CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV100'de yayınlanan Haftanın Paranoması programında gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı. Alt bantta paramiliter bir kuruluş olarak belirtildiği SADAT'ın reklamının yayınlanmasına ilişkin, Kılıçdaroğlu, "Silahlı insanların olduğu reklamla güya beni tehdit ediyorlar, o resimdeki mesaj net. Sizin için geleceğiz diyorlar" ifadelerini kullandı. Uzun süredir bu 'tehditlerin' olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu mafyaya, bu paramiliter yapılara seslenmek istiyorum: Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar siz mi beni korkutacaksınız?" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında ayrıca Türkiye'nin sorunlarına değinerek, ekonomik istikrar, gençlerin sorunları, devlete olan güvenin sarsılması ve borsanın soygun düzenine dönüşmesi gibi konuları değerlendirdi.

CHP, çözüm odaklı bir politika izlediğini herkesin farkında olduğunu belirterek, vatandaşların ekonomik istikrar beklentisi olduğunu ve bunun yerine yarın sabah hangi ürünün fiyatının kaç olacağının bilinmediğini, maaş zamlarının yanı sıra peynir ve et gibi ürünlerde yüksek zamlar yapıldığını ve ev kiralarının yüksek olduğunu söyledi. CHP, Türkiye'de yaşayan her vatandaşın dertlerinden kurtaracağını ve ülkeye huzur ve adalet getireceklerini iddia etti. Ayrıca, çocukların genç ve işsiz olduğunu ve bunun çözülmesi gerektiğini vurguladı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, vatandaşlarına söz verdi ve geliri olmayan veya düşük gelirli hiçbir hanede elektrik, doğalgaz ve suyun kesilmeyeceğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, vatandaşların bir köşeye yazmasını önerdi ve aile destekleri sigortasıyla kimsenin donmayacağını ve susuz ve elektriksiz kalmayacağını söyledi. Ayrıca, iktidar sahiplerinin bu sözü veremeyeceğini, çünkü sarayda elektrik, su ve doğalgaz kesilmezken, sıradan bir yurttaşın bu sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, vatandaşların emeğinin karşılığını, eşitliği ve hakkını istediğini ve adamana göre muamele istemediğini söyledi. Kamuda iş bulmak için torpil yapmak zorunda kalmamak istediğini vurguladı. 20 yıllık iktidarın Türkiye'yi getirdiği noktaya karşı, Türkiye'nin bu noktadan çıkarılması gerektiğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, mülteciler ve sığınmacılar konusunda da konuştu. En geç iki yıl içinde onları özgür iradeleriyle ülkelerine göndereceklerini söyledi. İktidar sahiplerinin yabancıların burada kalmasını istediğini, ancak bu Türkiye'nin geleceği için çok büyük bir sorun olduğunu ve asıl "beka" sorununun bu olduğunu belirtti. Bu insanların yarın çoğalacağını ve hiçbirinin sosyal güvenliği olmayacağını ifade etti.

Kılıçdaroğlu basın toplantısında şöyle konuştu:

"Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum: 3 milyon 600 bin Suriyeli'nin buraya gelişine kim imkan verdi? Yabancılardan şikayet ediyorsan, işimi elimden aldı diyorsan, sandıkta Altı Ok'un altında mühürü basacaksın. Göreceksin mülteciler 2 yıl içinde ülkelerine gidecekler.

SMA'lı çocuklar var... Sosyal devlet dediğiniz kendi evladına, işsizine, fakirine sahip çıkar. SMA'lı çocukların iyileşmesi için ilaç kullanması lazım. Hangi aile 2 milyon dolar ödeyebilecek. Sizin için de az kaldı diyorum. Meraklanmayın, çocuklarınız SGK tarafından tedavi edilecek. Onların yaşaması için her çabayı göstereceğiz. Evlilik öncesi kan testlerinin yapılması lazım. İlk uygulamayı da Mansur Başkan başlattı. Türkiye geneline yaygınlaştırılması da arzumuzdur.

Sınırların korunması lazım. Korunmadığı için mafya geliyor, Türkiye'de hesaplaşıyorlar, adam öldürüyorlar. Ellerini sallayarak geziyorlar, bunların hepsini biliyoruz. Fotoraman Süleymanlar değil, memur Teomanlar olmalı. Fotoroman Süleymanlar yol geçen hanına döndürdüler. Memur Teomanların sayısını artıracağız.

"CUMHURİYET'İN 100. YILINDA 100 BİN ÖĞRETMEN ATAYACAĞIZ"

Cumhuriyet'in 100. yılında 100 bin öğretmen atayacağız. Arkasından köy okullarını açtıktan sonra 100 bin daha atayacağız. Endişe etmeyin. Okulda beslenme işini tamamen devlet yapacak. Kantincilerle iş birliği yapılacak. Ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen diye ayrımcılık olmayacak, hepsi kadrolu olacak.

Devlete olan güven sarsılıyor; uyuşturucular, baronlar, mafyalar var. Devlete olan güveni yediden sağlamak için liyakati yeniden gerçekleştireceğiz. Valiler, kaymakamlar, sarayın değil devletin memuru olacaklar.

"BORSAYI YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ"

Rüşvet alan büyükelçileri de çağıracağız buraya. Borsa şu an soygun düzenine dönüşmüş vaziyette. Küçük tasarruf sahiplerini koruyacağız, borsayı yeniden inşa edeceğiz.

TV100 YAYININDA SADAT REKLAMI

Biliyorsunuz bir TV programına katıldım. Uğur Dündar davet etti. Sonra olanlar hepinizin malumu. Silahlı insanların olduğu reklamla güya beni tehdit ediyorlar, o resimdeki mesaj net. Sizin için geleceğiz diyorlar. Beyefendiler benim için gelecekmiş! Vatandaşımızın ne olup bittiğini anlamasını istiyorum:

Bu paramiliter artıklar, daha büyük bir resmin sadece bir parçası. Her şeyin temelinde aslında tek bir şey var. Bu da para! Doymayacakları kadar çok para. Halkımızdan çalınan bir para. Bu parayı çalan beşli çeteler var. Beşli çete dediğime bakmayın, bunların kod ismi beşli, aslında sayıları binlerce. Kuruşu kuruşuna uzman arkadaşlarıma hesaplattım. Bu saray iktidarı sırasında hazineden bunlar ne kadar para çaldılar? 418 milyar dolar! Bu iktidar döneminde mafya artıklarının çaldığı, 418 milyar dolar... Sonra çıktım çok açık ve net şekilde söyledim. Tahsil edeceğim rakam budur, defterinize yazın.

"SİLAH VE SUİKAST TEHDİTLERİ AŞAMASINA GELDİLER"

Önce benimle konuşup anlaşmak istediler, kapıyı yüzlerine kapattım. Bir sonraki aşamaya geçtiler. Bu işin içinde bazı medya organlarını da soktular. Bunların hapislerden çıkan mafya artıkları var. Satın alınan araştırmacıları, medya ünlüleri, gazetecileri var. Muhalefetten görünüp bunların değirmenine su taşıyan insanlar da var. Anlamadıkları bir şey var: Bay Kemal yolundan asla ve asla dönmez!

Silah ve suikast tehditleri aşamasına geldiler... Akıllarınca son uyarılarını yapıyorlar. Uzun süredir bu tehditler var. Bu mafyaya, bu paramiliter yapılara seslenmek istiyorum: Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar siz mi beni korkutacaksınız! Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim!"

Editör: Kazim Bozkurt