Türkiye, enerji politikasında, Batı ile ilişkileri yeniden şekillendirebilecek ve arz güvenliğini perçinleyecek önemli bir viraja giriyor. Kabine Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile enerji alanında derinleşen iş birliğinin somut projelere dönüşebileceğinin güçlü sinyallerini verdi. Bakan Bayraktar'ın açıklamaları, Türkiye'nin enerji tedarikinde kaynak çeşitliliğini artırma ve tek bir ülkeye olan bağımlılığı azaltma stratejisinin en net adımlarından biri olarak yorumlandı.
Bakan Bayraktar'a, geçtiğimiz günlerde ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı görüşmenin detayları sorulduğunda, gündemin oldukça yoğun olduğu anlaşıldı. Özellikle, "Yeni bir LNG anlaşması gelir mi?" sorusuna verdiği yanıt, piyasalarda heyecan yarattı. Bayraktar, "Özellikle, halen de devam ettiği için uzun dönemli LNG kontratları önemli. Bunlar çok hızlı somuta dönebilecek şeyler. Yeni bir LNG anlaşması olabilir" ifadelerini kullandı.
Bu açıklama, spot piyasanın anlık fiyat dalgalanmalarından etkilenen kısa vadeli alımlar yerine, 10-15 yıl gibi uzun bir süreyi kapsayan, fiyat ve miktar garantisi sunan kalıcı bir anlaşmanın masada olduğunu gösteriyor. ABD, kaya gazı devrimiyle birlikte dünyanın en büyük LNG ihracatçılarından biri haline gelmişti. Türkiye'nin, bu dev tedarikçi ile uzun dönemli bir kontrat yapması, kış aylarında yaşanan arz sıkıntısı ve fiyat artışı risklerine karşı stratejik bir kalkan oluşturacak. Bu hamle, aynı zamanda, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Avrupa'nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltma çabalarıyla paralel olarak, Türkiye'nin de kendi enerji sepetini Batılı kaynaklarla çeşitlendirme arzusunu ortaya koyuyor.
Sadece gaz değil: karadeniz ve akdeniz'de ortak petrol arama gündemde
Bakan Alparslan Bayraktar'ın açıklamaları, ABD ile enerji iş birliğinin sadece LNG ticaretiyle sınırlı kalmayacağını, çok daha derin ve teknolojik bir ortaklığı da kapsadığını gösterdi. Bakan, petrol ve doğal gazda "ortak arama" faaliyetlerinin de gündemde olduğunu belirterek, Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarında yeni bir dönemin kapısını araladı.
Türkiye, son yıllarda kendi sismik araştırma ve sondaj gemileriyle özellikle Karadeniz'de önemli başarılar elde etmiş ve Sakarya Gaz Sahası'nda devasa bir doğal gaz rezervi keşfetmişti. Ancak, bu tür derin deniz operasyonları, son derece yüksek maliyetli ve teknolojik olarak zorlu süreçler. ABD'li enerji devleriyle yapılacak bir ortaklık, bu sürece hem finansal kaynak hem de ileri teknoloji ve tecrübe transferi sağlayabilir. Bu ortaklık, Karadeniz'deki mevcut sahaların geliştirilmesinin yanı sıra, potansiyel taşıdığı düşünülen Doğu Akdeniz'de de yeni arama faaliyetlerinin önünü açabilir.
İş birliği vizyonu, fosil yakıtların ötesine geçerek, geleceğin enerji teknolojilerini de kapsıyor. Bakan Bayraktar, nükleer enerjide kullanılan "küçük modüler reaktörlerin" (SMR) de görüşülen konular arasında olduğunu belirtti. Geleneksel büyük nükleer santrallerin aksine, daha küçük, daha güvenli ve fabrikada seri üretilebilir olan SMR'ler, dünyanın yeni nükleer enerji trendi olarak kabul ediliyor. Türkiye'nin, bu alanda lider olan ABD ile bir iş birliğine gitmesi, hem karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine katkı sunacak hem de ülkenin teknolojik kapasitesini bir üst seviyeye taşıyacak stratejik bir adım olarak görülüyor.
Irak boru hattında düğüm çözülüyor mu?
Bakan Bayraktar'ın gündeminde, sadece Batı ile yeni ortaklıklar değil, aynı zamanda komşu Irak ile olan ve kilitlenmiş durumdaki enerji ilişkileri de vardı. Türkiye ile Irak arasında, Kerkük petrollerini Ceyhan limanına taşıyan tarihi boru hattıyla ilgili mevcut anlaşmanın 27 Temmuz 2026'da sona ereceğini belirten Bayraktar, yeni ve daha kapsamlı bir anlaşma için müzakerelerin sürdüğünü açıkladı.
