HABER MERKEZİ- Salihli, Türkiye'nin zengin kültürel mirası, doğal güzellikleri ve ekonomik potansiyeli ile parlayan bir ilçesidir. Hem tarih tutkunlarına hem de doğa severlere hitap eden bu eşsiz coğrafya, geleceğe umutla bakan bir ilerleme yolculuğu sergilemektedir. Salihli'nin bu kültürel mirasını merak eden okuyucularımız için bölgede gezilmesi gereken yerleri araştırdık. Manisa Salihli'de görülecek yerler nereleridir? Manisa Salihli'de gezilecek 5 yer...

DİVLİT

DİVLİT YANARDAĞI

Ege Bölgesi'nin doğudan batıya uzanan en büyük tektonik çukurlarından biri olan "Gediz Oluğu," ilginç ve etkileyici bir doğal oluşuma ev sahipliği yapmaktadır: Divlit Yanardağı. Bu doğa harikası, Kula volkanizması altında yer alarak, çarpıcı yeryüzü şekillerinin doğmasına katkıda bulunmuştur. Tektonik hareketler, volkanik faaliyetler, akarsu ve atmosfer olaylarının dansı, burada göz kamaştırıcı peyzajların doğmasına sebep olmuştur.

Volkanik Etkilerin İzleri: Volkan Konileri ve Eski Volkan Yapıları

Özellikle Kaplan ve Sandal köyleriyle Kula ilçesinin kuzeyinde, göz alıcı volkan konileri ve eski volkan yapıları gözlemlenmektedir. Bu doğal oluşumlar, geçmişteki volkanik faaliyetlerin izlerini taşımaktadır. Lav platoları, lav akıntıları, kornişler ve volkanik tortullar, bölgenin tarihini ve jeolojik geçmişini anlatmaktadır. Kırgıbayır ve peribacaları gibi ilginç yeryüzü biçimleri ise bu etkileyici tabloya karakter katmaktadır.

Divlit Yanardağı'nın Büyülü Manzarası

Salihli'den Demirci'ye doğru uzanan yolun kuzeydoğusuna doğru 25 kilometre ilerlediğinizde, sizi büyülü bir manzara karşılar: Demirköprü Baraj Gölü'nün kıyısında yükselen büyük ve küçük iki volkan konisi. Burada halk tarafından "Çakallar Tepesi" veya "Divlittepe" olarak adlandırılan büyük koni, baraj gölünün mavi sularıyla etkileyici bir kontrast oluştururken, yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki "Küçük Divlit," baraj gölünün huzur veren mavisinin yanı sıra doğanın muhteşem yaratıcılığını sergiler.

Tarihi İzler ve İnsan Ayak İzleri

Divlit Yanardağı ve çevresi, sadece doğal güzelliklerle değil, aynı zamanda tarihi zenginliklerle de doludur. Özellikle "Çakallar Tepesi" olarak bilinen yer, Kula volkanizmasının en genç oluşumu olarak öne çıkar. Bu bölgede 10-12 bin yıl önce yaşamış insanlara ait ayak izleri bulunmaktadır. Bu izler, tarih öncesi dönemden gelen insanların bu coğrafyada nasıl yaşadıklarını ve hareket ettiklerini anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Divlit Yanardağı ve Etkileyici Hikayesi

Divlit Yanardağı, Gediz Oluğu üzerindeki varlığıyla bölgenin tarihi ve doğal zenginliğini yansıtan bir hazine niteliğindedir. Volkanik aktivitelerin, tektonik hareketlerin ve doğanın müthiş bir işbirliği sonucunda oluşan bu yer, gözlemcileri kendine hayran bırakan bir tablo sunmaktadır. Tarih ve doğanın bu büyülü dansını gözlemlemek, bölgeyi keşfetmek isteyenlere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.

BİNTEPER

BİNTEPELER TÜMÜLÜSLERİ


Tarihin derinliklerinde, Sardes antik kenti yakınlarında gizlenen Bintepeler Tümülüsleri, geçmişin sırlarını taşıyan bir tümülüs mezar nekropolüdür. Lidyalılar tarafından İlk Çağ döneminde, yaklaşık MÖ 6. ve 7. yüzyıllarda inşa edilen bu tümülüsler, bölgenin zengin tarihini yansıtan önemli birer tanık olarak hala ayakta durmaktadır.

