Hazırlayan/ Serdar Çelenk

Ben turist sayısına hiç takılmayanlardanım. Tam tersi az turist ama tabana yayılmış yüksek katma değer her zaman hedef olmalı. Kırk dört yıldır sürdürdüğüm profesyonel rehberlik ve danışmanlık sürecinde, ülkemizin nasıl ucuza pazarlandığını içim yanarak gördüm.

Bu noktadan hareket ederek, İzmir’in Antalya’ya göre turizmde “geri kalmışlığı” avantaj bile sayılabilir. Bölgeye hiçbir yararı olmayan “herşey dahil” sistemi yerine bölgemizde katma değeri ve servis kalitesi yüksek turizmi geliştirme konusunda iyi şeyler yapılabilir. Gelin bunları başlıklar şeklinde gözden geçirelim.

Başta Katma değeri yüksek turizm için turizm paydaşları ile çalışma yapılmalı. Seyahat acenteleri bu işin merkezini oluşturmalı. Yanlarında da deneyimli rehberler. Otelciler, yeme-içme sektörünü oluşturanlar ve başta hava yolu şirketleri olmak üzere ulaşım olanaklarını sağlayanlar.

Başlarken en önemli konu ise şu : Kentlinin kente sahip çıkması için kentini tanıması. Bu noktadan hareketle, şu an atıl duran 5 adet üstü açık otobüslerle anlatımlı sürekli turlar düzenlenmeli. Kent kart ile İzmirli bu turlardan yararlanabilmeli.

İstanbul Boğaz turları gibi, tekne ile körfez turları düzenlenmeli.

Turist otobüsleri için yolcu indirme-bindirme cepleri ve park yerleri yapılmalı. Basit gibi görülse de, çok önemli bir konu bu.

Alt yapısı çok güzel kurulmuş olan Yarımada İzmir projesine işlerlik kazandırılmalı. Yürüyüş, gastronomi, bisiklet ve tematik turlar düzenlenmeli.

Ege Gastronomi Turizmi Derneği olarak üzerinde çalıştığımız Kemeraltı Tarih-Gastronomi projesine en kısa sürede işlerlik kazandırılmalı.

Kadifekale Bodrum kalesi örneğine benzer şekilde mesire yeri-müze haline getirilmeli. Burayı yaşayan tarih alanı haline getirmek için etkinlikler düzenlenmeli.

Kadifekale-Agora-Basmane-Kemeraltı tarihi aksı-alanı işlevsel turistik bölge haline getirilmeli.

Turizmi evrensel görüp yerelde uygulamak, turizm gelirini 3-5 kişiye değil tabana yaymak için projeler üretilmeli. Dünyada pek çok örneği var. Amerika’yı tekrar keşfetmemiz gerekmiyor.

Dünya Kardeş Şehirler Turizm Birliğine hemen üye olunmalı. Kardeş şehirlerin, kardeş şehirlerinin de dahil edildiği bu ağ İzmir için faydalı olur.

Gastronomi üzerinden katma değeri yüksek turizm yapmak için paket programlar hazırlanmasında öncü, yol gösterici olmak gerekiyor. Kemeraltı bunun için tam bir cennet. Gastronomi turları yanında, Geleneksel Türk Mutfağı atölyeleri ne kadar çekici olur, düşünsenize.

Şarap-Peynir-Zeytin’i gastro paket turlar ve atölye çalışmaları ile hak ettiği yere yerleştirmek hedefimiz olmalı. İncir, üzüm, susam bu coğrafyaya özgü tarımsal ürünler. Bunları görmek, haşatında bulunmak için binlerce turist buraya akabilir.

Antalya gibi turizm erozyonuna uğramamış olan bölgemizi Sağlıklı Uzun Yaşam - Healty Long Life bölgesi olarak öne çıkarmak için tarih, doğal beslenme, doğa unsurları ile planlamalıyız.

Birkaç yıl Berlin Bergama Müzesi önünde duran ve önünde kuyruklar oluşan Pergamon Panorama şu an Berlin’de bir depoda duruyor. Bu yapı küçük bir meblağ karşılığı getirilip ya Bergama’ya, ya da İzmir’e kurulabilir. Çok büyük atraksiyon olur.

Dünyada trend haline gelen 3D müzelerini ülkemizin kültürünü tanıtmada çok rahat kullanabiliriz.

Dünyada ucuz turizm varlığını hep sürdürecek. Ama sahip olduğumuz değerlerle biz ucuz turizm yapmak zorunda olan bir ülke değiliz.

Çok fazla tanınmayan, bölgemizde de hiç olmayan, Lüks Turizmi mutlaka bölgemize getirmeliyiz. Türkiye’nin en büyük Lüks Segment turizmi yapan AIDA Tours seyahat acentesi İzmir’e bir şube açtı. İzmir özel jetleri ile gelen zengin turistle tanışıyor.

İnsanları kandırarak değil, karşılığını verip çok memnun ederek katma değeri yüksek turizm ile yürümeliyiz. Küçük düşünmek bize yakışmaz.

Yıllardır iddia edildiği gibi İzmir’in sorunu tanıtım değil, satın alınabilecek turlar şeklinde sunulamama sorunudur. Olmayan ürün tanıtılamaz. Bu işin kolaycılığıdır. Çok çalışıp, kaliteli ve yüksek gelir getiren paket programlar üretmeliyiz.

Yeni belediye başkanımız Tunç Soyer’in turizmci yönünüzle bunları çok rahat anlayabileceğini biliyorum. Neden bunu söylüyorum? Çünkü, belediyenin desteklemediği turizm hareketi güdük kalmaya mahkumdur. Yerel yönetimlerin desteği olmadan turizm hakkıyla yapılamaz.

Dünya turizmi gelişmelerini yakından takip ederek İzmir’e farklı bir turizm anlayışı getirmek mümkün. İzmir’in turizmden hak ettiğini alması konusunda herkesin katkı vermesi gerekir.

Velhasıl İzmir Turizmi için yapacak iş çok. Önemli olan ise, bilinçli, planlı ve programlı hareket edebilmek. Bilmeyen ama bildiğini iddia eden, kazanç odaklı çalışan kişi ve kuruluşlar, kendilerine kısa vadeli kazançlar, ama kentimize uzun vadeli yaralar oluştururlar.

Önce değerlerimizi bilelim, tanıyalım. Sonra da konuklarımıza sunalım. Ama mutlaka ve mutlaka İzmirli içinde olsun, seyirci olmasın…

Doğru yapılan turizm tüm İzmir halkına fayda sağlar.