İzmir, sadece yaz sıcaklarıyla değil, aynı zamanda giderek büyüyen ve somut bir tehdide dönüşen kuraklık tehlikesiyle de boğuşuyor. Milyonlarca İzmirlinin musluğundan akan suya hayat veren barajlar, son yılların en yetersiz yağış döneminin ardından, adeta can çekişiyor. Baraj göllerindeki su seviyeleri, endişe verici bir şekilde geri çekilirken, bir zamanlar masmavi sularla kaplı olan alanlar, şimdi çatlamış toprak manzaralarına dönüşmüş durumda. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İZSU) yayımladığı 22 Ağustos 2025 tarihli son baraj doluluk raporu, tehlikenin boyutunu rakamlarla gözler önüne seriyor ve acil önlem alınmazsa, kenti yakın gelecekte ciddi bir su kesintisi krizinin beklediğini haber veriyor.

Rakamlarla kırmızı alarm: geçen yıla göre yarı yarıya düşüş

İZSU'nun son verileri, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, durumun ne kadar vahim olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. İzmir'in içme suyu ihtiyacını karşılayan altı büyük barajdaki doluluk oranları, adeta bir erime sürecinde.

  • Tahtalı Barajı Can Çekişiyor: Kentin en büyük ve en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı, alarmın en yüksek seviyede çaldığı yer. Geçen yıl aynı dönemde aktif doluluk oranı %20,12 olan barajda, bu yıl bu oran %6,54'e kadar gerilemiş durumda. Bu, kullanılabilir su hacminin, bir yıl içinde üçte bir oranında azaldığı anlamına geliyor. 57,7 milyon metreküp olan kullanılabilir su, bu yıl sadece 18,7 milyon metreküpe düşmüş durumda.

  • Gördes Barajı Tamamen Kurudu: Manisa sınırları içinde yer alan ancak İzmir'e su sağlayan en büyük projelerden biri olan Gördes Barajı ise, kelimenin tam anlamıyla "kurudu". Geçen yıl %5,35'lik bir doluluk oranına sahip olan barajın aktif doluluk oranı, bu yıl %0,00 olarak ölçüldü. Bu, barajda artık İzmir'e verilebilecek "kullanılabilir su" kalmadığı anlamına geliyor.

  • Diğer Barajlarda da Durum Kritik: Tehlike sadece bu iki barajla sınırlı değil. Balçova Barajı'nda doluluk oranı %38,39'dan %20,22'ye, Ürkmez Barajı'nda %19,33'ten %7,02'ye, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı'nda ise %17,46'dan %1,25 gibi kritik bir seviyeye gerilemiş durumda. Kentin barajları arasında tek teselli kaynağı ise, doluluk oranı %54,65 olan Güzelhisar Barajı. Ancak bu barajın tek başına tüm kentin yükünü çekmesi mümkün değil.

    İzmir Körfezi can çekişiyor: Balık ölümleri ve ağır koku, sahilleri esir aldı!
    İzmir Körfezi can çekişiyor: Balık ölümleri ve ağır koku, sahilleri esir aldı!
    İçeriği Görüntüle

Genel tabloya bakıldığında, İzmir'in içme suyu barajlarındaki toplam kullanılabilir su hacmi, geçen yıla göre neredeyse yarı yarıya azalmış durumda. Bu, sonbahar ve kış yağmurlarının beklenenin altında kalması durumunda, 2026 yazının İzmir için çok daha zorlu geçeceğinin habercisi.

Kuraklığın nedenleri: iklim değişikliği ve artan tüketim

Peki, Ege'nin incisini bu büyük su krizinin eşiğine getiren nedenler neler? Uzmanlara göre, sorunun temelinde iki ana faktör yatıyor: iklim değişikliği ve artan nüfusa bağlı su tüketimi.

  • İklim Değişikliğinin Acı Faturası: Son yıllarda, küresel ısınmanın bir sonucu olarak, İzmir ve Ege Bölgesi, yağış rejimlerinde ciddi bir değişiklik yaşıyor. Kış ayları eskisinden daha kurak geçerken, yağan yağmur ise genellikle kısa süreli ve şiddetli sağanaklar şeklinde oluyor. Bu durum, toprağın suyu emmesine ve yeraltı kaynaklarının beslenmesine yeterince imkan tanımıyor. Yağışların azalması ve buharlaşmanın artması, baraj havzalarına gelen su miktarını doğrudan düşürüyor.

  • Büyüyen Kentin Artan Su İhtiyacı: İzmir, Türkiye'nin en çok göç alan şehirlerinden biri. Sürekli artan nüfus, yeni yerleşim alanları ve gelişen sanayi, şehrin su ihtiyacını da her geçen yıl artırıyor. Barajlara gelen su miktarı azalırken, tüketimin artması, makasın giderek açılmasına ve mevcut kaynaklar üzerindeki baskının dayanılmaz bir noktaya gelmesine neden oluyor.

İZSU'dan tasarruf çağrısı ve yeni kaynak arayışları

Yaşanan bu ciddi kuraklık tablosu karşısında, İZSU yetkilileri, bir yandan vatandaşları acil su tasarrufu yapmaya davet ederken, diğer yandan da kentin su arz güvenliğini sağlamak için alternatif kaynak arayışlarını hızlandırmış durumda. Vatandaşlara, duş sürelerini kısaltmaktan bulaşık ve çamaşır makinelerini tam dolmadan çalıştırmamaya, bahçe sulamalarında daha verimli yöntemler kullanmaktan muslukları boşa akıtmamaya kadar, günlük hayatta alınabilecek basit ama etkili önlemler hatırlatılıyor.

Bunun yanı sıra, İZSU, yeraltı su kaynaklarının daha etkin kullanılması, deniz suyundan içme suyu elde edecek arıtma tesislerinin (desalinasyon) kurulması gibi uzun vadeli projeler üzerinde de çalışıyor. Ancak bu projelerin hayata geçmesi zaman ve büyük yatırımlar gerektiriyor. Bu nedenle, kısa vadede en etkili ve en hızlı çözüm, mevcut suyu en verimli şekilde kullanmak ve israfın önüne geçmek.

Her bir damla değerli: İzmir'i bekleyen sınav

Sonuç olarak, İzmir'in barajlarındaki kırmızı alarm, sadece bir teknik veri veya bir istatistik değil, aynı zamanda, tüm şehri bekleyen büyük bir sınavın habercisi. Bu sınav, sadece yerel yönetimlerin veya İZSU'nun değil, aynı zamanda evindeki musluğu açan her bir İzmirlinin de sınavı. İklim değişikliğinin etkilerinin bu kadar somut bir şekilde hissedildiği bir dönemde, suyun ne kadar değerli ve sınırlı bir kaynak olduğunu anlamak ve tüketim alışkanlıklarımızı bu yeni gerçeğe göre yeniden şekillendirmek, bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Eğer bu bilinçle hareket edilmezse, önümüzdeki dönemde, planlı su kesintileri, azalan su basıncı ve su kalitesindeki düşüş gibi sorunlarla yüzleşmek, kaçınılmaz olabilir. Her bir damlanın altın değerinde olduğu bu kritik dönemde, tüm İzmir'in, suyuna sahip çıkma ve geleceğini koruma adına, büyük bir dayanışma ve sorumluluk göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde, susuzluğun faturası, hepimiz için çok ağır olabilir.

Kaynak: HABER MERKEZİ