Türk ekonomisinin son yıllarda girdiği türbülanstan çıkış arayışında en kritik virajlardan biri daha dönüldü. Uluslararası finans piyasalarının nabzını tutan üç büyük derecelendirme kuruluşundan biri olan Moody's, Cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra yaptığı açıklamayla Türkiye'nin kredi notunu "B1" seviyesinden "Ba3" seviyesine yükselttiğini duyurdu. Not görünümünü ise "pozitif"ten "durağan"a revize eden kuruluşun bu kararı, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğinde yürütülen rasyonel ekonomi politikalarına verilmiş en önemli uluslararası onaylardan biri olarak kabul ediliyor. Kararın hemen ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Bakan Şimşek, bu gelişmeyi "süreci başarıyla yönettiklerinin ve ekonominin dayanıklılığının bir teyidi" olarak nitelendirirken, Türkiye ekonomisinin yeniden olumlu bir döngüye girdiğinin altını çizdi. Bu not artışı, hem uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye bakışını olumlu yönde etkileme hem de ülkenin borçlanma maliyetlerini düşürme potansiyeli taşıyor.
Artışın şifreleri: etkili politikalar ve kararlı duruş
Peki, Moody's'i bu kritik not artışına iten temel nedenler nelerdi? Kuruluşun resmi açıklamasında, kararın arkasındaki en önemli faktörün "etkili politika yapımının güçlenen performansı" olduğu vurgulandı. Bu ifade, özellikle son bir yıldır uygulanan ekonomi programının uluslararası standartlarda kabul gördüğünü ve sonuç vermeye başladığını gösteriyor. Açıklamanın detaylarında, daha spesifik olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yürüttüğü kararlı para politikasına atıfta bulunuldu. Moody's, TCMB'nin, kronik bir soruna dönüşen enflasyon baskılarını kalıcı bir şekilde hafifletme, ekonomik dengesizlikleri azaltma ve hem yerli mevduat sahiplerinin hem de yabancı yatırımcıların Türk lirasına olan güvenini kademeli olarak yeniden tesis etme konusundaki bağlılığını not artışının ana gerekçesi olarak sundu. Bu değerlendirme, aylardır devam eden sıkı para politikası ve faiz artırımlarının, uluslararası finans çevreleri tarafından ülkenin makroekonomik istikrarı için atılmış doğru adımlar olarak görüldüğünü teyit ediyor.
Bakan Şimşek'ten ilk değerlendirme: 'programımızın başarısı teyit edildi'
Not artışının kamuoyuna duyurulmasından dakikalar sonra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten ilk değerlendirme geldi. Sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yayınlayan Şimşek, kararı memnuniyetle karşıladıklarını ve bunun uyguladıkları programın bir sonucu olduğunu belirtti. Şimşek, "Ekonomimiz yurt içi ve yurt dışı belirsizliklerin ve zorlukların yaşandığı dönemi aşarak tekrar olumlu bir döngüye girdi. Bu not artışı, süreci başarıyla yönettiğimizi ve ekonomimizin dayanıklılığını teyit ediyor," ifadelerini kullandı. Bu mesaj, ekonomi yönetiminin, not artışını sadece bir sonuç olarak değil, aynı zamanda gelecekte atılacak adımlar için bir motivasyon ve teyit kaynağı olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Şimşek, açıklamasında uygulanan programın ana hedeflerini de bir kez daha hatırlatarak kararlılık mesajı verdi.
Not artışı piyasalar ve yatırımcılar için ne anlama geliyor?
Moody's'in kredi notunu bir basamak yükseltmesi, teknik bir detaydan çok daha fazlasını ifade ediyor. "Ba3" seviyesi, her ne kadar hala "yatırım yapılabilir" seviyenin birkaç basamak altında ve "spekülatif" kategoride yer alsa da, ülkenin finansal risk algısında önemli bir iyileşme anlamına geliyor. Bu artışın en somut yansımalarından biri, Türkiye'nin risk priminde (CDS) yaşanması beklenen düşüş olacak. Risk priminin düşmesi, hem devletin hem de Türk özel sektörünün uluslararası piyasalardan daha düşük maliyetle borçlanabilmesinin önünü açar. Bu durum, yatırımların finansmanını kolaylaştırırken, şirketlerin ve bankaların üzerindeki finansal yükü de hafifletebilir.
