Futbol başladı ya… Bu hafta futboldan yazacağım ama önce, biraz ticari konulardan; işletme, iktisat içeren birkaç soru ile başlamak istiyorum.

Şirketler neden satılır? Ya da bazı şirketlerin, hisselerinin bir bölümü? Azı da olabilir satılan kısım, çoğu da… İyi de neden?

En fazla görülen sebepleri sıralamaya çalışayım; öncelikle satılan şirket çok karlı bir iş yapıyordur. Alan kişi ya da grup, çok iyi bir teklifle şirketin yeni sahibi olmak isteyebilir ve satan için de makulse bu el değişikliği gerçekleşebilir. İkinci bir sebep; çok karlı olan, mevzusunu ettiğimiz örnek şirkete, yeni bir proje hedefi ile ortak olunabilir. Elbet ki, bir miktar ödeme yapıp, ödemesi kadar şirket hissesi satın alarak… Alınan şirket hissesi en büyük ortak da yapabilir bu yeni eli! Az bir hisse oranı ile sıradan bir kar ortağı da… Ama neticede bu örneklerde söz konusu şirketin batması değil, daha fazla kazanması ve olumlu anlamda farklılaşması beklenir. Çok mücbir sebep olmazsa da zaten şirket daha da büyür ve daha da kazanır.

Ha, bir de, borç batağındaki bir şirketi satmayı ya da almayı istemek vardır ki; o da şirketin sermaye yapısı ve borç durumu ile mevcut potansiyeli değerlendirilerek kararlaştırılabilir. Ancak beklenenin çok altında bir bedel ile bu tarz satışlar gerçekleşir ve halk dilinde bu satışlara kelepir denir. Bu tarz şirketlere de ortak olunmak pek istenmez. Yönetsel hatalardan dolayı zarar etmiyorsa tabi… 

Futbol geri dönüyor, şehrimizin takımı Göztepe ile devam ediyorum.Öncelikle, 14 Haziran günü doksan beşinci doğum gününü kutlayan şanlı Göz Göz’e daha nice yıllar diliyorum. Mart ayından beri bizleri evlerimize keserle çivileyen salgın belası yüzünden on binler sahil yoluna inemese de, meşaleler ile olmasa da, yürekleri ile Göz Göz’ün yolunu aydınlattıklarına inancım tamdır.

95. yılını kutlayan Göztepe için son günlerde bir haber dolaşıp duruyor. Kulübün bir kısmının ya da tamamının satılması ile alakalı olarak… Yukarıda, çok basit bir şekilde, herhangi bir şirketin satılması ya da hisselerinin bir kısmının el değiştirmesi ile ilgili birkaç not düştüm. Konuyu birkaç farklı şekilde ele alalım;

Öncelikle Başkan Mehmet Sepil ve ekibinin, çok kısa zamanda, çok büyük işler yaptığı gerçektir. Sadece üç yıl gibi kısacık bir sürede, 2014 yılında göreve gelip, 2017 yılında takımı Süper Lige çıkarmak büyük iştir. Hem de çok büyük…

150 milyon dolarlardan bahsediliyor gelen teklif için! Eğer bu rakam doğruysa, Mehmet Sepil’in, 2014 yılında sadece 7,5 milyon dolar ödeyerek aldığı ve ekibi ile beraber 6 yılda mükemmele yakın hale getirdiği Göztepe’nin değeri tam 20 katına çıkmış demektir ki, aslında ilk satın alınma değeri de Başkan Sepil tarafından kanımca yüksek ödenmiştir. Yeni teklif bedeli olarak 150 rakamını da biraz az bulduğumu belirtirsem; reel kazanım, 6 yılda kulüp değeri olarak bence en az 30–35 kattır.

Urla Adnan Süvari Tesisleri ile Gürsel Aksel Stadını da icraata eklerseniz 150 milyon doları siz de benim gibi az bulabilirsiniz ki, haklısınızdır da!

Ayrıca, ülkemizdeki profesyonel liglerdeki her kulüp gibi, Göztepe’nin de sıcak paraya ve yeni projelerde kullanılmak üzere yeni gelirlere ihtiyacı olduğu ya da olacağı çok açıktır. Türkiye lig, kupa ya da süper kupa şampiyonluğu Göztepe için artık hayal değil, ulaşabileceği bir gerçektir. Ayrıca şanlı Göztepe’de en uzun süre ile başkanlık yapan iki kişi, 25 yıl ile Fehmi Simsaroğlu (1925-1950), 12 yıl ile Şevket Filibeli’dir (1950-1962) ve bu iki efsane ismin ardından gelen üçüncü kişi de Mehmet Sepil’dir. 6 yıldır Başkan olan Mehmet Sepil’in görev süresinin, Göz Göz taraftarına en az bir şampiyonluk daha yaşatmadan ya da Avrupa heyecanını öz tribünlerinden izlettirmeden biteceğine de hiç olanak vermiyorum doğrusu…

Kulübün ya da hisselerinin satışı mı? Bu kadar kısa sürede, bu kadar akıllı yatırım yapan ve çok başarılı olan bir başkan ve ekibi… Soruyorum; sizce hemen bırakır mı? Ya da canı kadar sevdiği Göztepe hakkında yanlış karar verir mi?

Dipnot; “Kararlar doğru veya yanlış değildir. Kararlar karardır. Sen, sana göre en iyisini seç.” Adam Fawer.