Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi kapsamında gittiği Arnavutluk ziyaretinin ardından dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terörle mücadele süreci, PKK’nın fesih açıklaması, Lozan Anlaşması’na dair iddialar, bölgesel diplomasi adımları ve Türkiye-ABD ilişkileri Erdoğan’ın gündemindeydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK’nın silah bırakma ve fesih kararına ilişkin bir gazetecinin, “Bu, aslında Nobel Barış Ödülü gerektiren bir adım, bir devrim. Bundan sonra beklentilerimiz ne olacak?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Terörsüz Türkiye'nin nihai hedefi bellidir: Silahları gömmek. Terör örgütünün silahlarını tamamen bırakması, fesih kararının eksiksiz biçimde uygulanması, illegalitenin terk edilmesi şart. Alınan kararların tatbikini çok yakından takip edeceğiz. Şehitlerimizin manevi hatırasına, şehit yakını ve gazilerimizin haklarına halel getirmeden Terörsüz Türkiye'ye kavuşacağız. Terörün, Türkiye'nin gündeminden tamamen çıkmasıyla birlikte yepyeni bir dönemin kapısı aralanacaktır.”
“Bakın, terör belası yıllarca bu ülkenin ayağına vurulmuş bir prangaydı. Hızımızı azaltan, ayaklarımızı bağlayan zincirleri kırmaya başladık. Terör örgütünün, bulunduğu bölgeleri terk etmesiyle Güneydoğu'da, Doğu’da halaylar niye çekildi? Bütün bu halayların bir anlamı vardı. Artık Doğu'ya, Güneydoğu'ya huzur geldi diye benim vatandaşım orada halaylar çekti.”
“Benim Doğu’daki, Güneydoğu'daki halkımın yaşamı çok daha farklı bir hale gelecek. Hem ticari hayat canlanacak hem de vatandaşım caddelerde, sokaklarda nefes alacak. Yaylalar canlanacak, ayağa kalkacak. Çobanlarımız yaylada sürüsüyle beraber güvenli şekilde hayat sürdürebilecek. Ülkemin dört bir yanında da artık huzur, tam anlamıyla hissedilecek.”
“Birkaç cılız ses çıkıyor, vatandaşımız sürece sahip çıktıkça bu sesler de kesilecek. Beklentimiz, terör defterinin bir daha açılmamak üzere kapanmasıdır.”
“Bu süreç sivil siyaseti güçlendirecek”
Erdoğan, sürecin devamı için Suriye, Irak ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle temasların sürdüğünü belirtti:
“Bundan sonra örgütün feshi ve silahların teslimiyle ilgili çalışmaların nasıl yapılacağı, devletimizin güvenlik birimlerinin takibindedir. Sınırlarımız dışındaki teröristlerin silahlarını ne şekilde teslim edeceğiyle ilgili komşularımızdaki muhataplarıyla da görüşmeler yürütülüyor. Silahların teslimi ve örgütün tamamen tasfiyesi gerçekleştiğinde ise birlik ve beraberliğimizi güçlendiren adımlarla terörün tamamen Türkiye gündeminden çıkışı sağlanacaktır.”
“Şiddetin tamamen devreden çıkması, sivil siyasetin güçlenmesini beraberinde getirecek. Türkiye'nin hedeflerine daha kolay ulaşması mümkün olacaktır. Bu adım, aynı zamanda Irak ve Suriye'nin de huzuruna, kalkınmasına, istikrarına hizmet edecektir. Biz halihazırda Suriye yönetimi ile çok iyi ilişkilere sahibiz. Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara iki kez Türkiye'ye geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, İstihbarat Başkanımız İbrahim Kalın ve Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmeler yaptılar. Temaslarımız sürüyor. İnşallah umduklarımıza vasıl olacağız.”
