Yaz aylarının en yoğun döneminde nüfusu milyonları aşan, Türkiye'nin gözbebeği turizm merkezi Çeşme, bu yıl tarihinin en ciddi su kesintisi krizlerinden biriyle karşı karşıya. Geceleri 23.00 ile 06.00 arasında uygulanan zorunlu kesintilerle vatandaşların ve turizmcilerin isyan ettiği ilçede, su krizi siyasetin de ana gündem maddesi haline gelerek Ankara ile İzmir arasında sert bir polemik başlattı. Krizin fitilini, Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli'nin katıldığı bir televizyon programında su sorunu üzerinden hükümeti ve Devlet Su İşleri'ni (DSİ) eleştirmesi ateşledi. Bu eleştirilere yanıt, AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı'dan gecikmedi. Bursalı, yaptığı yazılı açıklamayla CHP'li Çeşme Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni "sorumsuzluk" ve "plansızlık" ile suçlayarak, "Kendi kusurlarınızı DSİ üzerinden örtmenize sessiz kalmayız" dedi.

Siyasetin tansiyonu kuruyan musluklardan yükseldi

Turizm sezonunun zirve yaptığı Temmuz ayında, Çeşme'nin dünyaca ünlü plajları dolup taşarken, otellerde ve evlerde musluklardan akan suyun kesilmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Artan şikayetler ve kamuoyu baskısı üzerine Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, sorunun kaynağı olarak iklim krizi gibi genel nedenlere işaret ederken, sorumluluk konusunda topu merkezi hükümetin kurumlarına atmayı tercih etti. Denizli'nin, yaşanan krizde DSİ'nin de payı olduğuna yönelik imaları, AKP kanadında büyük bir tepkiyle karşılandı. İşte bu noktada devreye giren AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, konunun sadece iklim kriziyle açıklanamayacak kadar ciddi bir yerel yönetim zafiyeti olduğunu savunarak, CHP'li belediyelere yönelik ağır eleştirilerde bulundu.

Bursalı'dan sert çıkış: 'beceriksizliğinizi ve ihmalinizi DSİ'ye yıkamazsınız'

AKP'li Şebnem Bursalı, açıklamasında oldukça net ve sert bir dil kullanarak, Çeşme'de yaşananların yıllardır süregelen bir ihmaller zincirinin sonucu olduğunu vurguladı. "Çeşme'den su yerine sorun akıyor" diyerek sözlerine başlayan Bursalı, krizin asıl sorumlusunun, gerekli tedbirleri zamanında almayan ve ilçenin büyüme hızına paralel bir altyapı planlaması yapamayan ilçe ve büyükşehir belediyeleri olduğunu iddia etti. Bursalı, "Bugün suçladıkları DSİ, yılların ihmalini ve beceriksizliğini giderip hemşehrilerimizin sıkıntı yaşamaması için var gücüyle çalıştı, çalışmaya devam edecek. Milletimize hizmet için gece gündüz demeden çalışan, üreten DSİ'mizi kimseye yem etmeyiz, kimsenin kendi kusurlarını DSİ üzerinden örtmesine sessiz kalmayız," ifadeleriyle Devlet Su İşleri'ne yönelik eleştirileri kesin bir dille reddetti.

Masadaki milyarlık yatırımlar: 'yok saymanıza müsaade etmeyeceğiz'

Şebnem Bursalı, açıklamasının en can alıcı bölümünde, CHP'li belediyelerin "görmezden geldiğini" iddia ettiği ve DSİ tarafından bölgeye yapılan devasa altyapı yatırımlarını tek tek sıraladı. Bu yatırımların, merkezi hükümetin Çeşme'nin su sorununu çözme konusundaki kararlılığının en somut kanıtları olduğunu belirten Bursalı, adeta bir karne sundu. Bursalı'nın altını çizdiği projeler şunlardı:

Numan Kurtulmuş, Özgür Özel'i ziyaret etti
Numan Kurtulmuş, Özgür Özel'i ziyaret etti
İçeriği Görüntüle
  • Karareis Barajı: Yarımadanın su rezervlerini artırmak için inşa edilen stratejik bir baraj.

  • Salman Göleti: Özellikle tarımsal sulama ve yer altı sularını besleme amacı taşıyan önemli bir su kaynağı.

  • Terfi Merkezleri: Suyun daha uzak ve yüksek noktalara ulaştırılmasını sağlayan modern pompa istasyonları.

  • 34 Kilometrelik İçme Suyu Hattı: Eski ve yetersiz hatları yenileyerek su kayıp ve kaçaklarını önlemeyi hedefleyen devasa bir altyapı projesi.

Krizin perde arkası: Plansız büyüme ve altyapı yetersizliği

Siyasi polemiklerin gölgesinde ise Çeşme'nin yıllardır kanayan bir yarası yatıyor: kontrolsüz ve plansız büyüme. Yaz aylarında normal nüfusu 10-15 katına çıkan ilçenin su, kanalizasyon ve arıtma altyapısı, bu aşırı yükü kaldırmakta zorlanıyor. Son yıllarda hızla artan lüks konut projeleri, villalar ve turistik tesisler, mevcut su kaynakları üzerinde muazzam bir baskı oluşturuyor. Uzmanlar, sorunun sadece yeni su kaynakları bulmakla çözülemeyeceğini, aynı zamanda suyun verimli kullanılması, kayıp-kaçak oranlarının düşürülmesi ve en önemlisi, imar planlarının bölgenin ekolojik ve altyapısal kapasitesine göre düzenlenmesi gerektiğini vurguluyor. Yaşanan kriz, bir kez daha gösteriyor ki, altyapı yatırımları, üstyapıdaki büyüme hızına yetişemediğinde, sonuç kaçınılmaz olarak bu tür krizlere ve mağduriyetlere yol açıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