Herkesin anlatacak bir şeyleri vardır ama bunları yazabilmek zordur. Özge Baykan, "Konuşmayan Adam" adlı romanını on dokuz yaşında yazdı. Ete kemiğe büründürmek için altı yıl bekledi. Roman yazmak için on dokuz yaş erken denirse, göz önünde tutulacak bir çekince olabilir bu, ama Konuşmayan Adam ayrıksı bir roman. Anlatmak ve yazmakla ilgili kaygıların ürünü. 

İnsanı insan yapan hissettiklerini anlatabilmesidir. Bir takım engellerimiz olsa da sosyal olmaya, iletişim kurmaya, kendimizi anlatmaya ve derdimizi söylemeye ihtiyaç duyarız. Ve bunu yaparken de farklı yollar seçebiliriz. 

***

Konuşmayan Adam 'lar olduğu gibi bir de konuşturulmayan ya da konuşması istenmeyen adamlar var. Onlar konuştukça birileri rahatsız oluyorlar. Sosyal hayattaki davranışlardan kaç çocuk yapacağına, ne içip ne içmeyeceğine kadar kendi fikirlerini etrafa savuranlar; "Afetler konusunda konuşma”, “Kanal İstanbul konusunda konuşma”, “İşsizlik hakkında konuşma”, “Adalet hakkında konuşma" diye biliyor. 

Bu tutum karşısında gariban yurdum insanı ise genellikle Üzeyir Abi gibi yapıyor. Hani "Sen neden hiç konuşmuyorsun?" dediklerinde  "Hiç faydasını görmedim, bıraktım" diyen 'Organize İşler'deki Üzeyir Abi'den bahsediyorum... Rahmetli Erdal Tosun'un canlandırdığı... 

İşler organize olunca, sıradan vatandaş için hayat çekilmez oluyor. Rant için, koltuk için, başkasının parası için verilen savaşlar arasında direnmek kolay değil.  

Direnç kırıldıkça bölünmeler oluyor, taraftar hassasiyetine sahip siyaset rantçıları ortaya çıkıyor. Bölünmek artık hobimiz oldu. Felaketler de bile bir bütün olamıyoruz, milli maçların bile eski tadı yok.  

***

Yaşar Kemal, “Ağrıdağı Efsanesi” kitabında ne güzel söylemişti: “Biz hep böyle, her şeyde birlik olsak, kimse bize diş geçiremez. Bize dağlar, şahlar dayanmaz. Hiç kimse… Yeter ki böyle birlik olalım.” 

Olmadık, olamıyoruz...

Konuşamayan, susturulan, yazamayan, fikrini söyleyemeyen, -mış gibi yapmakta çağ atlayan bir insan güruhu olduk, gidiyoruz.

Konuşmadıkça, tartışmadıkça, anlatmadıkça, sormadıkça ve sorgulamadıkça oluyor tüm bunlar. 

Eşkiya filmindeki 'Keje' gibi susmakla bir şey elde edemezsiniz. Sustuklarınız bir gün sizden hesap sorar.