5953 sayılı Basın İş Yasası’nın 1. maddesine göre Türkiye'de yayınlanan gazete ve sürekli yayınlar (mevkuteler) ile haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışanlarla bunların işverenlerine, bu kanun hükümleri uygulanır. Yine maddenin 2. fıkrasına göre bu kanun kapsamına giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir.
Bu şekilde çalışan bir kişinin “gazeteci” sayılabilmesi için öncelikle Türkiye’de yayımlanan sürekli yayın ve gazetelerle haber ve fotoğraf ajanslarına ait işyerlerinde fikir ve sanat işi yapması gerekmektedir.
Daha önceki bir yazımızda da belirtildiği gibi ayrıca Basın İş Yasası’nın 2. maddesinde, yasanın 1. maddesi kapsamına girdiği halde Devlet, vilayet ve belediyeler ve İktisadi Devlet Teşekkül ve Müesseseleriyle sermayesinin yarısından fazlası ve bu teşekküllere ait şirketlerde çalıştırılan memur ve hizmetliler hakkında bu yasa hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre örneğin önceden herhangi bir gazetede gazeteci olarak çalışmakta iken kamu sektöründe memur ya da işçi statüsünde çalışanlara Basın İş Yasası hükümleri uygulanmayacaktır. Bunun yanında Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Yasa’nın 38. maddesinde radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışan gazeteciler hakkında da Basın İş Yasası’nın uygulanacağı belirtilmiştir. Ne var ki yeniden değinmek gerekirse kamu kurumu niteliğindeki TRT’nin işyerlerinin haberle ilgili birimlerinde çalışan fikir işçilerinin Basın İş Yasası hükümlerinden yararlanmaları mümkün değildir. Bu bağlamda Basın İş Yasası’nı hazırlayan komisyonun gerekçesine bakıldığında kamu sektöründe çalışanların zaten mevcut yasalarla korundukları için ikinci bir korumadan yararlanmalarının uygun olmayacağının belirtildiği görülmektedir.
Öte yandan gazeteler ile radyo ve televizyonların haberle ilgili birimlerinde çalışan herkesin Basın İş Yasası hükümlerine tabi olmaları da mümkün değildir. Burada temel ölçü bu kuruluşlarda çalışanlardan haberin oluşumunda doğrudan etkisi olan, öz olarak fikir ve sanat işi yapanların Basın İş Yasası kapsamında değerlendirilmeleridir. Yoksa gazetecileri götürüp getiren aracın şoförü, temizlik işçileri, matbaalarda dizgici ve baskıcı olarak çalışanlar, gazetelerin pazarlama, satış, personel, muhasebe ve sekreterlik yapanlar gazeteci sayılmadıkları için Basın İş Yasası’na değil 4857 sayılı İş Yasası’na tabi olacaklardır.
Öte yandan Basın İş Yasası’nın 9. maddesi gereğince gazeteci ile yapılan sözleşmenin yapılışı işveren tarafından, feshi, fesheden tarafından Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğüne (Eski Bölge Çalışma Müdürlüğüne), Mülkiye amirliğine ve eğer gazeteci sendikalı ise sendikasına, değilse en fazla üyesi bulunan meslekî teşekküle 15 gün içinde bildirilmesi gerekir. Mülkiye amirleri bu bildirimlerin birer örneğini, gazetecinin kıdeminin tespitine esas olmak üzere hemen Kültür ve Turizm Bakanlığına gönderirler. Bu bağlamda ileride gazetecinin meslekteki kıdeminin belirlenmesinde çıkan uyuşmazlıklarda bu bildirimler esas alınacaktır.
Bunlarla birlikte gazetecinin haklarının bir kısmına bu yazıda değinmek gerekirse; Basın İş Yasası’nın 6. maddesine göre meslekte en az beş yıl çalışmış olan gazetecinin kıdem tazminatı hakkı vardır ve kıdemi mesleğe ilk girişten itibaren hesaplanır. Sözleşmenin feshi halinde gazeteci, bu süreye göre hesaplanacak tazminatı almaya hak kazanır. Aralıksız olarak gazeteciliği en az beş yıl sürmüş olan gazetecinin işine son verilmesi, yapılacak yazılı ihbardan itibaren üç ay geçtikten sonra geçerli olur. Yani ihbar öneli 3 aydır. Beş yıldan az hizmeti olanlar için bu ihbar süresi bir aydır. İhbar önelinin son günü olan tarih tazminata esas tutulur ve yıllık izinden sayılmaz. Gazeteci yıllık iznini kullanmamışsa, işine son verilmesi halinde, izin süresine ait ücreti yasanın 21 ve 29. maddeleri uyarınca iznin hak edildiği yılın ücreti üzerinden ve 2 kat olarak ödenmesi gerekir.
İşine son verilen gazeteciye gazetede geçen her hizmet yılı için, son aylığı esas alınmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti tutarında tazminat verilir. Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı dikkate alınmaz. Bir defa kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdemi, yeni işine girişinden itibaren hesaplanır. Ancak, bununun aksine işverenle gazeteci arasında sözleşme yapılmışsa bu geçerlidir. İşverenin sıkıntısı sebebiyle gazetecinin tazminatını bir defada ödeyememesi halinde, ödeme en çok dört taksitte yapılır ve bu taksitlerin tamamının bir yıl içinde ödenmesi gerekir ve taksitlendirme ancak o işyerinin mali vergisini tahakkuk ettiren maliye şubesinin, müessesenin zarar etmekte olduğu kararı üzerine yapılabilir.
Yine gazetecilere ücretlerini zamanında ödemeyen işverenler, bu ücretleri, geçecek her gün için yüzde beş fazlasıyla ödemek zorundadır.