Hele işlerimizi nasıl hakkıyla yapıyor, mesleklerimize nasıl halel getirmiyoruz ah bir bilseniz.
Sorumluluk bilincimiz çok yüksek olduğu için de mesleklerimize mümkün değil, laf söyletmiyoruz.
Mesela bir dizide kötü bir karakter var ve o karakter de doktor...
Vay sen misin doktorları kötü gösteren... Hemen birkaç işgüzar hekim koştura koştura savcılığa gidiyor, davayı açıyor.
Bir kitapta sapık bir bakkal mı var, bakkallar odası hemen harekete geçip kitabı toplattırmaya kalkıyor.
***

Sebebi tutsak yazarın, 7 Aralık'ta yayınlanan ve tecritte tutulduğu cezaevindeki bir gününü özetleyen yazısının başındaki şu sözler:
"Aralık ayazı ağır demir kapının aralığından soğuk nefesini üflemeye başladı.
Alafranga tuvaletin deliği, konuştukça kötü kokular yayan bir gardiyan ağzı gibi, bu toplama kampının içinde biriken pisliği yayıyor etrafa... "
Vay sen misin gardiyanların ağzına kanalizasyon diyen.
Önce sosyal medyadaki duyar kasıcılar celallendi.
"Sen kurban ol o gardiyanların ağız kokusuna" diyenler oldu ki, yazarken içim kalktı, pöf bu nasıl destek cümlesi arkadaş?
***
Ardından Ceza İnfaz Kurumları Personeli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (CİPDER) Başkanı Bekir Alanoğlu da Dündar'ı kınayan bir yazı yayınlayıp dava açacaklarını duyurdu.
Kardeşim adam bir yazı yazıyor ve bir benzetme yapıyor. Bütün gardiyanların sülalesine söveyim mi diyor?
Bir de zahmet edip yazının tamamı okunsa, ilerleyen satırlarda pozitif yönde benzetmelerin yer aldığı da görülecek.
"... demir kapının göğüs hizasındaki bölmesi açılıyor. Sevimli bir görevli 'ekmek' diye sesleniyor..."
"... Az sonra bir infaz koruma mangası gelip kaçıp kaçmadığımı kontrol ediyor. Gayet kibarlar... Avluya açılan kapıyı açıp 'Allah kurtarsın' diyerek gidiyorlar..."
Gibi...
Muhatap olduğu iki gardiyan için sevimli ve kibar da demiş. Bunu niye görmezden geliyorsunuz? Bir mesleğin içinde hem kibarı, hem anlayışlısı hem de kanalizasyon ağızlısı olamaz mı yani? Bal gibi de olur.
***

Bir iddiaya göre Alaattin Çakıcı isimli, organize suç örgütü lideri ve iki adamı, bundan yaklaşık 1.5 ay önce, kaldıkları cezaevinin, cezaevi ikinci müdürü ile bir infaz koruma memurunu döverek kaburgalarını kırdı.
Dayak sonrası toplanan Cezaevi Disiplin Kurulu ise Çakıcı ve iki adamı hakkında “işlem yapılmasına gerek olmadığına” karar verdi.
Sizler, bu karar verildiğinde de meslektaşlarınızı ve meslek şerefinizi korumak adına, ayağa kalkıp tepkinizi gösterdiniz mi?
Dövülen ikinci müdür durumu Adalet Bakanlığı’na şikayet ettiğinde ise ikinci bir skandal saptandı hani: Çakıcı ve Ali Öztürk adlı adamının 1.5 yıl önce de bir başka infaz koruma memurunu yumrukladığı ve dayağın üzerinin örtüldüğü belirlendi.
Dönemin Müdürü Suat Atan’ın “Beni bu işe karıştırmayın” dediğinde, yumruklanan memurun “Merdivenlerden düştüm” diye rapor aldığı, dayağa ilişkin tutanak bile tutulmadığı ve bu nedenle Çakıcı hakkında işlem yapılmadığı da ortaya çıktığında, tüm gardiyanlar birleşip, "Can güvenliğimiz tehlikede, bir mafya lideri bizi döve döve paçavraya çevirdi" diye ayaklandınız mı?
***
Bu arada, cezaevinde ‘emanet para sorumlusu’ olarak görev yapan memurun, Alaattin Çakıcı için bütün mahkumlar adına para yatırdığı, bir başka memurun da Çakıcı’yı sabaha karşı avukat görüşüne çıkardığı tespit edildi. Bu tespitler sonrasında Cezaevi Müdürü Kemal Kargacıer ve bir önceki müdür Suat Atan ile 5 ayrı ikinci müdür, 5 baş memur ve 5 infaz koruma memuru dün itibarıyla açığa alındı.
Yani bunları neden uzun uzun yazıyorum, bu olayla, meslek grubunuzun içinde çürük yumurtaların da olabildiği açıkça ortaya çıkmıştı, onu hatırlatıyorum.
İşte Can Dündar da belki o çürük yumurtaların ağız kokusuna atıfta bulunmuştur değil mi?
"Ne diye hepiniz üzerinize alınıyorsunuz?" diye, belki beyhude ama yine de, bir kez daha sormak istiyorum...