Haber/ Didar DEMİRCİ

Çorum’da özel bir kömür madeninde gaz sıkışması sonucunda meydana gelen patlama nedeniyle, maden ocağında çalışan işçilerden 3’ü yaralanırken 1’i hayatını kaybetti. Yaşananlar nedeniyle üzüntüsünü dile getiren İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası (İGS-SEN) Genel Başkanı İrfan Sayar, yaşanan kazanın önlenebilirliğine dikkat çekerek, “Kömür madeninde bulunan en meşhur risklerden biri de metan gazı varlığıdır. Bu gazın risk oluşturmaması için madende bulunan herkesin bu konuda bilgilendirilmesi yapılır ve yine bunun için gerekli tertibatlar yapılır. Çünkü bu gaz patlamasa dahi insan sağlığını olumsuz etkiler” dedi.

“Her zaman için ihtimaldir”

Madenlerde ya da herhangi bir iş yerinde yaşanan kazaların çoğunun öngörülebilir olduğuna dikkat çeken Sayar, “Her zaman için bu ihmalden kaynaklı bir durumdur. Yer altı kömür işi yapıyorsanız metan varlığını bilerek bu işi yapmalısınız. Bunların hepsi kömür ocaklarında en meşhur kazalardır. Yaşananlar, geçmişten ders almadığımızı, iş sağlığı ve güvenliğine çok fazla vakit ayırmadığımızı gösteriyor” diye konuştu. İş kazalarının önlenmesi için devletin denetleme mekanizmasının tarafsız bir şekilde çalışması gerektiğinin altını çizen Sayar, “Türkiye’de bir yıldır denetleme yok. Bu Mart seçimleriyle başladı. Bütün iş müfettişleri, merkeze çekildi. Hiç biri sahada değil, sonrasında pandemi patlak verdi. Bu, işvereni korumak kollamak için yapılan bir stratejidir. Biz iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının görüşlerine önem vermiyorlar” ifadelerini kullandı.

Bizden yardım alsınlar

Devletin sıkı denetim uygulaması gerektiğini dile getiren Sayar, “Soma’da kaza olduğu zaman Türkiye’deki yüzlerce yer altı kömür ocağını kapattılar. Halk bunu unutsun, olayın üstü küllensin diye. İnsan sağlığına önem vererek çalışsınlar! Devletin bunu denetlemeye gücü yetmiyorsa bizden yardım alsın. Bu böyle olmaz! Türkiye’de sadece 500 müfettiş var. Bunlardan kaç tanesi maden mühendisidir? Bilmiyoruz. Bu denetleme işlerinin değişmesi lazım” diye konuştu. Sayar, ayrıca kaza olduktan sonra iş sağlığı ve güvenliği uzmanının olay yerine çağırılarak durumun toparlanması için yardım istenildiğini iddia etti. Sayar, “Devlet bizi aktif olarak kullansın, bizim raporlarımızı kullansın, işverenle de bizi baş başa bırakmasın. Bizim yazdığımız risk analizlerinin hiç birini devlet bilmiyor. İş veren de bunları değerlendirmiyor. Biz müfettiş gibi yetki istemiyoruz. Sadece iş kazalarında bizi çağırıyorlar. Bir iş kazası olduğunda en son aranacak kişi iş güvenliği uzmanıdır. Bize en başında soracaklardı! Bizi dinlemeyecekler, iş kazalarından bizi sorumlu yapacaklar, olmaz” dedi.

Yasa uygunlanmıyor

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na değinen Sayar, “6331 sayılı yasa sahaya yansımadı. Neden yansımadı? Çünkü, gerekeni yapmıyorlar. Kanun bu konuda yeterli ama uygulamadıktan sonra Avrupa’nın en iyi kanunu olsa ne olur ki. Uygulamayan iş yerleri şu an denetlenmiyor. Yani her şirketin muhasebecisi var da her şirketin bir iş sağlığı güvenliği uzmanı yok. Düzen bu şekilde gittiği sürece bu patlamalar son bulmayacak” diye konuştu.

“Gideni geri getiremiyoruz!”

Her yıl 430 bin iş kazası olduğunu dile getiren Sayar, sözlerini şöyle sürdürdü: “430 bin iş kazasının yıllık bin 500’ü ölümle sonuçlanıyor. Her yıl 15 bin kişi iş kazaları nedeniyle sakat kalıyor. Ayrıca bir de iş hastalıkları var. Yani neredeyse trafik kazalarında yitirdiğimiz kişi kadar iş kazalarında insan kaybediyoruz. Biz de diyoruz ki; bunu çözelim ancak bizi ciddiye almıyorlar. Bir barettir bir ayakkabıdır, bu 4 kişinin hesabını nasıl verecekler. 301 kişi öldü Soma’da giden geri geldi mi? Bu parayla pulla ölçülecek bir durum değildir.”