Rahmetli babam 40 yıl önce elimden tutup, CHP İlçe binasına sokmuştu, İstanbul’da Kadıköy’de…

Kadıköy olunca, yoğun örgütçü solcu ağabeylerle büyüdük.

Kimisi fraksiyonlara taşınmış, kimisi CHP'lilikle yetiniyordu.

Köy-koop örgütlenmelerinden, aktif mahalle temsilciliklerine kadar, baştan sona demokrasi, söz hakkı, temsil hakkı vardı.

Mahalle temsilcileri, kapı kapı dolaşıp “Söz hakkı”nı, hesap sorma hakkını dağıtıyordu.

İşte o zaman, dağ taş, varoş, gece kondu, cahil, fakir diye itelenen o kalabalık, CHP’ye gönlünü açmış, adam yerine koyulduğunu anlamış, Karaoğlan liderliğinde sokaklara taşmıştı.

İşte o yüzden “Oraları” hep solcuydu.

İşçi, köylü, çiftçi… Sosyal katmanın en altları; karşı çıkışını ifade ediyor, mahalle temsilcisine sesini duyuruyor, o ses alttan, ta tepeye kadar gidiyordu…

Felsefesine göre, kente, mahalleye, ülkeye yararlı insanı iktidara taşımak için, mücadele ediyor, bayrak taşıyor, yan komşusunu ikna etmeye çalışıyordu.

.

Geçti 30-40 yıl… Oldu yıl 2019…

Bayrak aynı bayrak, 6 oklu kırmızı… Hatta biri çentikli.

Doğasında ön seçim ve demokrasi olan parti, atama hırsına büründü.

Yani bayrak aynı ama, altındaki bayrak tutanlar değişti.

Değişecek insanoğlu bu… Yenilenecek tabi…

Oysa insanlar yenilenirken, ideoloji de, temel demokrasi de geride kalalı çok olmuş belli.

….

Kale denilen İzmir’de bir süreç yaşandı…

En başından sınıfta kalmış, ele yüze bulaştırılmış, başarısız bir aday atama süreci.

Tanımdan utandım… “Atama süreci…”

Ön seçim yapmaktan korkan demokrasi aşıkları, kafalarına göre astılar, kestiler…

En sempatik adamları, nefret edilen adamlar haline getirdiler.

Örgüt için kılını kıpırdatmamış, hatta bazı yerlerde ilçe binasının yerini bilmeyenleri “Adayımız” diye öne sürdüler.

Belli ki amaç seçim kazanmak falan değildi.

Benim adamım olsun, ne olursa olsun” anlayışı, Ankara’da hüküm sürdü.

İntikam sayfaları açıldı.

Önce Aziz Kocaoğlu asıldı...

Hemen ardından Aziz beye selam veren herkes devre dışı bırakıldı.

Böyle bitti mi hesaplaşma? Hayır…

Sonra Tuncay Özkan girdi devreye… “Benim de söz hakkım var” dedi.

Ben bunu “Hop benim de bir intikamım var” şeklinde okudum.

Bitti mi? Yoo…

İmzacılar” katledildi, demokrasinin partisinde (!)

Bitti mi ? Hayır…

Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Halk TV tayfası da hızardan geçti…

Hele hele Selin Sayek Böke, İlhan Cihaner’in başını çektiği tayfa tamamen pasifize edildi.

Gık” diyemediler...

Bir yanda da “Alevi”-“Tunceli Partisi” kayırmacılığı dedikoduları salındı ortaya.

Hele hele, “Bavullarca para” dedikoduları iğrençleşen cümlelerle maniple edildi.

Üzücü ki parti meclisinin hatta MYK’nın bazı önde gelen isimleri, “Para” ile anıldılar…

Tam bir hesaplaşma meydanı oldu. Ama parti içi hesaplaşma…

Parti içi hesaplaşmalar ve gelecek kurultayın hesapları.

İsim verip üzmek, yenileri ise daha şans vermeden yerden yere vurmak haksızlık olur.

Amma;

Konuşulan şudur ki; bu kadrolar seçim kazanma hedefli kadroları değildir.

Konuşulan şudur ki; bu kadrolar hesaplaşma, intikamlaşma, “Benimkiler” listesidir.

Konuşulan şudur ki; CHP 10 ila 15 arasında ilçeyi kaybetme riski ile karşı karşıyadır.

Konuşulan şudur ki; bu seçimin Genel başkanın son seçimi olma olasılığı yüksektir.

Konuşulan şudur ki; bu hesap burada bitmeyecektir…

***

Bu vicdana sığmaz

Büyükşehir belediye Başkan adayı Tunç Soyer açıklandıktan sonra,

İktidar partisi, babası üzerinden çok ağır eleştiriler yöneltti.

Aslında dert Tunç Soyer falan değildi.

Dert, Tunç Soyer üzerinden milliyetçi tabanı kışkırtmaktı.

Şunu söyleyebilirisiniz;

Tunç Soyer bu işin adamı değil, ağır gelecektir”

Gücü yetmeyecek, başarısız olacaktır”

Seferihisar’a orada, başarısızlık abidesi” diyebilirsiniz.

Ama bir insanı babası üzerinden eleştirmek en hafif deyimle “Vicdansızlıktır”

İnsanı değildir.

Hiçbir vicdana da sığmaz…

***

Salda'nın katli

Türkiye'nin Maldivleri deniyor Salda Gölü'ne...

Hiç de haksız değiller. Gerçek bir doğa harikası.

Burayı korumak için daha önce de kurallar koyulmuştu.

Hepimiz el birliği ile o kurallara uyuyorduk.

Abartıp terliklerimi bile çıkarmıştım...

"Salda Gölü Millet Bahçesi oluyor" haberi düşünce sarsıldık tabi.

Ne olacakmış?

Bungolov evler, kafeteryalar benzeri tesisler...

Yani insan geliyor...

Hem nasıl insan türü?

"Törkiş piknikus"lar geliyor..

En güzel köşe de gitti Allah rahmet eylesin.

***

Bu ne hışım

Demokrasi sevdalısı CHP Genel Başkanı, Bayraklı ilçesinin bir belediye başkanlığı koltuğu için isyanı bastı.

Oylamadan geçen Erdal Aksünger aday olmasın diye, MYK ve istifa kartını sürdü...

Sizce mantıklı mı?

Bu kadar yaygara, bu kadar tartışma...

MYK'yı önemli bir seçim öncesi düşürme tehdidi, kendi istifası da bunun içine girdi...

Nedir bu kadar önemli olan?

Ben bir mantığını bulamadım (!)

***

DELİ ZİYA: ''O bir şey mi? Ben bir ülke biliyorum yarısı geri zekalı..."