İzmir'de geçtiğimiz hafta yollar adeta bir denetim bombardımanına sahne oldu. Ege'nin incisi olarak bilinen kentin sokaklarında ve ana arterlerinde, 18-24 Ağustos 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen trafik denetimi sonuçları, sürücülerin kurallara ne denli kayıtsız kaldığını acı bir şekilde ortaya koydu. İzmir Emniyet Müdürlüğü tarafından paylaşılan verilere göre, bir hafta gibi kısa bir sürede tam 27.186 adet trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlendi. Bu rakam, sadece bir istatistik olmanın çok ötesinde, her gün binlerce insanın hayatını riske atan ciddi bir sorumsuzluk tablosunu yansıtıyor. Şehrin dört bir yanında yapılan uygulamalarda, trafik magandalarından dikkatsiz sürücülere kadar geniş bir yelpazede kural ihlallerine rastlanması, yetkilileri ve trafik güvenliği uzmanlarını endişelendiriyor. Bu cezalar, İzmir trafiğindeki genel durumu ve sürücü alışkanlıklarını sorgulatırken, aynı zamanda denetimlerin ne kadar hayati bir rol oynadığını da kanıtlar nitelikte.

Hız ibresi zirvede: Sürücülerin aceleciliği can yakıyor

Açıklanan raporda en çok dikkat çeken ve adeta birincilik kürsüsüne oturan ihlal, hız ihlali oldu. Tam 6.170 sürücüye, belirlenen hız limitlerini aştıkları gerekçesiyle ceza kesildi. Bu rakam, trafikteki en ölümcül ihlallerden biri olan aşırı hızın ne kadar yaygın olduğunu gözler önüne seriyor. Uzmanlar, hızın sadece birkaç kilometre artmasının bile kaza anında oluşacak hasarı ve yaralanma riskini katbekat artırdığını vurguluyor. Özellikle şehir içi yollarda, okulların, yaya geçitlerinin ve parkların bulunduğu bölgelerde yapılan hız, beklenmedik anlarda faciaya davetiye çıkarıyor. Sürücülerin "yetişmem gereken bir yer var" bahanesiyle bastığı gaz pedalı, aslında hem kendi hayatlarını hem de trafikteki diğer masum insanların hayatlarını hiçe saymaları anlamına geliyor. Durma mesafesinin uzaması, manevra kabiliyetinin azalması ve çarpışma şiddetinin artması gibi fizik kuralları, hız tutkusunun ne denli tehlikeli olduğunu matematiksel olarak kanıtlıyor. İzmir gibi yoğun nüfuslu ve trafiği her daim hareketli bir metropolde, bu denli yüksek sayıda hız ihlalinin tespit edilmesi, sürücüler arasında genel bir acelecilik ve kural tanımazlık kültürünün yerleştiğine işaret ediyor.

'Bana bir şey olmaz' demenin acı faturası: Kemer ve kask

Trafik güvenliğinin temel taşları olan emniyet kemeri ve kask kullanımı konusundaki ihmalkarlık da korkutucu boyutlarda. Verilere göre, bir hafta içinde 3.411 sürücüye emniyet kemeri takmamaktan, 3.079 motosiklet sürücüsüne ise koruma başlığı (kask) kullanmamaktan ceza işlemi uygulandı. Toplamda 6 binden fazla sürücünün, hayatlarını doğrudan koruyan bu basit ama etkili önlemleri almaması, "bana bir şey olmaz" anlayışının ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gösterdi. Emniyet kemeri, olası bir kaza anında vücudun araç içinde savrulmasını engelleyerek ölüm ve ağır yaralanma riskini yüzde 50'ye varan oranlarda azaltıyor. Benzer şekilde kask da motosiklet kazalarında kafa travmalarına karşı en etkili korumayı sağlıyor. Kısa mesafe yolculuklarda veya düşük hızlarda bile bu önlemlerin hayati önem taşıdığı, yaşanan sayısız acı tecrübeyle sabit. Ancak rakamlar, binlerce sürücünün bu bilinci hala kazanamadığını ve her gün adeta bir "Rus ruleti" oynayarak trafiğe çıktığını gösteriyor. Bu ihmal, sadece sürücünün kendisi için değil, kaza anında kontrolsüzce savrulan bir bedenin araç içindeki diğer yolculara verebileceği zarar açısından da büyük bir risk taşıyor.

