Sorunun yanıtı basit… Türkiye’deki Anayasa hukuku profesörlerinin neredeyse tümünün ortak görüşü, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına üçüncü kez aday olabilmesi için tek yol, Anayasa’nın değiştirilen 116. maddesi içinde yer alan şu bölüm: “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir.” Bu profesörlerden bazıları şunlar: Süheyl Batum, İbrahim Ö. Kaboğlu, Korkut Kanadoğlu, Kemal Gözler, Levent Köker, Şule Özsoy Boyunsuz, Mustafa Kamalak, Serap Yazıcı. İşin ilginci, Erdoğan'ın 2007’de ‘sivil anayasa’ hazırlaması için oluşturduğu akademisyen heyetine başkan seçtiği Ergun Özbudun da tamamen aynı düşünüyor ve şöyle diyor: “Erken seçim dışında cumhurbaşkanının üçüncü defa seçilebilmesinin imkânı yok. Anayasa'nın hükmü açık ve nettir.” Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk gibi hukuk duayenleri de tamamen aynı görüşteler.

Araştırdığım kadarıyla, bu konuda karşıt görüşe sahip tek profesör, Meclis Başkanı Mustafa Şentop; o da Anayasa değil, kamu hukukçusu. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi’nde yayınlanan 40 sayfalık makalesinin sonunda Şentop, Türkiye’deki neredeyse tüm Anayasa profesörleri karşıt görüşteyken, kendi görüşü ile ilgili olarak ‘hiçbir tereddüt bulunmamaktadır’ diye yazmış! Şentop ve onun görüşünü destekleyen Abdülkadir Selvi gibi gazeteciler, değişikliğin yürürlük tarihini düzenleyen “Yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte yürürlüğe girer” hükmüne dayanarak, Erdoğan’ın her durumda aday olabileceğini iddia ediyorlar. Kanun değişikliğini hazırlayan Özbudun’un buna yanıtı şöyle: “Bu geçerli bir argüman değil. 2017 yılında o arzuya yönelik bir hüküm getirilebilirdi, getirilmedi. Nitekim iki defadan fazla seçilemez hükmü baki kaldı.”

****

Meclis’te erken seçim kararının alınabilmesi için 360 milletvekilinin desteği gerekiyor ve Cumhur İttifakı’nın bu kadar milletvekili yok. Diğer bir deyişle, Erdoğan’ın hukuken aday olabilmesi için muhalefetle anlaşması şart. Erdoğan, muhalefetle anlaşmaya gereksinim duymadan, “Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır” şeklinde değiştirilen 116. maddedeki yetkisini kullanarak, 60 gün içinde baskın erken seçime gidebilir; ancak yukarıda saydığım tüm hukukçular, bu durumda da Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı konusunda hemfikir.

***

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim zamanında yapılsa veya Erdoğan seçimlerin yenilenmesine karar verse bile, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığını onaylayabilir; önceden mühürsüz oyları geçerli bile saydı.” diyebilirsiniz… “Bu defa o kadar kolay değil” derim; çünkü Anayasa’nın açık hükümlerini yok saymak son derece ağır bir suç ve muhalefet büyük bir hata yapmadıkça, iktidarın değişme olasılığı çok yüksek.

Erdoğan “Muhalefet benden korkuyor, mağdurum” diyebilmeyi çok ister, ama seçimi zamanında yapma veya yetkisini kullanarak yenileme olasılığını düşük görüyorum. YSK tekrarlanan İstanbul seçimlerinde olduğu gibi, hukuku katledip, ‘Aday olabilir’ kararı verse bile, ‘mağdur’ değil ‘mağrur’ olacak Erdoğan, büyük oy kaybı yaşar ve bunu göze almaz.

***

Sonuç olarak, Erdoğan’ın muhalefetle anlaşıp, Meclis çoğunluğu ile erken seçim kararı alınması en büyük olasılık gibi görünüyor. Muhalefet 23 Nisan 2023’ten sonraki bir tarihi kabul etmeyecektir. Erdoğan karşısına Kılıçdaroğlu’nun çıkacağını bilse, Kasım’da erken seçimi seve seve kabul eder; çünkü elinde Kılıçdaroğlu’na karşı, hiç kullanmadığı çok sayıda koz var. Ancak Altılı Masa’nın hukukçu Mansur Yavaş’ı aday göstereceğini, bu adayın ilk turda açık farkla ‘Yeni Cumhurbaşkanımız’ olarak seçileceğini ve güzel günler göreceğimizi tahmin ediyorum.