Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve bu konuda farkındalığın arttırılması amacına yönelik özel günlerden biri de 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Birleşmiş Milletler, 1992 yılında bu
Kararı almış ,ayrıca 1993 yılında da özürlülerin sorunlarını yeni tanımlama ve başlıklar halinde İnsan Hakları meselesi kapsamında yorumlamıştır.
Engelli görme, işitme, duyma, ortopedik, spastik veya zihinsel olarak değerlendirilebilse bile genel
tanımlama olarak normal bir kişinin kişisel yada sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel ve ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar şeklinde açıklanabilmektedir.
Değişik tanımlamalar WHO (Dünya Sağlık Örgütü'nce) ve bizde de 5378 Sayılı Yasa kapsamında mevcuttur.
Demografik çalışmalarda toplumların ortalama yüzde 8’i engelli olarak görülmekle birlikte ülkemizde bu oran yüzde12.3, Finlandiya’da yüzde 32,İngiltere ve Hollanda’da yüzde 26’lar seviyesindedir.Bu oranlara, toplumun ortalama yüzde 20’lik yaşlı nüfüs ve kronik hastalığı olan insanlarımızı da eklediğimizde, kabaca, her üç kişiden birisi için aşırı özen gösterilmesi gereken hedef nüfus ortaya çıkmaktadır ki bu rakam Ülkemiz için 10 milyon sınırındadır.
Ülkemizde, engel gruplarına göre alt başlıklara baktığımızda,kronik hastalıklar nedeni ile 808 bin 335, zihinsel 482 bin 361, ortopedik 321 bin 895, görme 216 bin 077, ruhsal ve duygusal 176 bin 475 ve dil ve konuşma olarak da 37 bin 494 vatandaşımız tanımlanmıştır. Bu sayılar her yıl için yüzde 4-9 oranında artmaktadır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ulusal Engelliler Veri Tabanına göre, kamu kuruluşlarına
herhangi bir nedenle başvurmuş bireylerin beyanları esas alındığında toplam 1 milyon 559 bin 222 kişi engelli kapsamındadır. Bu rakamın 98 bin 564’ü İzmir’dedir. Bir başka çalışmada bu rakam 1 milyon 800 bin civarındadır ve yüzde 15’e yakını Ege Bölgesi'ndedir.
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 500 milyonun üzerinde engelli mevcuttur.
Önemli ayrıntı bu sayının çok önemli bir kısmının düşük gelirli toplum kesimine ait olmasıdır.
Dolayısı ile engellilik nedenleri ve türleri ne olursa olsun karşılaşılan güçlükler değişmemekte,
eğitim noksanlıkları,ev,ulaşım ve kentsel doku içinde fizik altyapı eksiklikleri ya da uygunsuzlukları üzerine binen yoksulluk durumun vehametini arttırmaktadır.
Engellilerin özel yaşamından devletin istihdam politikalarına kadar uzanan spektrumda maalesef
Tatmin edici bir durumda olduğumuz söylenemez. Son yıllarda yasal anlamda yapılan değişikliklerin topluma yansıması olumlu olmuş, ancak zorunlu istihdam oranlarının uygulama pratiği arzu edilen Seviyelere ulaşamamıştır. Uygar toplumların bir özelliği de engelli vatandaşlarına fırsat eşitliği kapsamında sağladığı pozitif ayrımcılıktır.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nün, toplumsal algıyı ve farkındalığı arttırarak,engellilere yönelik özel konut konfigürasyonundan kentsel planlama ve tasarıma,eğitim ve sosyal yaşama katılımlarından işe yerleştirilmelerine kadar birçok sorunlarının çözüme kavuşabilmelerine yönelik strateji ve politikaların oluşumuna vesilesi olmasını umut ediyorum. Böylelikle, toplumumuzun önemli bir kesimine el uzatmamızı önleyen bir engellilikten de kurtulmuş olacağız.