Günümüzde iş yaşamında nitelikli işgücüne olan gereksinimin karşılanamaması önemli bir sorundur.
Sorunun önemi Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde daha da artmaktadır. Gerek iç, gerekse dış pazarlarda rekabet edebilmek nitelikli işgücü ile olasıdır. Mal ve hizmet üretiminde işgücünün niteliğinin artması, verimlilik düzeyinin yükseltilmesi daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle, eğitim sistemimizin imalat ve hizmet sektörlerinin gereksinim duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirerek, ekonomik kalkınmayı destekleme ve hızlandırma görevini yerine getirecek şekilde yapılandırılması zorunludur.

Önceki yıllarda mesleki eğitim okulları iş yaşamına öncülük ederken, zamanla teknolojik gelişmeye ayak uyduramadıkları için bu özelliklerini yitirmişlerdir. Bu alanda yapılan büyük harcamalar da ne yazık ki boşa gitmiştir.

Ülkemizde hangi meslek alanında, ne düzeyde, hangi nitelikte, ne kadar işgücüne gereksinim duyulduğu ve bu gereksinimin gelecekte ne gibi eğilimler göstererek nasıl bir gelişme kaydedebileceği sağlıklı bir şekilde belirlenememektedir. Bunun sonucunda da mesleki eğitimin yapılandırılması ve geliştirilmesi ile istihdam konularında önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır.

Mesleki eğitimde amaç, istihdam talebine yanıt verebilecek işgücünü yetiştirme olmalıdır. Bu noktada da öncelik iş yaşamının gereksinimlerinin belirlenmesinde olmalıdır.

Gerek istihdam talebinin belirlenmesi, gerek buna yönelik eğitim programlarının düzenlenmesinde ulusal düzeydeki çalışmalar yerine yerel düzeydeki çalışmalar daha yararlı olacaktır.

Ve en önemlisi, örgün mesleki ortaöğretim okullarında asıl hedefin üniversite mi, yoksa iş yaşamı mı olduğunun adını koymaktır.