunç taşlara / Yırtık çarıklarıyla bir tarih kazan kadın/ Parmağını bulayıp gözündeki yaşlara / Elinin kınasıyla istiklal yazan kadın” diyor Behlül Dal O Kadın şiirindeki dizelerinde.
Bu ülke de kadın olmak zordur evet, erkek teröründen hayatta kalmayı başarabilirlerse neler başarabilirler ne büyük işlere kalkışırlar Kurtuluş Savaşı'nda cepheye mermi taşıyan kadınımızdan biliriz. Kadındır O, Türk Kadını.
Atatürk sevdalısı işte böyle bir kadın, kadın olmanın ötesine geçmiş özne bir kadın O, düşmüş yollara Türkiye’yi içine düştüğü karanlıktan çıkarmak için küçük bedeniyle ama mangal gibi yüreğiyle bir yol açmaya çalışıyor. Kendi deyimiyle bu muhteremle kısa bir sohbetimiz oldu Zübeyde Anamız’ın Anıt Mezarında.
Sevdalısı olduğumuz Karşıyaka için yazdığım “Bir sevdadır Karşıyaka” kitabımı uzattı Meral Hanım’a, sevgili asistanım Yıldız Aktaş. Kitabı eline alınca kitabın adını tekrarladı “Bir Sevdadır Karşıyaka, gerçekten öyleymiş. Atatürk bile annesini sizlere emanet ettiğine göre. Bu kitabı mutlaka okuyacağım” dedi aydınlık bir gülümsemeyle ayrıldı.
Herkes gittiğinde yine biz kaldık sevdamız Karşıyakamızla. Vurduk kendimizi sahiline, martılara el sallayıp bi Merhaba dedik gökyüzüne, sonra döndük yeniden kitaplarımıza, kavgalarımıza, sevdalarımıza..