Doğa ve Tarih Arasında Gizlenen Tümülüsler

Gediz Nehri ile Marmara Gölü arasında konumlanmış olan Bintepeler Tümülüsleri, doğal güzelliklerle çevrili bu kısımda bulunmaktadır. Bu tümülüsler arasında en büyüğü, ünlü Lidya kralı Alyattes'e aittir. 355 metre çapı ve 69 metre yüksekliğiyle büyüklüğü göz kamaştıran Alyattes tümülüsü, dünyanın en büyük tümülüs mezarları arasında gösterilir. Bu tümülüsün keşfi, antik dönemde çoktan yağmalanmış haldeyken, Prusya elçisi Ludwig Peter Spiegelthal tarafından gerçekleştirilmiştir.

Geçmişin İzleri ve Koruma Çabaları

1940'lı yıllarda bölgede en az 149 tümülüsün bulunduğu bilinmektedir. Ancak tarımsal faaliyetlerin etkisiyle bazıları tahrip olmuş ve günümüze kadar yalnızca 115 tümülüs korunabilmiştir. Bu tümülüsler, tarihin hafızasını taşıyan önemli yapılar olarak, geçmişin izlerini bugüne taşıyan özel anıtlardır.

Bintepeler'in Güncel Konumu: Salihli İlçesi'nin Gözdesi

Günümüzde, Bintepeler Tümülüsleri, Salihli ilçesinin kuzeybatısında, ilçe merkezinin hemen yanında yer almaktadır. Bu eşsiz nekropol, bölgenin doğal ve kültürel mirasını yansıtan bir değerdir. Akhisar-Salihli karayolunun her iki kenarında görülen bu tümülüsler, tarih ve coğrafya meraklıları için zengin bir keşif rotası sunmaktadır.

sardes-antik-kenti

SARDES

Tarihin sayfalarında altın harflerle yazılmış bir kent: Sardes. Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası yakınlarında konumlanan bu antik kent, Lidya devletine başkentlik yapmış bir tarih hazinesidir. Köklü geçmişi ve büyüleyici kalıntıları ile Sardes, ziyaretçilerini binlerce yıl geriye götürerek tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.

Antik Kentin Konumu ve Büyülü Çevresi

Gediz (Hermos) Ovası'nın içinde, Paktalos (Sart) Çayı Vadisi'nde, Bozdağ (Tmolos) Dağı'nın kuzey eteklerinde, tarihi bir tepe ve etrafında yer alır. Akropol bölgesi, ovadan 400 metre yüksekte yükselir. Sardes'in doğal çevresi, onun tarihi büyüklüğünü ve etkileyici atmosferini daha da vurgular.

Zengin Tarih ve Büyülü Hikayeler

Sardes antik kent, tarihin derinliklerinde Demir Çağı izlerini taşır. Antik kent ve çevresi, M.Ö. 1.200-546 yılları arasında Lidya Krallığı'nın başkenti olarak anılan bir krallığın hüküm sürdüğü yere ev sahipliği yapmıştır. Burası, tarihin ilk paralarının basıldığı mekan olarak bilinir. Ünlü Kral Yolu da Sardes'te başlamıştır. Turuncu kuvars taşı, "sard" kelimesinin kaynağıdır ve bu taş Lidya Krallığı'nın çıktığı bölge olan Sart'tan gelir. Hatta günümüzde bile bu bölgede kuvars taşı ve altın çıkarımı devam etmektedir.

Tarihi Zenginlikler ve Değerli Kalıntılar

Sart'ta tarihi eserlerle dolu bir hazine bulunmaktadır. Artemis Tapınağı gibi Batı Anadolu'nun önemli tapınaklarından biri burada yer almaktadır. Ayrıca antik dönemin tarihi kütüphanesi ve kral tahtları, hala büyük ölçüde korunmuş ve ziyaretçilere açıktır. Bu değerli kalıntılar, tarih tutkunlarını ve meraklıları cezbetmektedir.

Sardes'in Günümüzdeki Etkisi

Bugün, Sardes hala tarihin büyülü dokusunu korumaktadır. Manisa ilinin Salihli ilçesine bağlı olan bu antik kent, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılmıştır. Eşsiz konumu, ziyaretçilere ulaşmayı kolaylaştırırken, Lidya Krallığı'nın geçmişi ve güzellikleri ile tanışma fırsatı sunmaktadır.

