İnsanlığın uzayın derinliklerine meraklı bakışı, bu kez yerini endişe ve korkuya bırakabilecek, filmlere konu olacak cinsten bir iddiayla sarsılıyor. Küçük ama saygın bir grup Amerikalı bilim insanı tarafından ortaya atılan ve bilimsel ön baskı sunucusu arXiv'de yayınlanan bir makale, tüm dünyada şok etkisi yarattı. Bu tartışmalı araştırmaya göre, yakın zamanda keşfedilen ve 3I/ATLAS olarak adlandırılan gizemli bir galaksiler arası nesne, aslında gizlenmiş bir uzay gemisi olabilir ve bu geminin rotasında, Kasım ayında gezegenimize yönelik bir saldırı planı bulunuyor. Makalede yer alan "Bu hipotez doğru çıkarsa, sonuçları insanlık için felaket olabilir" ifadesi, teorinin ciddiyetini ve yarattığı küresel paniği gözler önüne seriyor. Peki, bu iddiaların arkasında ne var? Gerçekten bir tehditle mi karşı karşıyayız, yoksa bu sadece bir bilim kurgu senaryosu mu?
Güneş sistemimize giren bu gizemli davetsiz misafir de ne?
Her şey, 1 Temmuz 2025 tarihinde gökbilimcilerin teleskoplarına takılan yeni bir nesnenin keşfedilmesiyle başladı. 3I/ATLAS adı verilen bu yıldızlararası cisim, saatte 210 mili (yaklaşık 338 kilometre) aşan akılalmaz bir süratle Güneş'e doğru ilerliyordu. Yapılan ilk gözlemler, 24 saatten daha kısa bir sürede bu cismin, Güneş Sistemi dışından gelen, yani yıldızlararası bir nesne olduğunu doğruladı. Çapının yaklaşık 24 kilometre olduğu tahmin edilen bu devasa cisim, büyüklük olarak Manhattan adasından bile daha geniş bir alanı kaplıyordu. İlk başta, bilim dünyasının büyük bir kısmı, bu nesnenin başka bir güneş sisteminden kopup gelmiş sıradan bir kuyruklu yıldız olduğu görüşünde birleşti. Ancak her şey, üç araştırmacının imzasını taşıyan o makalenin yayınlanmasıyla değişti. Onlara göre, 3I/ATLAS masum bir gök cismi değil, gizlenmiş bir uzaylı casusluk teknolojisi parçasıydı.
Komplo teorisi mi, bilimsel bir uyarı mı? Tartışmaların odağındaki isim: Avi Loeb
Bu sansasyonel teorinin arkasındaki isimler arasında, bilim dünyasının yakından tanıdığı, ancak bir o kadar da tartışmalı bir figür olan Harvard'lı astrofizikçi Avi Loeb'in de bulunması, iddiaların ciddiye alınmasına neden oldu. Avi Loeb, daha önce, 2017 yılında Güneş Sistemi'ni ziyaret eden ilk yıldızlararası nesne olan 'Oumuamua'nın da garip şekli ve anormal ivmelenmesine dayanarak, uzaylı bir medeniyet tarafından gönderilmiş yapay bir keşif sondası olabileceği teorisini ortaya atmış ve büyük bir yankı uyandırmıştı. Şimdi ise Loeb, Londra'daki Yıldızlararası Araştırmalar Girişimi'nden Adam Hibberd ve Adam Crowl ile birlikte kaleme aldığı yeni çalışmasında, 3I/ATLAS'ın yörüngesi ve hızının, benzer bir yapay kökene işaret ettiğini öne sürüyor.
Araştırmacı üçlüye göre, nesnenin anormal derecede yüksek hızı ve Güneş Sistemi'mize daha önceki yıldızlararası cisimlerden farklı bir açıyla girmiş olması, "dış gezegen zekası için çeşitli avantajlar" sağlıyor. Bu avantajların başında ise, cismin yörüngesinin Jüpiter, Mars ve Venüs'e oldukça yakın geçişler yapacak şekilde hesaplanmış olması geliyor. Loeb ve ekibine göre bu yakın geçişler, uzaylıların bu gezegenlere gizlice casus "cihazlar" veya sondalar yerleştirmesi için mükemmel bir fırsat sunuyor.
Kasım ayında kör noktada gizli bir operasyon mu?
