Hani hep diyoruz ya ; 'Turizmin çeşitlendirilmesi tek çıkar yolumuz.' Nasıl olacak, ne yapmamız lazım ? Ya hele kalk bir şöyle, bak bakalım dünya turizm kurumları neler yapıyor. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var mı? Önce yapılmış örnekleri incelersin, sonra onları daha da geliştirmek sana kalmış artık.

Turizmin meşhur ama en 'ucuz” deniz-kum-güneş üçgeninden kurtulup, elimizdeki muhteşem kaynakların değerlendirilmesi ile yüksek kar sağlayan ama çevreyi bozmayan, geliri adaletli olarak dağılan şekle gelmesi gerekiyor.

Turizmin bin bir şekli, hizmet edebileceğiniz pek çok değişik kitle var. Bunlardan biri de, daha önce 'engelli turizmi' olarak adlandırılan, ancak daha sonra 'herkes için erişilebilir turizm' veya 'engelsiz turizm' şeklinde değiştirilen turizm çeşidi. Bu hizmetten yararlanmaya hazır o kadar büyük bir kitle var ki, inanamazsınız.

Kimdir bunlar? Sadece ortopedik, görme, işitme, mental engeli olanlar mı? Hayır. Çocuklar, yaşlılar, hamileler, rahatsızlıkları nedeni ile geçici sorun yaşayanlar. Düşündüğünüzden çok daha fazla sayıdalar. Sadece ülkemizde değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile çoklar.

Seyahat hakkı

İnsanların temel haklarından biri de seyahat özgürlüğüdür. Ancak erişim güçlüğü çeken hamile, küçük çocuklu aile, obez ve yaşlıların da aynı haklara sahiptir. Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Engelliler Sözleşmesi uyarınca kamusal alanlar, sinema, tiyatro, park, ören yeri, müze gibi yerlere rahatlıkla ulaşabilmesi gerekiyor.
 

Kendi ülke insanımız için yapılacak alt yapı düzenlenmeleri, beraberinde çok büyük bir turizm kapasitesi de yaratacaktır. Dünyada şehirlerin 'Erişilebilir Kent' ünvanı almak için yarıştıkları sınırların aşıldığı Avrupa'da bu sektör 390 milyar avro ekonomik potansiyele ulaşmıştır. Türkiye’ye gelen bir turist ortalama 600 dolar harcarken, engelli bir turist yanındaki iki kişiyle birlikte ortalama 4 bin doların üzerinde harcama yapıyor.

12 ay turizm

Sadece Avrupa örneğinden hareket ederek rakamlarla ifade edersek, nüfusun yüzde 28'i 65 yaş ve yukarısında olup, yaklaşık 150 milyon emekli 12 ay seyahat edebilecek durumdadır. Küçük çocuklu aileler yüzde 7 (40 milyon), buna ek olarak 50 milyon engelli ve her engelliye refakat eden ortalama 2 kişi (100 milyon). Sonuç olarak 550 milyonluk Avrupa'dan turizm alanında hizmet verilebilecek 350 milyon kişi bulunuyor.

Diğer taraftan yaz aylarında yapılan alışılmış deniz odaklı tatil, yılın sadece dört ayına sıkışıp kalıyor. Dezavantajlı kişilerin söz konusu olduğu turizmde ise bu zaman dilimi yılın 12 ayına yayılabiliyor. Üstelik bu kişilerin tatillerinin tedavi ile birleştirilebildiğinde, sigortalar tarafından da karşılanabilme olasılığı bulunuyor.

Türk turizminin 12 aya yayılması herkes için büyük fırsat yaratır. Sezonluk çalışma nedeni ile sürekli çalışanlarını değiştirmek zorunda kalan işletmeler, böylece kalifiye elemanlarını kaybetmemiş ve daha verimli çalıştırma olanağını bulmuş olurlar. Gençler yaşlı ve dezavantajlı kişilere hizmet konusunda eğitilerek ciddi iş olanakları yaratılır.

Peki ne yapacağız ?

Birleşmiş Milletler nezdinde imzaladığımız anlaşmaya göre, Türkiye’nin her yerinde kendi dezavantajlı vatandaşlarımız için zaten bu alt yapıyı oluşturma yükümlülüğümüz var. Pek çok yerde de buna başlandı. Bunun daha dikkatli ve özenli yapılması ile bu turizmin alt yapısı da hazırlanmış olur.

Tamam diyelim ki belirli pilot bölgelerde bunu dört dörtlük hale getirdik. Bunun bu kitle tarafından bilinmesi de lazım tabii ki. Bakanlığın önderliğinde, ilgili kurumlar, seyahat acenteleri, yurt dışındaki benzer talepleri olan kurumlarla iletişime geçer. Onları yerinde ziyaret ederek, olanaklarımızı gösteren sunumlar yapar.

European Network for Accessible Tourism (ENAT) yani Avrupa Erişilebilir Turizm Ağı bunlardan en büyüğü. Benzer yüzlerce kurum ve kuruluş var. Sadece bu kesime hizmet veren yüzlerce seyahat acentesi var. Oturduğumuz yerden turizm yapılamayacağını artık öğrenmiş olmamız lazım. Eğer turizmde başarılı olmak istiyorsak, tek tek kapıları çalmamız gerekiyor. Anlatacağız, anlatacağız, yeniden anlatacağız…

390 mİlyar avro

Bu konuda iyi olarak ün yapmamız durumunda, ciddi bir turizm gelirinin hanemize yazılacağını da unutmayalım. Avrupa'da bu sektörün 390 milyar avro ekonomik potansiyeli olduğunu düşünürsek, alacağımız yüzde 2-3 payın bile sektörümüzü şaha kaldıracağı açıktır.
 

Turizmi çeşitlendirmek, kişi başı turizm gelirlerimizi yükseltmek için sürekli arayış ve çalışma içinde olmamız gerekiyor. Tembel işi ucuz turizmle ülkemizin kaynaklarını tüketiyoruz. Havasını, suyunu, doğasını kirletiyoruz. Az ama gelir getiren turiste ihtiyacımız var.

On milyonlarca sineğin yağını hesaplayan, çöpünü bırakıp giden turisti isteyen alsın, Ama lütfen biz almayalım. Bu ülkede sadece sürdürülebilir turizm yapılmalı, tüketen turizm değil. Kaz dağlarını satanlar sınıfına girmek bize yakışmaz. Öyle ya, turizmciler dünyayı görmüş görgülü insanlardır.