Şarkıcı Berkay ve futbolcu Arda Turan arasındaki karıma asıldın/asılmadım kavgası mahkemeye taşındı.

Dünyanın en leş davalarından biri.

İki taraf açısından da.

Biri evli, hatta karısının eli kulağında doğurdu doğuracak olduğu halde... Yine de gördüğü her güzel kadına yazma hakkını kendinde bulmuş...

Kadın da alkollü ortam falan dememiş, sabahı beklememiş durumu anında kocasına yetiştirmiş. O da yetmemiş sabahın köründe adamın hamile karısını arayıp ortalığı iyice ateşe vermiş.

***

Eh koca bu durur mu o da karısına sarkıntılık edeni tutmuş ensesinden dışarı çekmiş. Çekmiş ama gerisini pek getirememiş! Çünkü enseden tutulan (Arda) hem suçlu hem güçlü haline bakmamış adamın (Berkay) burnunu kırmış.

O da yetmemiş kırık burun hastaneye tamire götürüldüğünde peşlerindren koşup ruhsatsız silahla şehir eşkıyalığına girişmiş falan.

***

Diyorum ya iki taraf için de rezillik, avamlık, kepazelik, leş bir skandal.

İşte bu skandal davanın kendisi de epey konuşulacak gibi duruyor.

Çünkü davanın başında hakim iki tarafa da aylık gelirini sorduğunda Arda 300 bin euro cevabını verirken (hey maşallah!), Berkay gelirinin 1000 lira olduğunu beyan edince ortalık bu kez başka konu üzerinden alevlendi.

Berkay ya mahkemeyle dalga geçiyordu...

Ya da gelirini düşük gösterip vergi kaçırıyordu.

Mahkeme çıkışı bir açıklama yaptı: Arda'nın geliriyle hava attığını sezmiş o yüzden kinaye yapmıştı!

Şakaydı yani şaka.

Hakimin suratına suratına...

***

Şimdi... Efendim malum, ülkemizde basın aşırı derecede özgür olduğu için neredeyse yazdığımız üç yazıdan biri için dava açılmakta.

Meslekte 20 yılı geride bırakmış biri olarak varın siz hesap edin hakim karşısına kaç kez çıktığımı. Anamızın karnından çıktığımızda olmasa da hakim karşısına çıka çıka öğrendiğimiz bazı şeyler var tabii:

- Hakimin karşısında sululuk yapılmaz.

- Konuşurken el kol hareketi yapılmaz.

- Gevşek gevşek konuşulmaz.

- Yalan beyanda bulunulmaz. (Ayrıca suçtur.)

- Hakim karşısı soytarılık kaldırmaz.

- Kılık kıyafet dersen karnaval havasında gidilmez vs.

Hukuk ciddi bir iştir ve duruşma salonu bir disiplin gerektirir.

Hatta karşısında ifade veren herkesi emir eri Ramazan zanneden, gözünün üstündeki kaşı oynatsan bağırıp çağıran hakimlerimiz de vardır.

Tam savunmanı yapacakken lafı ağzına tıkan, azarlayan hakimler, hakimlerimiz...

Kendisi haklı ve davacı iken, hakimin küçücük bir sebepten paylamasıyla salondan suçluymuş gibi ağlaya ağlaya çıkanı gördüm ben.

***

Hal böyle iken Berkay'ın çıkıp da 'hakime şaka yaptım ya niye büyütüyorsunuz?' lafı asıl gülünecek mevzudur.

Şaka yaptın demek ha? Hakim de önündeki kağıtta ayrı bir rakam yazıyorken senin bu şakanı kaldırdı. Vay deli oğlan!

Vallahi biz duruşmalarda böyle şeylere hiç cesaret edemiyoruz.

Ya da Berkay gibi şaka kaldıran hakimlere hiç denk gelmiyoruz.

Bizde hep azar, hep paylama.

Sıkıyorsa kağıtta yazanla ağzından çıkan arasında minicik bir fark olsun!

İki dirhem bir çekirdek yetişkin bir insan olarak girdiğin o mahkemeden, ağzına acı biber sürülmüş çocuk gibi kısa pantulla ağlayarak çıkartırlar insanı...

Öyle bir yerdir mülkün temeli.

***

Ama Berkay bir ilki başarmış ve mahkeme salonunda öyle kafasına göre takılmış. Kimse de sesini çıkarmamış. Öyle şakalar makalar...

Bu davayı ilgiyle takip ediyor, bir dahaki mahkemede hakime yapılacak eşek şakasını merakla bekliyoruz.