ADALA-KANYONU

ADALA KANYONU

Gediz Ovası, Demirköprü Barajı ve Marmara Gölü'nün kucağında, antik çağ coğrafyacısı Strabon'un "Yanık Ülke" olarak adlandırdığı jeoparkın ortasında gizlenen bir doğa harikası: Adala Kanyonu. Sönmüş lav akıntıları arasında doğal güzelliklerle süslenen bu kanyon, aynı zamanda Gediz Nehri'nin dingin sularına da eşlik ediyor.

Doğanın Kucağında Yürüyüş: Doğa Tutkunlarının Vazgeçilmezi

Doğa yürüyüşünün huzurla buluştuğu Adala Kanyonu, yemyeşil doğası ve etkileyici coğrafi yapısıyla doğaseverlerin vazgeçilmez adresi haline gelmiştir. Kanyonun huzurlu ortamı ve etkileyici manzaraları, ziyaretçilerine doğanın kollarında unutulmaz bir deneyim sunuyor. Doğa yürüyüşü yapmak isteyenlerin tercihi olan bu kanyon, sadece keşif değil aynı zamanda huzur arayanların da uğrak noktası olmuştur.

Kampın ve Doğanın Keyfi: Adala Kanyonu'nun Sunumu

Adala Kanyonu, kamp yapmak isteyenleri ve doğayla baş başa kalmak isteyenleri de kendine çekiyor. Geceleri yıldızların altında kamp yapma fırsatı, doğanın seslerini dinleme ve rüya gibi bir atmosferde zaman geçirme imkanı sunuyor. Kanyonun huzurlu ve doğal ortamı, kamp yapmanın tadını çıkarmak isteyenlere unutulmaz anılar sunmaktadır.

Ege'nin Hazine Kanyonu: Adala'nın Eşsiz Güzelliği

Adala Kanyonu, yüzyıllar boyunca antik çağdan günümüze taşıdığı binlerce yıllık geçmişiyle de dikkat çekiyor. Ege'nin zengin tarihini yansıtan bu kanyon, doğal güzellikleri ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerine büyülü bir deneyim sunmaktadır. Jeoparkın içinde gizlenen bu hazine, doğa tutkunlarının ve tarih meraklılarının ilgisini çekmektedir.

kursunlu-kaplicalari

KURŞUNLU KAPLICALARI

Bozdağ'ın kuzey eteklerinde, fokurdayıp kaynayan suların duman gibi tüttüğü bir dere içinde yer alan Kurşunlu Kaplıcaları, adeta doğanın yarattığı bir harika gibi insanları büyülemeye devam ediyor. Doğal güzelliklerin sardığı bu büyülü vadide konaklamak isteyenler için, önceden yer ayırtmanın önemi büyük. "Nasıl olsa yer bulurum, ben de kalırım" düşüncesiyle bu kaplıcalara gelmek, Kolayca boş oda bulabilme şansını azaltıyor. Kurşunlu Vadisi'nin büyüsüne kapılanlar, bu büyünün etkisinden kolayca kurtulamıyor ve Kaplıcaların sadık ziyaretçileri arasına katılıyorlar. Kurşunlu Kaplıcaları, şehrin gürültüsünden uzaklaşıp doğanın güzelliklerini yaşamak isteyenler için bir cennet niteliği taşıyor. Doğa, tüm ihtişamıyla kucaklıyor, Kurşunlu Vadisi ise her mevsimde farklı bir güzellikle donanıyor. Yeşilin hüküm sürdüğü bir gün, mavinin, sarının ve kızılın dansıyla gökkuşağını andırabiliyor. Şelaleden akan suyun sesi, mistik bir atmosfer yaratıyor ve Kurşunlu Kaplıcaları, şifa veren termal suyu, kuşların şarkıları ve büyülü ambiyansıyla doğal bir iyileştirme sunuyor.

Doğanın Şifalı Hediyesi: Kaplıca Suyunun Özellikleri

Toplam 2172 mg/l mineral içeriği olan, bikarbonatlı ve florürlü niteliklere sahip bu şifalı sular, 43 ila 91 derece arasında değişen sıcaklıklara sahip kaynaklardan elde ediliyor. Kaplıca suyunun romatizma, cilt rahatsızlıkları, kadın hastalıkları, solunum yolu sorunları, sinirsel rahatsızlıklar ve kireçlenme gibi sağlık sorunlarına olumlu etkileri olduğu belirtiliyor. Kurşunlu Kaplıcaları, bu şifa veren suyuyla, doğa tutkunlarına ve sağlık arayışındakilere sağlıklı bir kaçış sunuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