Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ülke ekonomisinin en önemli göstergelerinden biri olan işgücü istatistiklerinin Nisan 2025 dönemine ait sonuçlarını açıkladı. Hanehalkı İşgücü Araştırması verilerine göre, Türkiye'de işsizlik oranı yükselişe geçerken, istihdamda ve işgücüne katılım oranlarında düşüş yaşandı. Bu veriler, ekonomideki yavaşlama sinyallerinin işgücü piyasasına da yansıdığını ve özellikle bazı kesimler için istihdam koşullarının zorlaştığını gösteriyor. En dikkat çekici ve endişe verici gelişmelerden biri ise, atıl işgücü oranındaki rekor artış oldu. Bu durum, sadece resmi işsiz sayısının ötesinde, çalışma isteği olup da iş bulamayan veya yetersiz süreli çalışan geniş bir kesimin varlığına işaret ediyor.
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,6 ile son 6 ayın zirvesinde
TÜİK verilerine göre, 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 203 bin kişi artarak 3 milyon 63 bin kişiye ulaştı. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ise Mart ayına göre 0,6 puanlık bir artış göstererek %8,6 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, Kasım 2024'ten bu yana kaydedilen en yüksek işsizlik seviyesi olarak dikkat çekiyor ve işgücü piyasasındaki daralmanın bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Cinsiyete göre bakıldığında ise, işsizlik oranı erkeklerde %7,1 iken, kadınlarda bu oran %11,5 gibi oldukça yüksek bir seviyede tahmin edildi. Bu durum, kadınların işgücü piyasasında erkeklere kıyasla daha dezavantajlı bir konumda olduğunu ve iş bulma konusunda daha fazla zorluk yaşadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
İstihdamda kan kaybı sürüyor: 316 bin kişi işini kaybetti, istihdam oranı %48,8'e geriledi
Nisan ayında istihdam edilenlerin sayısında da önemli bir düşüş yaşandı. İstihdam edilenlerin sayısı, 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 316 bin kişi azalarak 32 milyon 359 bin kişiye geriledi. Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı ise 0,5 puanlık bir azalışla %48,8 oldu. Bu oran, çalışma çağındaki nüfusun yarısından daha azının istihdamda olduğunu gösteriyor.
Cinsiyete göre istihdam oranlarına bakıldığında, erkeklerde bu oran %65,8 iken, kadınlarda sadece %32,2 olarak gerçekleşti. Kadınların istihdam oranının erkeklere kıyasla bu kadar düşük olması, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların ekonomik hayata katılımı açısından önemli bir sorun teşkil etmeye devam ediyor.
İşgücüne katılım oranı da düştü: Ekonomik aktivitede yavaşlama sinyali
Nisan ayında sadece işsizlik ve istihdam değil, aynı zamanda işgücüne katılım oranında da bir düşüş gözlendi. İşgücü, 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 114 bin kişi azalarak 35 milyon 421 bin kişiye geriledi. Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı ise 0,2 puanlık bir azalışla %53,4 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılım oranındaki bu düşüş, çalışma çağındaki nüfusun bir kısmının iş aramaktan vazgeçtiği veya işgücü piyasasından çekildiği anlamına gelebilir. Bu durum, genellikle ekonomik aktivitedeki yavaşlama ve geleceğe yönelik belirsizlik dönemlerinde gözlemlenir.
Cinsiyete göre işgücüne katılım oranları incelendiğinde, erkeklerde bu oran %70,9 gibi yüksek bir seviyede iken, kadınlarda sadece %36,4'te kaldı. Kadınların işgücüne katılım oranının düşüklüğü, hem ekonomik potansiyelin tam olarak kullanılamamasına hem de kadınların ekonomik özgürlüklerinin sınırlanmasına neden oluyor.
Genç nüfusta işsizlik alarm veriyor: Kadınlarda oran %23,7'ye ulaştı!
