Haber / Didar DEMİRCİ

İzmir’de örgütlü oldukları 22 belediyede, üyelerinin insanca yaşam koşullarını oluşturmak adına yaptıkları toplu sözleşmeleri sorun çıkmadan tamamladıklarını vurgulayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “Bugün İzmir’de hem Büyükşehir Belediyesi’nde hem de ilçe belediyelerde yapmış olduğumuz toplu sözleşmeler, tüm Türkiye’ye örnek oldu. Özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin, ‘rantı yandaşa değil; halkla, işçiyle, çalışanımızla paylaşacağız’ sözleri İzmir’de hayat buldu” dedi. Sarı ayrıca karşılıklı anlayışa da dikkat çekerek, “Bugün Türkiye’nin çeşitli yerlerinde grevler, direnişler vesaire olurken, karşılıklı anlayış ve çözüm noktasında hem sendika yöneticilerimizin hem de belediye başkanlarımızın ‘gerçekten insanca yaşayacak bir ücret vermelisiniz ki işçiye, onlar da halkına iyi hizmet edebilsin’ mantığını taşıması, bir tane bile problem çıkmadan, toplu sözleşmelerin tamamlanmasını sağladı. Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere 696 sayılı KHK ile şirkette işbaşı yapan arkadaşlarımız yaşamış oldukları ilk toplu sözleşmelerde yaklaşık yüzde 30, yüzde 40’a varan zamlarla sosyal, ekonomik ve demokratik haklarını geliştirip; çalışma koşullarını daha da güvence altına aldılar” diye konuştu.

ÇOKLU YOKSULLAŞMA

İşçilerin toplu sözleşmeyle elde ettiği maaş oranlarının bazı çevreler tarafından eleştiriyle karşılandığını hatırlatan Sarı, “Herkes şunu çok iyi bilmeli; ülkemizdeki mühendis, doktor maaşları düşük, işçilerimizinki yüksek değil! Bugün yoksulluk sınırının 12 bin 500 lira olduğu bir yerde 7 bin 134 lira aslında çok da yüksek bir maaş değildir. Ülkedeki enflasyonun yükselmesi, insanların alım gücünün düşmesi, ülkedeki gerçek enflasyonu yansıtmayan TÜİK’in emeklilere ve çalışanlara yöneltmiş olduğu maaş düzeyi, işçileri yoksullaştırmak için kullanıldığından işçilerimizin aldığı maaş yüksek değildi. Sadece 4 kişilik bir hanenin yoksulluk sınırı 12 bin 500 lira olan bir dönemde asıl konu hak ettiği maaşı alan işçilerimiz değil, hak ettiğini alamayan vatandaşlarımızdır. İnsanlar kendi maaşının neden düşük olduğunu sorgulamak yerine, başkasının aldığı yüksek maaşla ilgilenip onun da düşük maaş almasını düşünüyor. Aslında tüm yanlışlık burada! Kendi maaşı düşük olan insanların sendikalı olup, kendi maaşını daha da yükseğe çekerek insanca yaşayabileceği bir ücret talep etmesi gerekirken, başkasının aldığı yüksek maaşı kafasına takıp, kendi maaşını tartışmasız hale getirip, çoklu yoksulluk programı içerisinde yoksullaşmanın yolunu açmaktadır” ifadelerini kullandı.