“Lozan’la ilgili en ufak bir ifade kullanmadım”
PKK’nın son açıklamasında Lozan’a yapılan vurguya ilişkin soru üzerine Erdoğan, muhalefetten gelen eleştirileri şöyle yanıtladı:
“Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan'la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım. Sizler duydunuz mu benden? Ne millete seslenişlerde böyle bir beyanım oldu, ne dar kapsamlı toplantılarda bu tür bir açıklama yaptım. Böyle bir şey düşünmedik. Bunun Terörsüz Türkiye ile yakından uzaktan alakası yok. Bunlar maalesef duymuyorlar, uyduruyorlar.”
“Bu gelişmeler karşısında Doğu ve Güneydoğu'daki halkımın yaklaşımını çok önemsiyorum. Onlar da zaten Diyarbakır'da gereken cevabı verdi. Bizim muhatabımız milletimizdir, bölgedeki kardeşlerimizdir. Bizim ne dediğimizi milletimiz çok iyi bilir. Bizim gündemimizde, terörün tamamen saf dışı bırakılması var. Devletimizin birliği, bütünlüğü, üniter yapısı, rejimi, bayrağı, resmi dili gibi konuların tartışmaya açılmasına rıza göstermeyiz. Kimsenin tereddüdü olmasın, devletimiz gündemine hâkimdir. Cumhur İttifakı tam bir dayanışma içindedir.”
Putin-Zelenski görüşmesi için Türkiye hâlâ devrede
Erdoğan, İstanbul’da yapılması planlanan Rusya-Ukrayna liderler zirvesinin gerçekleşmemesinin nedenlerine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Burada bizden kaynaklı herhangi bir durum söz konusu değil. Sayın Putin, Sayın Trump ve Sayın Zelenski başat aktörlerdir. Biz bunların hepsine çağrımızı yaptık. İstanbul'da iki ülkenin heyetlerini bir araya getirmemiz, savaşın sona ermesi ve bölgede barışın tesisi için son derece önemliydi. Türkiye olarak adil ve kalıcı barış için gayret gösteriyoruz.”
“Bu savaşın çatışmalarla, silahlarla bir neticeye ulaşması mümkün değildir. Barış görüşmelerinden kesin bir sonuç almak en büyük arzumuz. Taraflar arasında diyalog kanallarının açık tutulması ve müzakerelerin devam etmesi için her türlü çabayı göstereceğiz.”
“Kurban Bayramı öncesi Gazze için umutluyuz”
Gazze’ye ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Erdoğan, bölgeye yardımların sürdüğünü belirterek şöyle konuştu:
“Biz şu anda Kızılayımızla, kendi altyapımızla Gazze'ye her türlü gıda yardımını yapıyoruz. 7'den 70'e o çoluk çocuk, kadın, erkek Gazzelilerin ellerinde tencere, tava ile nasıl yemek sırasına girdiklerini görüyorsunuz. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Sağ olsun Kızılayımız orada çok ciddi bir görev icra ediyor. Ellerinde ciddi miktarda konserve kavurma var. Bu konservelerle o fakir fukaranın imdadına yetişmenin gayretindeyiz.”
“CAATSA’da yumuşama var, süreç hızlanacak”
ABD ile savunma alanındaki gelişmelere de değinen Erdoğan, CAATSA yaptırımlarına ilişkin şunları söyledi:
“CAATSA'da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, bir yumuşama var. ABD Başkanı Sayın Donald Trump ile ve Türkiye'ye yeni atanan ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ı kabulümüzde bunları görüştük. CAATSA sürecini çok daha süratli aşacağız.”
“İki büyük müttefik NATO üyesi olarak aramızda savunma alanında hiçbir kısıtlama olmaması lazım. Bu yönde atılan her olumlu adım bizim için kıymetli. Dostum Trump'ın göreve gelmesiyle birlikte bu konularda daha açık, daha yapıcı, daha samimi bir iletişime kavuştuk. Türkiye-ABD ortaklığı hayati öneme sahip. Yapıcı ve sonuç odaklı bir diyalog zemini oluşturmanın gayretindeyiz.”