İşgücü piyasasındaki en kırılgan gruplardan biri olan genç nüfusta (15-24 yaş grubu) işsizlik oranları endişe verici boyutlara ulaştı. Nisan ayında genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı, bir önceki aya göre 0,4 puan artarak %15,7 oldu. Bu oran, her 6 gençten yaklaşık birinin işsiz olduğu anlamına geliyor.
Genç nüfusta cinsiyete göre işsizlik oranları daha da çarpıcı bir tablo çiziyor. Genç erkeklerde işsizlik oranı %11,2 olarak tahmin edilirken, genç kadınlarda bu oran %23,7 gibi son derece yüksek bir seviyeye ulaştı. Bu rakamlar, genç kadınların iş hayatına atılma ve kariyer yapma konusunda ne kadar büyük engellerle karşılaştığını açıkça gösteriyor. Genç işsizliği, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumun geleceği açısından da önemli bir sorun teşkil ediyor ve acil çözüm bekliyor.
Haftalık ortalama fiili çalışma süresi azaldı: Üretimde yavaşlama mı var?
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi, 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 1,2 saat azalarak 42,2 saat olarak gerçekleşti. Haftalık çalışma sürelerindeki bu düşüş, üretimde bir yavaşlama veya talept_e bir daralma olabileceğine işaret edebilir. Ancak, bu durumun kesin nedenlerini anlamak için sektörel verilere ve diğer ekonomik göstergelere de bakmak gerekiyor.
Atıl işgücü oranında rekor artış: %32,2 ile son bir yılın zirvesinde!
Nisan ayı işgücü istatistiklerinin en endişe verici verilerinden biri de, atıl işgücü oranındaki rekor artış oldu. Zamana bağlı eksik istihdam (mevcut işinde daha fazla çalışmak isteyip de bulamayanlar), potansiyel işgücü (iş arayıp kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlar veya iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar) ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı, 2025 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre 3,4 puanlık keskin bir artışla %32,2'ye fırladı. Bu oran, son bir yılın en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti. Geçen yılın aynı döneminde (Nisan 2024) %25,4 olan atıl işgücü oranındaki bu bir yıllık artış tam 6,8 puan oldu.
Bu veri, dar tanımlı işsizlik oranının ötesinde, işgücü piyasasındaki gerçek potansiyel kaybının ve güvencesizliğin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Atıl işgücü, ekonominin tam potansiyelini kullanamadığının ve önemli bir insan kaynağının atıl durumda kaldığının bir göstergesidir. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %22,5 iken, işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı ise %20,0 olarak tahmin edildi. Bu tamamlayıcı göstergeler, işgücü piyasasındaki sorunların derinliğini daha net bir şekilde ortaya koyuyor.
Verilerin anlamı ve gelecek beklentileri: Ekonomide zorlu bir dönem mi başlıyor?
Nisan 2025 işgücü istatistikleri, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde zorlu bir süreçten geçebileceğine dair önemli sinyaller veriyor. İşsizlikteki artış, istihdamdaki düşüş, işgücüne katılım oranındaki azalma ve özellikle atıl işgücü oranındaki rekor yükseliş, ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın ve belirsizliğin işgücü piyasasına olumsuz yansımaları olarak değerlendirilebilir.
Özellikle genç ve kadın işsizliğindeki yüksek oranlar, sosyal adaletsizlik ve gelir dağılımı eşitsizliği gibi sorunları daha da derinleştirebilir. Hükümetin ve ekonomi yönetiminin, bu olumsuz tabloya karşı etkin ve kalıcı politikalar üretmesi, istihdamı artırıcı yatırımları teşvik etmesi, mesleki eğitimi güçlendirmesi ve özellikle kırılgan gruplara yönelik özel destek programları geliştirmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, işsizlik ve atıl işgücü sorununun daha da büyümesi ve toplumsal huzursuzluğa yol açması kaçınılmaz olabilir. Önümüzdeki aylarda açıklanacak olan işgücü verileri ve diğer ekonomik göstergeler, Türkiye ekonomisinin gidişatı hakkında daha net bir tablo ortaya koyacaktır.