Türk müziğinin "Dilek Taşı", "Sürünüyorum" gibi unutulmaz eserleriyle hafızalara kazınan, arabesk ve fantezi müziğin kraliçelerinden Gülden Karaböcek, yıllardır süregelen ve kamuoyunun da yakından takip ettiği, ablası Neşe Karaböcek ile arasındaki küskünlüğe ve eniştesi Atilla Alpsakarya ile yaptığı evliliğe dair ilk kez bu kadar net ve sarsıcı açıklamalarda bulundu. Sanat dünyasının en çok konuşulan aile dramlarından birinin kahramanı olan Gülden Karaböcek, uzun bir süredir devam eden sessizliğini Kanal D ekranlarında yayınlanan "Neler Oluyor Hayatta" programında bozdu. Programda yaptığı açıklamalar, magazin gündemine bomba gibi düşerken, özellikle Neşe Karaböcek'in "İşte Benim Masalım" adlı kitabında yer verdiği ve kardeşini hedef alan ihanet suçlamalarına verdiği yanıtlar büyük yankı uyandırdı. Gülden Karaböcek, yaşadığı zorlu süreci, ablasına olan kırgınlığını, pişmanlıklarını ve bir yandan da dinmeyen özlemini anlatırken zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı. Sanatçının, eniştesiyle yaptığı ve yıllardır magazin manşetlerinden düşmeyen evlilik hakkında sarf ettiği "Aşk yoktu, mecburdum, ablam beni zorladı" şeklindeki sözler ise olayın seyrine dair bambaşka bir pencere araladı.
Yılların suskunluğu canlı yayında gözyaşlarıyla bozuldu
Gülden Karaböcek, katıldığı televizyon programında, hayatının en çalkantılı dönemlerine ışık tutan samimi itiraflarda bulundu. Özellikle ablası Neşe Karaböcek ile olan ilişkisi ve kamuoyunda "ihanet" olarak yankılanan, eniştesi Atilla Alpsakarya ile yaptığı evlilik, sanatçının açıklamalarının merkezinde yer aldı. Yıllardır bu konu hakkında konuşmaktan kaçınan, adeta bir sır perdesi arkasına sığınan Gülden Karaböcek, program sunucularının soruları karşısında daha fazla direnemeyerek içini döktü. Konuşması sırasında sık sık duygusal anlar yaşayan, sesi titreyen ve gözleri dolan sanatçı, yaşadığı acıların ve pişmanlıkların hala taptaze olduğunu hissettirdi. Bu itiraflar, sanatçının sadece güçlü sesiyle değil, aynı zamanda yaşadığı derin insani duygularla da sevenlerinin karşısına çıktığı bir an olarak kayıtlara geçti. Kamuoyu, Gülden Karaböcek'in bu açıklamalarını merakla ve şaşkınlıkla takip ederken, olayın diğer kahramanı Neşe Karaböcek'in nasıl bir tepki vereceği ise büyük bir soru işareti olarak kaldı.
Ablası Neşe Karaböcek'in suçlamalarına ilk kez bu kadar net yanıt
Neşe Karaböcek, geçtiğimiz yıllarda yayımladığı "İşte Benim Masalım" adlı kitabında, kardeşi Gülden Karaböcek ve eski eşi Atilla Alpsakarya arasındaki ilişkiye dair çarpıcı iddialarda bulunmuş, bu durumu bir ihanet olarak nitelendirmişti. Kitapta yer alan suçlamalar, magazin basınında geniş yer bulmuş ve iki kardeş arasındaki zaten gergin olan ilişkileri daha da çıkmaza sokmuştu. Gülden Karaböcek, programda bu suçlamalara ilk kez bu kadar kapsamlı ve doğrudan yanıt verdi. Ablasının iddialarını reddetmekle kalmayan sanatçı, olayın iç yüzünün çok daha farklı ve karmaşık olduğunu, kendisinin de bu süreçte büyük mağduriyetler yaşadığını öne sürdü. Ablasının kendisini "rezil etmeye çalıştığını", adını "afişe ettiğini" ve bu süreçte tek amacının kendisini sahneden uzaklaştırmak ve halkın gözünde küçük düşürmek olduğunu iddia etti. Gülden Karaböcek'e göre, Neşe Karaböcek bu olaylar üzerinden "mağdur bir kadını oynayarak" hem kendisinden kurtulmuş hem de kamuoyunun sempatisini kazanmaya çalışmıştı. Bu ağır suçlamalar, iki kardeş arasındaki gerilimin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.