Gözler yolda, akıllar ekranda: direksiyonda cep telefonu tehlikesi

Modern çağın vebası olarak nitelendirilen direksiyon başında cep telefonu kullanma alışkanlığı da İzmir trafiğinde ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Ekipler, seyir halindeyken cep telefonuyla konuşan veya mesajlaşan 1.439 sürücü tespit ederek cezai işlem uyguladı. Dikkatin dağılmasına neden olan bu eylem, en az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli kabul ediliyor. Sadece birkaç saniyeliğine telefona bakmak, onlarca metrelik bir mesafeyi kör bir şekilde katetmek anlamına geliyor. Bu kısa süre içinde bir yayanın yola çıkması, öndeki aracın aniden fren yapması veya bir çocuğun topunun peşinden koşması gibi durumlar, geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Sürücünün hem görsel hem işitsel hem de zihinsel olarak dikkatini yoldan ayıran cep telefonu kullanımı, reaksiyon süresini önemli ölçüde yavaşlatarak kazalara davetiye çıkarıyor. Teknolojinin hayatımızın her alanına girmesiyle birlikte artan bu tehlikeli alışkanlıkla mücadelede, sadece cezai yaptırımların değil, aynı zamanda toplumda güçlü bir farkındalık oluşturmanın da şart olduğu belirtiliyor.

Deprem uzmanı Ahmet Ercan’dan yüreklere su serpecek açıklama!
Deprem uzmanı Ahmet Ercan’dan yüreklere su serpecek açıklama!
İçeriği Görüntüle

Trafikteki en affedilmez iki günah: kırmızı ışık ve alkol

Trafik kuralları içinde belki de en temel ve en net olanlarından ikisi, kırmızı ışıkta durmak ve alkollüyken direksiyon başına geçmemektir. Ancak açıklanan veriler, bu "kırmızı çizgilerin" dahi kolayca aşıldığını gösteriyor. Bir haftalık denetimlerde, 1.170 sürücü kırmızı ışık ihlali yaparken yakalandı. Kavşaklarda yaşanan ve genellikle ağır sonuçlanan kazaların en büyük nedeni olan bu ihlal, sürücülerin sabırsızlığının ve sorumsuzluğunun bir göstergesi. Diğer yandan, 644 sürücünün alkollü olarak araç kullanma suçundan işlem görmesi, tehlikenin bir başka boyutunu ortaya koyuyor. Alkolün muhakeme yeteneğini, koordinasyonu ve görüşü zayıflattığı bilimsel bir gerçekken, bu sürücülerin bilinçli bir şekilde hem kendilerini hem de trafikteki diğer herkesi birer potansiyel kurbana dönüştürmesi kabul edilemez bir durum. Bu iki ihlal, anlık bir dikkatsizlikten ziyade, kuralları ve insan hayatını doğrudan hiçe sayan bilinçli eylemler olarak öne çıkıyor ve trafik güvenliğine yönelik en büyük tehditleri oluşturuyor.

Buzdağının görünmeyen yüzü: diğer binlerce ihlal ne anlatıyor?

Paylaşılan raporda belirli kategorilere ayrılan büyük rakamların yanı sıra, "diğer maddeler" başlığı altında toplanan 11.273 ceza da dikkat çekiyor. Bu rakam, aslında trafik kültüründeki genel bozulmanın ve kural tanımazlığın ne kadar derin olduğunu gösteren bir "buzdağının görünmeyen yüzü" niteliğinde. Bu kategorinin içinde hatalı park etmekten, tehlikeli şerit değiştirmeye, araç muayenesini yaptırmamaktan, sinyal vermeden dönüş yapmaya kadar onlarca farklı ihlal bulunuyor. Tek başlarına küçük gibi görünen bu ihlaller, bir araya geldiğinde trafik akışını felç ediyor, stresi artırıyor ve zincirleme kazalara zemin hazırlıyor. Sürücülerin temel nezaket ve saygı kurallarını dahi göz ardı etmesi, trafikteki kolektif güven duygusunu zedeliyor. İzmir Emniyet Müdürlüğü'nün aralıksız sürdürdüğü denetimler, bu sorunlarla mücadelede önemli bir rol oynasa da, kalıcı çözümün ancak eğitim, farkındalık ve her sürücünün bireysel sorumluluk almasıyla mümkün olacağı aşikar. Bu rakamlar, İzmir yollarında güvenli bir sürüş deneyimi için daha kat edilmesi gereken çok yol olduğunu acı bir şekilde hatırlatıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