İsrail Gazze’de Reuters muhabirini öldürdü
İsrail Gazze’de Reuters muhabirini öldürdü
İçeriği Görüntüle

Ege'nin incisi İzmir'in caddeleri, geçtiğimiz hafta endişe verici bir trafik kazası bilançosuna sahne oldu. İzmir Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından paylaşılan 18-24 Ağustos 2025 haftasının verileri, kentteki trafik kültürünün ve sürücü alışkanlıklarının ne denli tehlikeli bir noktaya evrildiğini acı bir şekilde ortaya koydu. Yayınlanan yaralanmalı kaza oranları, birer rakam olmanın çok ötesinde, her gün binlerce insanın hayatını riske atan ihmaller zincirini ve yaşanan trajedileri özetliyor. İstatistikler, sürücülerin anlık dikkatsizliklerinin, kural tanımazlıklarının ve "bana bir şey olmaz"cılığının ne kadar ağır bedellere mal olabildiğini bir kez daha kanıtladı. Özellikle belirli kaza türlerindeki yoğunlaşma, kentteki trafik altyapısı ve sürücü davranışlarına yönelik acil önlemler alınması gerektiğini fısıldıyor. İzmir gibi bir metropolde, bu veriler ışığında yola çıkmak, adeta mayın tarlasında yürümekle eşdeğer bir hal alıyor.

Kavşaklar adeta birer tuzak: her on kazadan dördü yandan çarpma

Rapordaki en çarpıcı ve endişe verici veri, şüphesiz kaza oluş şekillerinde gizli. Yaralanmayla sonuçlanan kazaların %40'ı, yani neredeyse yarısı, yandan çarpma şeklinde gerçekleşiyor. Bu oran, kent trafiğindeki en büyük tehlikelerden birinin kontrolsüz ve dikkatsizce girilen kavşaklar olduğunu gösteriyor. Bu istatistiği, kazalara neden olan ihlaller arasında %15 ile ikinci sırada yer alan kavşak ihlali verisi de destekliyor. Bu iki veri birleştiğinde, sürücülerin kavşaklarda geçiş üstünlüğü kurallarına uymadığı, trafik ışıklarını veya "dur" ikazlarını hiçe saydığı ve sonuç olarak feci kazalara davetiye çıkardığı net bir şekilde görülüyor. Yandan çarpmalı kazalar, araçların en zayıf noktalarından darbe alması nedeniyle genellikle en ağır yaralanmaların ve ölümlerin yaşandığı kaza türü olarak biliniyor. Sürücü veya yolcunun, çarpmanın şiddetini emecek bir motor veya bagaj bölümü olmadan, sadece ince bir kapıyla darbeyi karşılaması, bu kazaların sonuçlarını daha da vahim hale getiriyor. İzmir'deki bu yüksek oran, şehir planlamacılarından sürücülere kadar herkesin kavşak güvenliği konusunu yeniden ve daha ciddi bir şekilde masaya yatırması gerektiğinin altını çiziyor.

İki tekerlek üzerindeki acı gerçek: en savunmasızlar motosikletliler

Kaza oluş şekillerine göre yapılan incelemede ortaya çıkan bir diğer kahredici sonuç ise motosiklet sürücülerinin yaşadığı dramı gözler önüne seriyor. Verilere göre, yaralanmayla sonuçlanan kazaların tam %67'si, yani üçte ikisi, motosiklet kazası olarak kayıtlara geçti. Bu astronomik oran, İzmir yollarının motosiklet sürücüleri için ne kadar tehlikeli bir arenaya dönüştüğünü gösteriyor. Özellikle son yıllarda artan kurye hizmetleri ve trafik yoğunluğundan kaçınma isteğiyle motosiklet kullanımının yaygınlaşması, bu tehlikeyi daha da büyüttü. Otomobil sürücülerinin motosikletleri fark etmemesi, "kör nokta" kazaları, sıkıştırmalar ve ani manevralar, iki tekerlekli araç sürücülerini her an ölümle burun buruna getiriyor. Kaportaları kendi bedenleri olan motosikletliler, en küçük bir çarpışmada bile ağır yaralanma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, sadece otomobil sürücülerinin farkındalığının artırılmasını değil, aynı zamanda motosiklet sürücülerinin de koruyucu ekipman kullanımını ve defansif sürüş tekniklerini benimsemesinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Tablonun bir diğer savunmasız halkası ise yayalar. Kazaların %11'inin yaya kazası olması, kaldırımların, yaya geçitlerinin ve hatta yolların yayalar için de güvenli olmaktan çıktığını gösteriyor.

Tehlike gündüzleri pusuda bekliyor

Genel kanının aksine, kazaların büyük bir bölümünün gece karanlığında değil, gün ışığında meydana gelmesi, raporun bir diğer şaşırtıcı detayı oldu. Yaralanmalı kazaların %66'sı gündüz saatlerinde yaşanırken, gece meydana gelen kazaların oranı %34'te kaldı. Bu durum, tehlikenin sadece görüş mesafesinin azaldığı gece saatleriyle sınırlı olmadığını, aksine günün en yoğun ve en hareketli anlarında daha da arttığını ortaya koyuyor. Gündüz saatlerindeki trafik yoğunluğu, sıkışıklık, işe veya okula yetişme telaşı ve sürücülerdeki "daha iyi görüyorum" aldanmacası, dikkat dağınıklığını ve riskli davranışları beraberinde getiriyor. Özellikle takip mesafesinin hiçe sayılması sonucu yaşanan ve kazaların %11'ini oluşturan arkadan çarpma olaylarının büyük bir kısmının bu gündüz yoğunluğunda gerçekleştiği tahmin ediliyor. Gece kazaları sayıca daha az olsa da, genellikle aşırı hız ve alkol gibi faktörler nedeniyle daha ölümcül sonuçlanabiliyor. Ancak gündüz saatlerindeki bu yüksek kaza oranı, trafik güvenliğinin 24 saat boyunca kesintisiz bir dikkat ve özen gerektirdiğini acı bir şekilde hatırlatıyor.

Küçük ihmallerin büyük sonuçları

Raporda büyük yüzdelerle öne çıkan kaza türlerinin yanı sıra, daha küçük gibi görünen ancak temel kural ihlallerini yansıtan veriler de bulunuyor. Örneğin, kazaya neden olan ihlallerin sadece %3'ünün ışık ihlali olarak kaydedilmesi ilk bakışta düşük bir oran gibi algılanabilir. Ancak kırmızı ışıkta geçmek gibi temel ve affedilmez bir kuralın hiçe sayılması sonucu yaşanan kazaların potansiyel yıkıcılığı düşünüldüğünde, bu %3'lük oranın bile ne kadar ciddi bir soruna işaret ettiği anlaşılıyor. Bununla birlikte, raporda yer alan "%31 diğer kazalar" ve "%22 diğer oluş şekilleri" gibi kategoriler, aslında buzdağının görünmeyen yüzünü oluşturuyor. Bu "diğer" başlıklarının altında, hatalı sollama, ani şerit değiştirme, dönüş kurallarına uymama, aşırı hız nedeniyle virajı alamama gibi onlarca farklı ihmal ve sorumsuzluk yatıyor. Bu veriler, İzmir'deki trafik sorununun sadece birkaç ana başlıkla sınırlı olmadığını, genel bir sürüş kültürü ve kurala saygı eksikliği problemi olduğunu gösteriyor. Her bir kaza, ardında yaralılar, travmalar ve dağılan aileler bırakırken, bu istatistikler gelecekte benzer acıların yaşanmaması için atılması gereken adımların ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha tüm çıplaklığıyla yüzümüze vuruyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