"Aşk değil, mecburiyetti"
Belki de programın en çok merak edilen ve şok etkisi yaratan bölümü, Gülden Karaböcek'in eniştesi Atilla Alpsakarya ile yaptığı evlilik hakkında söyledikleriydi. Yıllardır süregelen "yasak aşk" ve ihanet iddialarına karşılık Gülden Karaböcek, bu evliliğin bir aşk evliliği olmadığını, tam aksine bir "mecburiyet" sonucu gerçekleştiğini iddia etti. "Neden eniştenizle evlendiniz?" sorusuna verdiği yanıtta, "Bu hikâye uzun. Çok derin, çok ince, çok detaylı anlatmam gerekir. Onu da burada yapmak istemiyorum. Yani bir aşk meselesi falan yok. Olayı böyle yansıtmak işine geldi. Mecbur etmeselerdi beni bu evliliğe. Evet, mecbur edildim. Ve ablam mecbur etti" ifadelerini kullandı. Bu sözler, olayın bilinen anlatısının tam tersi bir durumu işaret ediyordu. Gülden Karaböcek, ablasının baskıları ve o dönem içinde bulunduğu çaresizlik nedeniyle bu evliliğe zorlandığını ima ederek, yıllardır süregelen bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olduğunu öne sürdü.
"Beni rezil etmeye çalıştı, sokakta bıraktırdı"
Gülden Karaböcek, ablası Neşe Karaböcek'in kendisine yönelik tutumunu daha da ağır ifadelerle eleştirdi. Ablasının, kendisini ailesine, annesine ve babasına kötüleyerek sokakta kalmasına neden olduğunu iddia etti. "Ablam beni ortaya döktü, adımı afişe etti herkese. Rezil etmeye çalıştı. Bir taşla kaç tane kuş vurmaya çalıştı! Hem beni sahneden mahrum edecekti, halkın gözünde küçük düşürecekti, hem de benden kurtulacaktı. Mağdur bir kadını oynayacaktı. Ve öyle de oldu. Sokakta bıraktırmasaydı aileme, anneme, babama… Onlara kötüleyip beni sokakta bıraktırdı" diyen Gülden Karaböcek, o dönemde kimsesiz, parasız ve gidecek bir yeri olmadığını, bu çaresizlik içinde Atilla Alpsakarya ile evlenmek zorunda kaldığını belirtti. Bu açıklamalar, Neşe Karaböcek'in kamuoyunda çizdiği "aldatılan mağdur eş" portresine karşı, Gülden Karaböcek'in de kendi mağduriyetini dile getirdiği bir karşı argüman olarak değerlendirildi.
