Haber/ Didar DEMİRCİ

Kadın ne iş yaparsa yapsın cinsiyeti nedeniyle toplum tarafından ya şaşkınlıkla karşılanıyor ya da güven eksikliği yaşanıyor. Bu durumun ataerkil toplumun getirdiği hastalıklı bir anlayış olduğuna vurgu yapan Avukat Şule Kayabaşı, kadın olması nedeniyle yaşadığı sorunları paylaştı

Ataerkil toplumun bir getirisi olan ‘Elinin hamuruyla erkek işine karışma’ anlayışı, avukat dahi olsanız maalesef karşınıza çıkıyor. Bu hastalıklı zihniyetle mücadeleyi her alanda veren kadınlardan biri olan Avukat Şule Kayabaşı, mesleğinde ‘kadın’ olması nedeniyle karşılaştığı sorunları paylaştı. Kayabaşı, “Toplumumuzda ağırlıklı olarak avukatlığın erkek işi olduğu düşünülmektedir. Avukat olduğumu söylediğimde “kadın başına zor olmuyor mu, hırsızla, katille nasıl uğraşacaksın, evlendiğinde gece gündüz nasıl çalışacaksın, aile düzeni kurman zor olmayacak mı, serbest avukatlık yerine kamuya girseydin çalışma saatlerin belli olurdu, rahat ederdin” tarzında sorular ve beyanlarla sıklıkla karşılaşmaktayım. Kadının aile hayatının devamı için belli saatlerde çalışması gerektiği, özellikle de akşamları eve erken girmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu durumda avukatların çalışma mantığıyla uyuşmadığından, ayrıca kadınlar fiziksel ve duygusal açıdan zayıf görüldüğünden avukatlık mesleğinin kadınlara uygun olmadığı düşüncesiyle sıklıkla karşılaşıyorum” dedi.

En büyük sorun ‘taciz’

Çalışma hayatında erkeklerin çoğunluğu oluşturmasından kaynaklı müvekkil portföyünün erkek ağırlıklı olduğunu dile getiren Kayabaşı, “Birçok müvekkil daha önce kadın avukatlarla çalışmadığından ilk görüşmede tedirgin yaklaşmakta, işlerini yapamayacağımızı düşünmektedir. Özellikle tahsilat konusunda erkek avukatların daha iyi olduğu, zor dosyalarda erkek avukatların daha dayanıklı davranacağını; kadın avukatların ise daha naif olacağını düşünmektedir. Zamanla bu düşünceleri değişmektedir. Eskiye göre kadın avukatlara alışılmaya başlansa bile ağır ve kapsamlı dosyalarda, ceza davalarında ve cezaevi görüşmelerinde erkek avukat istendiğine sıklıkla şahit olmaktayız. En önemli sorunlardan biri ise taciz! Stajda, cezaevinde, telefon görüşmelerinde, mesajlarda… Önce avukat hanım şeklinde başlayan hitaplar zamanla bacım, kardeşime en sonda laubali cümlelere ve iltifat görünümlü sözel tacize dönüşüyor. Avukat olana kadar duymadığım küfür ve hakaretleri mesleğe başlayınca duydum. Üstelik bunlara tepki gösterdiğimde ya da şikayet edeceğimi söylediğimde bu işi yapıyorsam bu konuşmalara alışmam gerektiği söyleniyor” diye konuştu.