Dünyada emek kavramı; genellikle dar tanımlanmakta, artı-değer üretmek amacıyla yapılan çalışma olarak görülmektedir. Bu da kadınların emeğinin büyük bir kısmını içeren ücretsiz emeğin gözlerden kaçmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde ise kadın emeği zaten görülmemekteydi. Ancak 19 yıldır AKP iktidarı kadınları ekonomik, sosyal ve siyasi alanların dışında tutmaya ısrarla devam etmiştir. Kadınları toplumsal hayattan dışlamış, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletmiştir.

***

Kadınlardan ev içinde çocuk/hasta/yaşlı bakımı, temizlik, alışveriş, yemek ve ütü gibi gündelik rutin işleri yapmaları beklenir. Fakat kadınlara ev içinde yüklenen bu ağır sorumluluklar, maalesef bunlarla sınırlı kalmaz. Çocuklarının, hatta eşlerinin bile, kısacası hane halkının eğitimi, diğer insanlarla olan iletişimleri ve benzeri toplumsal faaliyetleri sürdürmeleri için gereken tüm değerleri oluşturmalarını sağlayan yine kadınlardır.

Günümüz Türkiye’sinde artık kadınları, sadece ev içinde değil dışarıda da aldığı görev ve sorumluluklar, 80’li ve 90’lı yıllara oranla daha fazla var olmakta gibi gösterse de dışarıdaki görevi hangi statü ya da meslek dalı olursa olsun, mesaisini bitirip evine döndüğünde, yine yukarıda saydığım tüm ev içi işleri de ayrıca yerine getirmeye devam ederek, bir erkeğe oranlara kat kat daha fazla emek harcar hale getirmiştir.

Kadın emeğini bu kadar hiçe sayan, aslında emek değil bir görev ve hatta mecburi hizmet olarak gören bunu net bir şekilde ifade eden, hissettiren ve her fırsatta dile getiren bir hükümetle karşı karşıya olduğumuz için, işimizin kat ve kat zor olduğunun farkındayım.

Lakin ne olursa olsun öldürseler de yaksalar da yıksalar da susturmaya çalışsalar da emeğimizi hiçe saysalar da bizler emeğimizle, kadınlığımızla bitmeyen sabrımızla var olmaya devam edeceğiz. Kadın isterse bu düzen değişir!

Unutmayın ki bizler hükümeti belirleyecek bir sayıya ve güce sahibiz!

***

Sayın Cumhurbaşkanı'nın tüm kadınların beynine kazınan ve ‘samimi düşüncemdir’ diye açıkladığı bir sözü var, diyor ki; “Kadın çalışmasın, evinde otursun çocuk yapsın!”

Bilir misiniz bilmem ama bizim, “Hoca esnerse, öğrenci uyur” diye bir atasözümüz var. İşte ülkemizde tam da böyle ilerliyor bazı şeyler. Hoca da olsan, devlet büyüğü de olsan herkes hata yapabilir. İnsandır en nihayetinde…

Önemli olan muhakeme yeteneğimizi kullanarak alınan kararları, bize anlatılan bilgileri, işte bu ve benzeri çağdışı açıklamaları sorgulamadan, düşünmeden kabul etmemektir. Sorgulanmayacak olan tek şey, devlet büyüklerinin bizim can güvenliğimizden ve haklarımızdan sorumlu olduklarıdır.

Ancak bir kadın olarak, bir anne olarak kendi adıma can güvenliğimi sorguluyorum! Haklarımı, emeğimin karşılık bulamamasını, ülkedeki yerimi, beni nerde gördüğünüzü sorguluyorum!

Ve acıdır ki beni geri de gördüğünüzü, beni hiç olarak gördüğünüzü; söylemlerinizden, hakkımı aramak için yaptığım eylemlere olan duruşunuzdan ve bir gece yarısı aldığınız kararlardan net bir şekilde anlayabiliyorum!

Aslında biliyorum ve tüm kalbimle hissediyorum kadın emeğinden, kadın varlığından o kadar korkuyorsunuz ki! Haklısınız! Bence de korkun, çünkü kadın isterse dünya değişir!

Ne yaparsanız yapın bu değişime ve dönüşüme asla engel olamayacaksınız!