Ayrıca, bu not artışı, Türkiye'yi radarlarından çıkarmış olan büyük uluslararası fonlar ve yatırımcılar için de önemli bir sinyal niteliği taşıyor. Kredi notu, birçok küresel yatırım fonunun "yatırım yapılabilir" ülkeler listesine girip girmeme kararında temel bir kriterdir. "Ba3" seviyesi, bu fonların doğrudan yatırım yapmasına henüz imkan tanımasa da, Türkiye'nin doğru yolda olduğu ve gelecekte "yatırım yapılabilir" seviyeye ulaşabileceği beklentisini güçlendirir. Görünümün "durağan" olarak belirlenmesi ise, Moody's'in yakın gelecekte yeni bir not artışı beklemediğini, ancak mevcut politikaların devamı halinde aşağı yönlü bir risk de görmediğini gösteriyor. Bu da piyasalar için "öngörülebilirlik" ve "istikrar" anlamına geliyor.
Yol haritası belli oldu: sırada yapısal reformlar var
Bakan Mehmet Şimşek, not artışını değerlendirdiği açıklamasında, geleceğe yönelik yol haritasının ipuçlarını da verdi. Enflasyonu kalıcı olarak düşürme, cari açık sorununu sürdürülebilir seviyelerde tutma ve bütçe disiplinini güçlendirme (deprem harcamaları hariç) konusundaki kararlılıklarının devam edeceğini vurguladı. Ancak Şimşek'in en çok üzerinde durduğu konu, kazanımların kalıcı hale getirilmesi için atılacak adımlardı. Bu noktada yapısal reformlar gündeme geliyor.
Bakan Şimşek, "Programımızın kazanımlarını, yeşil ve dijital dönüşüm başta olmak üzere sanayide yapısal dönüşümü sağlayacak reformlarla kalıcı hale getireceğiz," diyerek, ekonomi politikasının sadece para ve maliye politikalarıyla sınırlı kalmayacağını, üretim yapısını ve verimliliği artıracak köklü değişiklikleri de içereceğini belirtti. Bu reformlar, Türkiye'nin orta ve uzun vadeli büyüme potansiyelini artırmayı, teknolojiye dayalı ve katma değeri yüksek bir üretim modeline geçişi hızlandırmayı hedefliyor. Şimşek'in "Sabır ve kararlılıkla programımızı uygulamayı sürdürdükçe, risk primimiz daha da düşecek, finansmana erişimimiz artacak ve yeni not artışları gelecektir" sözleri, hükümetin uzun soluklu bir maratona hazırlandığının mesajını veriyor.
Yatırım yapılabilir seviyeye giden uzun yol
Moody's'ten gelen bu olumlu haber, Türkiye ekonomisi için şüphesiz önemli bir moral ve güven kaynağı. Ancak "yatırım yapılabilir" seviyeye ulaşma hedefi için önümüzde hala uzun ve zorlu bir yol bulunuyor. "Ba3" notu, yatırım yapılabilir seviyenin en alt basamağı olan "Baa3"ün hala üç kademe altında yer alıyor. Bu seviyeye ulaşmak, sadece mevcut politikaların kararlılıkla sürdürülmesini değil, aynı zamanda enflasyonda kalıcı ve gözle görülür bir düşüşün sağlanmasını gerektiriyor. Önümüzdeki dönemde, yüksek enflasyonla mücadele, jeopolitik risklerin yönetimi ve siyasi istikrarın korunması, kredi notunun gelecekteki seyrini belirleyecek en önemli faktörler olacak. Diğer büyük derecelendirme kuruluşları olan S&P ve Fitch'in de önümüzdeki aylarda Türkiye'nin notunu ve görünümünü gözden geçirmesi bekleniyor. Onlardan da gelecek olası pozitif adımlar, Türkiye'nin uluslararası finans sistemine yeniden entegre olma sürecini hızlandırabilir.