Atilla Alpsakarya'nın "yardım" eli ve sonrasında yaşananlar
Sanatçı, eniştesi ve daha sonra eşi olan Atilla Alpsakarya'nın da bu süreçte kendi planları olduğunu, başlangıçta kendisine yardım ediyormuş gibi görünse de daha sonra maddi anlamda kendisini sömürdüğünü iddia etti. Birlikte plak yapmalarına rağmen emeğinin karşılığını alamadığını, hakkının ödenmediğini ve tek kuruş dahi göremediğini söyledi. Kendi başına bir hayat kurmak, bir ev açmak istediğinde ise Alpsakarya'dan destek göremediğini belirten Gülden Karaböcek, "Ne eniştem ne de ben birbirimize aşık olduk. Öylesine, olayların akışında gitti her şey. Ben tek başıma kaldım. Kimsem yoktu. Gidecek yerim yoktu, parasızdım. Mecbur kaldım. Eniştem yani sonradan eşim olan kişinin de kendi planları varmış. Ben bunu çok sonra anladım" şeklinde konuştu. Bu ifadeler, Alpsakarya ile olan ilişkisinin de karmaşık ve çıkar odaklı bir temele dayandığı iddialarını güçlendirdi. Ablasının bir yandan "evlensinler, adı çıktı, onu kimse almaz" şeklinde gazete röportajları verdiğini, kendisinin ise o dönemde daha yeni yeni albümler yapmaya çalışan, ayakları üzerinde durmaya çalışan genç bir sanatçı olduğunu vurguladı. Atilla Alpsakarya ile aynı evi paylaşmalarına rağmen, onun dışarıda kendi hayatını yaşamaya devam ettiğini ve evliliklerinin 12 yıl sürdüğünü, bu evlilikten bir de çocukları olduğunu belirtti. Hatta Neşe Karaböcek ve Atilla Alpsakarya'nın boşanma kararı aldıklarında kendisinin babasıyla turnede olduğunu ve bu durumdan haberi bile olmadığını söyledi.
"Keşke doğmasaydım"
Programda, "Bu evlilikten Gülden Karaböcek ne kadar pişman oldu?" sorusu üzerine sanatçı, derin bir pişmanlık yaşadığını ve hatta "Keşke doğmasaydım diyorum hep" diyerek yaşadığı üzüntünün boyutunu gözler önüne serdi. Kınamanın çok kolay olduğunu ancak insanların başına ne geleceğinin belli olmayacağını ifade eden Gülden Karaböcek, herkesin evladı olduğunu ve kimsenin başına ne geleceğini bilemeyeceğini söyleyerek, yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Bu pişmanlık dolu sözler, sanatçının o dönemde ne denli büyük bir baskı altında kaldığını ve yaptığı evliliğin hayatında ne denli derin izler bıraktığını gösteriyordu.
"Mağduriyeti biter diye affetmiyor"
Gülden Karaböcek, ablası Neşe Karaböcek'in kendisini affetmeyeceğini söylemesinin altında yatan nedenin, affetmesi durumunda "mağduriyetinin biteceği" düşüncesi olduğunu iddia etti. "Ablam tabii ki beni affetmeyeceğini söyler çünkü affederse artık mağduriyeti biter. Şimdi bakın... Nefret ettiği bir insanın sayesinde plak yapıyor. Bir şarkı söylemiş, klip çekiyor, kitap çıkarıyor. Fırsata çeviriyor işi. Para kazanmaya çalışıyor. Ben olsam tenezzül etmem" diyerek ablasının bu durumu kendi lehine kullandığını öne sürdü. Bu sözler, iki kardeş arasındaki meselenin sadece kişisel bir kırgınlık değil, aynı zamanda profesyonel bir rekabet ve çıkar çatışması boyutunu da içerdiğini düşündürdü.
"Yumoş yanaklarını öpmek isterim"
Tüm bu suçlamaların ve kırgınlıkların gölgesinde, Gülden Karaböcek'in ablasına duyduğu özlem de dikkatlerden kaçmadı. "Özlediniz mi?" sorusuna verdiği "Özlemez olur muyum? Tabii ki özledim. Onun o yumoş yanaklarını öpmek isterim" şeklindeki yanıt, tüm yaşananlara rağmen kardeşlik bağının ve sevginin bir yerlerde hala var olduğunu gösteriyordu. Bu özlem dolu sözler, sanatçının iç dünyasındaki karmaşıklığı ve barışma arzusunu da ortaya koyuyordu. Ancak ablasının kendisini "mezara kadar affetmeyeceğini" bildiğini de ekleyerek, bu barışın pek de mümkün görünmediğini ifade etti.