Cümle doğru da, bizde bu böylemi acaba? Ülkemizde klasik müze anlayışına veda edilmemiş olsa da, hızla yeni müzecilik örneklerinin yaygınlaşması beni sevindiriyor. Günümüzde çok güzel müzeler yapılıyor. Darısı İzmir’in başına.

Bazı müzelerimiz Kültür-Sanat hapisanesi, “Allah aşkına gelme müzesi” durumda. Doğu Anadolu’da yapılan müzelere bakınca, benzer müzelerin İzmir’de de olmasını istiyor insan.

Güzel, çekici, öğreten, eğiten müzelerimizin olmasını istiyoruz. Bir de değişik temalı müzeler. Ama karikatür müzesi, mask müzesi değil. Hiç mi olmasınlar. Tabii ki olsunlar. Ama her çocuğun katılımcı olacağı, aktiviteler üreten müzeler şeklinde olmasını istiyoruz.

İstanbul’da üç boyutlu resimlerden oluşan bir “Canlı Müze” (Alive Museum) var mesela. Resmin içine girip fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Yani siz müzenin içinde, müze de sizin içinize giriyor tabii.

Yapılanı inkar eden bir yapım yok. Teşekkür etmesini de bilirim. Her yapılan iş teşekkürü hak eder. Kitap Müzesi, Mübadele Müzesi, Arkas Deniz Müzesi, Etnografya Müzeleri, Arkas Sanat Sergisi, Atatürk Müzesi, Müziksev Müzik Müzesi… Daha fazlası da var tabii ki. Yetmiyor mu ? Yetmiyor, yetmez…

Çünkü İzmir 8 bin 500 yıllık bir tarihe sahip. Muazzam bir mutfak kültürü var. Ama Mutfak Müzesi yok. Tarihi çok eski olmasa da İtfaiyemiz var, ama müzesi yok. İki bin 500 yıllık bilinen bir sağlık tarihimiz var, ama Sağlık Müzesi yok. Üstelik sağlık temalı Expo yarışına bile girmiştik. 8 bin 500 yıllık kentimizde, gurur duyacağımız bir Ege Kültürleri Müzemizin olmasını istiyoruz mesela.

Şunu bunu suçlamak değil, isteğimizi dillendirmek istiyoruz. Sizden kendimiz için değil, kentimiz için istiyoruz. Bunu hak eden İzmir için istiyoruz.

Ez cümle ; İzmir’e bir sağlık müzesi şarttır. Bu kadar köklü yemek kültürü olan kente, mutfak müzesi de şarttır. Bir itfaiye müzesi, interaktif bilim müzeleri, yaşayan müzeler, öğreten müzeler…

Lütfen…