67 yıl önce İstanbul’da bir lokantada yemektedir dönemin Başbakanı Adnan Menderes.

Yanında Vali Fahretttin Kerim Gökay da vardır.

Bir görevli bir pusula getirir. Pusulada,"Atatürk’ün Selânik’teki evinin bombalandığı" bilgisi vardır.

Menderes sormadan-soruşturmadan hemen bunun radyodan duyurulmasını ister.

Aslı araştırılmayan bu not, tarihimizin en karanlık sayfalarından birini yaşamamıza yol açar; 6-7 Eylül olayları.

Bu coğrafyanın gördüğü en büyük utanç günleridir. Binlerce kişi, başta Rumlar olmak üzere gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıkmış yağmalamış, tecavüz olayları yaşanmıştır. Kiliseler yakılmıştır.

11 kişi hayatını kaybetmiştir.

İçeride-dışarıda sıkışan Demokrat Parti hükümetinin yararlandığı bir provokasyondur.

Yıllar sonra iktidar yakını Mithat Perin'in İstanbul Ekspres gazetesi, daha olay gerçekleşmeden 2 saat önce “Ata’mızın evi bombalandı” manşetiyle ikinci baskı yaptığı ortaya çıkacaktır.

Tirajı 20 bin olan gazete, 6 Eylül’de tam tamına 290 bin basılmıştır!

Emekli general Sabri Yirmibeşoğlu, bir röportajda da “6-7 Eylül, Özel Harp Dairesi işidir. Amacına da ulaşmıştı.” demiştir.

Olayların ardından ülkemizde yaşayan binlerce Rum

Türkiye’den göç etmek zorunda kalmış, mallarına da el konulmuştur.

Hatta Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Aya Triada Kilisesi’ni gezerken kapıda yanındaki, Adnan Menderes’e,

“Adnan bu muydu yapacağın” diye sitem ettiği söylenir.

Neticede; 6-7 Eylül olayları, yazar Mehmet Dilbaz’ın dediği gibi; “Ama’sı, fakat’ı olmayan milli utancımızdır!”

**

Rum kökenli Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis, defalarca Ay-Yıldızlı formayı giymiş bir futbolcumuzdu.

Büyükadalıydı Lefter.

Usta Spor Yazarı İslam Çupi şöyle anlatır onu:

“Kadıköy İskelesi’nden indikten sonra o

tüm zamanların en büyük futbolcusu Lefter’in adadan gelişini beklemek, onunla yürümek; hangi futbol hazzı ile değişilebilirdi!”

17 yıl sarı-lacivertli kuşanmış, 615 maça çıkmış 423 de gol atmış; Ay-Yıldız’da da 50 maç oynamış, 22 kez rakip fileleri havalandırmıştır, lakabı da Ordinaryüs'tür.

Fransa ve İtalya’da ülkemizi temsil etmiş,

“Türko… Türko” diye tribünleri ayağa kaldırmıştır.

“Tribünler inledi binlerce kere /Ver Lefter’e/ Yaz Deftere/ Bitti Kalem Doldu Defter” tekerlemesini dillere yerleştirmiş, “Ben Fenerbahçe formasını sırtımda değil başımda taşıdım” demiştir.

Yunanistan’a karşı oynadığı maçlarda, gol atmış çok küfür yemiştir de Lefter!

Sonra da “Irkıma karşı ulusumu temsil ettiğim

Yunanistan maçlarında çok heyecanlandım” sözünü etmiş topçudur!

**

Şair Ressam Bedri Rahmi Eyuboğlu onu şu dizeleriyle anlatır;

"İstanbul deyince aklıma

Stadyum gelir

Kanımın karıştığını duyarım ılık ılık

Memleketimin insanlarına

Daha fazla sokulmak isterim yanlarına

Ben de bağırırım birlikte

Avazım çıktığı kadar

Göğsümü gere gere

Ver Lefter'e yaz deftere…

Cemal Süreyâ da onun için şu satırları kaleme almıştır:

“Lefter yalnızlığın büyük serüveninden dönen Ulysseus.

Evde kimseyi bulamadı. Attığı golleri bir de İstanbul surlarının burçları arasından geçirirdi.

Metin Oktay jimnastikçi, Lefter sanatçı. Metin’den destan, Lefter’den roman.”

**

Sarı’nın Lacivert’e, Kırmızı’nın Beyaz’a dokunduğu her yerde

Lefter vardır !

Babası Rum Annesi Ermeni;

Sinema sanatçısı Nubar Terziyan’ın da yeğeni müzisyen Fedon (Kalyoncu) bakın nasıl bir şarkı yazmıştır:

“Dostluk, sevgi ve gözyaşı,

Seni bana getirdi,

Elimdeki zeytin dalı,

Ege’yi birleştirdi,

Geia sou ile Merhaba,

Buzuki ile bağlama,

Kardeşlik şarkıları hep bir arada,

Haydi be Lefteri haydi be Mehmet, Nedim..."

**

6-7 Eylül olayları sırasında Lefter’in de evi taşlandı, linç edilmek istendi.

Haberi alan Sarı-Lacivertli taraftarlar takalarla adaya akın ettiler, onu korumaya aldılar.

İşte o kara günü anlatıyor “Ordinaryüs” lakâplı futbolcumuz;

“15 gün önce gol attığımda omuzlardaydım, o gün ise kayalar ve boya tenekeleriyle karşılaştım.

En kötüsü, harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar.

Çok sordular ‘kim yaptı’ diye, o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.”

İslam Çupi de yazısına unutulmaz bir başlık atmıştı; “Ulan Lefter sizin milliyetçiliğinize bir öksürse, füzesiz aya gidersiniz!”

Lefter Türkiye’yi terketmedi, son nefesini de İstanbul’da verdi…

**

6-7 Eylül'de yaktılar, yıktılar. Sevgiyi, komşuluğu, samimiyeti, kardeşliği yok etmeye çalıştı ırkçı faşist, yobazlar.

Biz barıştan, kardeşlikten yana, sevgiden yanayız.

Ozanın dizelerindeki gibi “elele büyüteceğiz sevgiyi”.

Kutuplaşmaya, nefret söylemine karşı çıkacağız.

Bu güzel coğrafyanın tarihine 6-7 Eylül gibi, utançla anacağımız sayfalar eklenmesin!