Komik bir nedenle açılan inceleme kapsamında yazılı ifade veren Ekrem İmamoğlu’nun başbakanlığı önündeki son engel kalkmış oldu…

Büyükşehir belediye başkanlığına adaylığı açıklandığında, İmamoğlu ile ilk kez bir araya gelen hemşerisi Erdoğan’ın yüzünde, önceden görmediğim bir tedirginlik vardı. İmamoğlu’nun kazandığı koltuğun elinden alınmaya çalışılmasına İstanbul halkının verdiği ağır tepkinin ardından, Erdoğan 29 büyükşehir belediye başkanını davet etti. Kendisi için ayrılan sandalyenin ayağı kırılınca, İmamoğlu yere düştü ama getirilen yeni sandalyeye otururken lafı gediğine koydu: “İkinci kez oturduğumda daha sağlam oturuyorum.”

Erdoğan okuduğu bir şiir sonrası ‘halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek’ suçuyla hüküm giymişti. İmamoğlu da ellerini arkaya atarak saygısızlık yapmak ve seçilmiş bir başkanın davetine katılmakla suçlanıyor. İşte bu nedenle, oturduğu koltuk artık dar gelen İmamoğlu’na başbakanlık yolunun açıldığını düşünüyorum.

“Başbakanlık mı kaldı?” derseniz... Giderek yaklaşan ilk seçimde muhalefetin en önemli seçim vaadi, parlamenter seçime geçmek olacak ve ‘Tek Adam Dönemi’ndeki hukuksuzluk ve eşitsizliklerden bunalan halk, İstanbul’da önceden yaptığı gibi kenetlenerek, önemli bir çoğunlukla (en az yüzde 60) yeni cumhurbaşkanını seçecek.

Muhalefetin adayı kim?

Muhalefetin artık deneme-yanılma lüksü yok ve kazanma olasılığı en yüksek adayı göstermek zorunda. Fazla seçenek de yok; tüm kamuoyu araştırmaları sadece Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun aday oldukları takdirde rahatlıkla seçileceklerini gösteriyor. Diğer olasılıkları gerçekçi ve mantıklı bulmuyorum.

Adaylığı neden riskli?

İmamoğlu’nun adaylığı oldukça riskli; aday olursa, geniş bir nüfusa sahip İstanbul kalesinin komutanlığını geçici de olsa bırakması gerekiyor. Seçim öncesi ve sırasında bu gücü AKP’ye teslim etmek ve kötüye kullanmalarına olanak sağlamak, mantıklı değil.

İmamoğlu aday olursa, AKP ve MHP, İmamoğlu’nun HDP’ye yakınlığını seçim kampanyasında ön plana çıkaracak ve milliyetçi oylarda kayıp yaşanabilecek. Yavaş’ın adaylığında ise tam tersine milliyetçi oyların önemli bölümü kazanılacak, HDP oylarında yaşanacak kayıpsa, kazanılandan çok daha düşük olacak. Yavaş’ın kampanyası sırasında yanında İmamoğlu’nun bulunması, parlamenter sisteme geçiş sonrası partinin başbakan adayının İmamoğlu olacağının doğrudan veya dolaylı duyurulması, oyları arttıracak. Ayrıca hukukçu Yavaş’ın profili cumhurbaşkanlığına, laf cambazı İmamoğlu’nunki ise başbakanlığa daha uygun.

Kılıçdaroğlu ve Akşener ne olacak?

Parlamenter sisteme geçildiğinde, İmamoğlu’nun başbakanlığa ve CHP genel başkanlığına aday olması durumunda, Kılıçdaroğlu yeni sisteme göre Meclis’in seçeceği ilk cumhurbaşkanı adayı olabilir. Bir diğer seçenek de meclis başkanlığı…

Akşener’e ise başlangıçta cumhurbaşkanı yardımcılığı, ardından başbakan yardımcılığı yakışır. Bu süreçte ittifakı dışarıdan destekleyen Demirtaş’ın önderliğindeki HDP de PKK ile bağlantısını zayıflatabilir ve zaman içinde koparabilir.

Bayramınızı şimdiden kutlarken, sizleri olumlu düşünmeye davet ediyorum.

Her şey çok güzel olacak…