Garip, garip olduğu kadar da trajikomik dramlar içinde geçiyor ömrümüz.
İşte size geçtiğimiz hafta içinden garabet bir haber...
“Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Karaağaç köyündeki Kuran kursu binasında çıkan yangında altı çocuğun ölümünü ‘Allah’ın takdiri’ne bağladı. “Cenab-ı Hak bu şekilde takdir etti ve aldı” diyen Görmez, çocukları ‘hükmen şehit’ ilan etti.”
DHA’da yer alan habere göre, Dicle Üniversitesi Camisi’nde düzenlenen törende çocukların cenaze namazını Mehmet Görmez kıldırdı. Görmez, cenaze namazının ardından yaptığı konuşmada, “İlim yolunda hayatlarını elim bir kazada kaybeden genç yavrularımıza Allah’tan rahmet diliyorum. ...Tek tesellimiz ilim yolunda hükmen şehit olmalarıdır” ifadelerini kullandı.
Ahiret ile fani dünya arasında kendini hakem ilan eden malum zat sayesinde “Hükmen şehit” gibi bir ifadeyi dağarcığımıza kattık. Allah kendisinden bin kere razı olsun!
Oysa daha sonra yapılan incelemede, yangın çıkan kuran kursunun yatılı izni olmadığı ve çocukların bir dizi ihmal yüzünden can verdiği meydana çıktı.
Göreceksiniz bu konuda da yapılan soruşturmadan bir sonuç çıkmayacak.
Ölen yavrucaklar hükmen şehit olduklarıyla, anaları babaları ise gözyaşları ve bir ömür boyu sürecek evlat hasretiyle baş başa kalacaklar. Göstermelik bir soruşturmanın ardından bir dava belki açılacak, belki açılmayacak. Açılsa da kimseye ceza verilmeyecek, verilse de kamuoyu vicdanı tatmin olmayacak.
Nereden mi biliyorum?
Yoklayın hafızanızı.
1 Ağustos 2008 yılında Konya'da yıkılan ve 18 kişiye mezar olan Kız Kuran Kursu binası davasını hatırlayın. Taşkent İlçesine bağlı Balcılar Beldesi'nde bulunan bir derneğe ait Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdu, sabaha karşı büyük bir patlamayla çökmüş, yaz tatilinde Kuran Kursu gören kız öğrencilerden 18'si enkaz altında yaşamını yitirmiş, 3'ü ağır 27 çocuk ise yaralanmıştı. Takdiri ilahi deyip geçtiler. Dava hala sürüyor bildiğim kadarıyla. Üzerinden 7 yıl geçmiş... Oysa bina kaçaktı, kurs kaçaktı...
Bu olayın üzerinden 4 ay geçti...
Aralarında benim de oğlumun bulunduğu 7 genç Ankara'da doğalgaz zehirlenmesinden vefat etti.
Kara yürekli, kara vicdanlılar gazetelerinden ve internet sitelerinden kin kustular...
“Kızlı erkekli yılbaşı kutladılar... Oh olsun...” demeye getirdiler...
Davayı zor bela açtırdık, hakkımızı ararken suçlu duruma düşürmeye kalktılar. Gerçek sorumlular elini kolunu sallayarak gezerken biz acımızı unutup masum olduğumuzu ispatlamaya çalıştık.
Hala Türkiye'de var olan namuslu hakimlerden birine denk geldik de Yargıtay hakkımızı iade etti. Konu şimdi Anayasa Mahkemesi'nde...
Diyeceğim, giden gittiğiyle kalan acısıyla baş başa kalıyor.
Çünkü...
Soyadı gibi “Görmez” bürokratlar bu ülkede iş başında...
Çünkü...
Yüreklerin kulakları sağır,
Hava kurşun gibi ağır...
Bağır, bağır, bağır...
Bağırıyorum...
Lütfen siz de bağırın...