Ancak Bakan, bu müzakerelerde Türkiye'nin kırmızı çizgilerini de net bir dille ortaya koydu. Günlük 1,5 milyon varil kapasitesi olmasına rağmen, Kerkük-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı'nda şu anda bir akış olmadığını ve hattın geçmişte de hiçbir zaman tam kapasiteyle çalıştırılmadığını vurguladı. Türkiye'nin, hattı çalışır vaziyette tutmak için yıllardır büyük yatırımlar yaptığını hatırlatan Bayraktar, OPEC toplantısında Irak Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani’ye de bu durumu ilettiğini söyledi. "Yeni anlaşma taslağında bu hattın tamamen kullanılmasını sağlayacak bir mekanizmanın olması lazım' dedik" ifadeleriyle, Ankara'nın artık atıl kapasiteye tahammülü olmadığını ve yeni dönemde hattın verimli bir şekilde işletilmesini şart koştuğunu belirtti.
Masada, hattın güneye doğru uzatılarak, Irak'ın Basra bölgesindeki zengin petrol yataklarına bağlanması gibi daha vizyoner projelerin de olduğu öğrenildi. Bu projenin hayata geçmesi, Türkiye'nin sadece Kerkük değil, tüm Irak petrolünün dünya pazarlarına açılan ana kapısı konumunu perçinleyerek, jeostratejik önemini ve transit gelirlerini katlayabilir.
Kavurucu sıcaklara rağmen elektrik arzında sorun yok
Bakan Bayraktar, uzun vadeli stratejik hamlelerin yanı sıra, vatandaşın günlük hayatını doğrudan etkileyen güncel konulara da değindi. Son dönemde, aşırı sıcaklar nedeniyle ülke genelinde kırılan elektrik tüketimi rekorlarına dikkat çeken Bayraktar, artan bu devasa talebi karşılamada herhangi bir sorun yaşanmadığını vurgulayarak kamuoyunu rahatlattı.
Yaz aylarında ülkenin dört bir yanında çıkan orman yangınlarının enerji altyapısına olan etkisine de değinen Bakan, bazı santralleri, alevlerin yaklaşması nedeniyle tedbir amaçlı olarak geçici süreyle kapatmak zorunda kaldıklarını belirtti. "Yangınlardan etkilenmesinden korktuğumuz santralleri kapatmak durumunda kaldık. Ondan dolayı birkaç saatlik bir sıkıntımız oldu ama sorun yaşanmadı. Bandırma'da santrale yaklaşan bir yangın söz konusu oldu. Onun dışında bir şey yok" diyen Bayraktar, sistemin bu tür krizleri dahi yönetebilecek bir esnekliğe ve güce sahip olduğunun altını çizdi. Bu açıklama, Türkiye'nin enerji altyapısının, hem rekor talep artışlarını hem de beklenmedik krizleri yönetebilecek kapasitede olduğunu gösterdi.
Türkiye'nin yeni enerji satrancı: denge ve güvenlik arayışı
Bakan Alparslan Bayraktar'ın açıklamaları bir araya getirildiğinde, Türkiye'nin 21. yüzyılın karmaşık jeopolitik ve ekonomik koşullarında, dikkatli bir "enerji satrancı" oynadığı görülüyor. Bu satranç oyununun temel amacı, bir yandan ülkenin sürekli artan enerji talebini kesintisiz ve makul fiyatlarla karşılayacak arz güvenliğini sağlamak, diğer yandan da Türkiye'nin Doğu ile Batı arasındaki köprü konumunu bir enerji merkezine dönüştürerek stratejik önemini artırmak.
ABD ile masada olan LNG, ortak arama ve nükleer teknoloji iş birliği, Türkiye'nin yüzünü Batı'ya dönerek kaynaklarını çeşitlendirme ve teknolojik olarak ilerleme arzusunu simgeliyor. Bu hamle, aynı zamanda, enerji alanında Rusya'ya olan bağımlılığı dengelemeye yönelik stratejik bir adım olarak da okunabilir.
Irak ile yürütülen boru hattı müzakereleri ise, Türkiye'nin Orta Doğu'nun zengin kaynaklarının dünya pazarlarına ulaşmasındaki vazgeçilmez rolünü pekiştirme hedefini gösteriyor. Türkiye, bir yandan Batılı ortaklarla yeni nesil projeler geliştirirken, diğer yandan da geleneksel enerji koridoru rolünü daha güçlü ve kârlı bir şekilde oynamak istiyor. Bu çok yönlü ve dengeli politika, Türkiye'nin önümüzdeki on yıllardaki ekonomik ve siyasi kaderini belirleyecek en kritik alanlardan biri olmaya devam edecek.