Teorinin en tüyler ürpertici kısmı ise, cismin Kasım ayı sonlarında Güneş'e en yakın noktasına (perihelion) ulaştığında, Dünya'dan gözlemlenmesinin neredeyse imkansız hale gelecek olması. Avi Loeb, bu durumun kasıtlı bir strateji olabileceğini iddia ediyor. "Bu, nesne en parlak olduğunda veya gizli bir noktadan Dünya'ya cihazlar gönderildiğinde, Dünya'daki teleskopların ayrıntılı gözlemlerinden kaçınmak için kasıtlı olabilir," diyen Loeb, en kritik anlarda cismin kendisini adeta bir "kör noktada" saklayacağını belirtiyor. Bu durum, eğer cisim gerçekten yapay bir yapıysa, olası bir saldırı veya operasyonun, bizim tespit edemeyeceğimiz bir anda gerçekleşebileceği endişesini doğuruyor. Loeb, bu olasılığın ciddiye alınması gerektiğini ve "muhtemelen savunma önlemlerinin alınmasını gerektirebileceği" uyarısında bulunuyor. Ancak burada bir sorun daha var: 3I/ATLAS, o kadar hızlı hareket ediyor ki, şu anki teknolojimizle Dünya'dan fırlatılacak herhangi bir uzay aracının ona yetişmesi veya en yakın noktasında dahi iniş yapması pratik olarak imkansız.
Bilim dünyası şüpheyle yaklaşıyor: 'o sadece sıradan bir kuyruklu yıldız'
Avi Loeb ve ekibinin bu sansasyonel iddiaları, bilim dünyasının büyük bir bölümü tarafından ise soğuk ve şüpheci bir tavırla karşılandı. Pek çok gökbilimci, ortada somut bir kanıt olmadan bu tür spekülasyonlar yapmanın bilimin ruhuna aykırı olduğunu savunuyor ve nesnenin uzaylı kökenli olduğu iddiasına katılmıyor. Kanada'daki Regina Üniversitesi'nden astronom Samantha Lawler, "Tüm kanıtlar, bunun başka bir güneş sisteminden fırlatılmış sıradan bir kuyruklu yıldız olduğunu gösteriyor, tıpkı bizim Güneş Sistemi'mizden fırlatılmış sayısız milyarlarca kuyruklu yıldız gibi," diyerek ana akım bilimsel görüşü özetliyor. Bilim insanları, nesnenin yüksek hızının ve yörüngesinin, yıldızlararası bir kuyruklu yıldız için anormal olmadığını ve bu tür özelliklerin doğal süreçlerle açıklanabileceğini belirtiyor.
Loeb'den geri adım sinyali ve hakem onayı meselesi
İşin ilginç yanı, teorinin baş mimarı Avi Loeb bile, kendi kişisel blogunda yaptığı bir paylaşımda, uzay gemisi teorisinin "biraz abartılı" olabileceğini itiraf ediyor. Loeb, "Şu ana kadar en olası sonuç, 3I/ATLAS'ın tamamen doğal bir yıldızlararası nesne, muhtemelen bir kuyruklu yıldız olduğu yönünde," diyerek kendi teorisine bir şerh düşüyor. Bu durum, teorinin spekülatif bir hipotez aşamasında olduğunu gösteriyor.
Daha da önemlisi, araştırmacıların kendileri de, henüz hakem tarafından incelenmemiş ve bilimsel bir dergide yayınlanmamış olan bu ön baskı makalesinin, kamuoyu tarafından şüpheyle karşılanması gerektiğini belirtiyor. Bilimsel süreçte bir makalenin "hakem onayı"ndan geçmesi, o alandaki diğer bağımsız uzmanlar tarafından incelenip doğrulanması anlamına gelir ve bu, çalışmanın güvenilirliği için kritik bir aşamadır. 3I/ATLAS hakkındaki bu makale, henüz bu aşamadan geçmediği için, bilimsel bir gerçeklikten çok, üzerinde daha fazla araştırma yapılması gereken "radikal bir hipotez" olarak kabul ediliyor. Yine de bu iddia, insanlığın evrendeki yalnızlığı ve olası bir temasın doğası hakkındaki en derin soruları bir kez daha gündeme taşımış durumda. Gözler şimdi, 3I/ATLAS'ı inceleyecek olan James Webb gibi dev teleskoplardan gelecek yeni verilerde olacak.