Ege Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Engin’in yürütücülüğünde geliştirilen yenilikçi sistem, meme kanserinde erken tanıya destek olacak tamamlayıcı bir tarama yöntemi olarak dikkat çekiyor. “vıvomam” adı verilen cihaz, radyasyon içermemesi ve hastayla temas gerektirmemesiyle öne çıkıyor.
Erken tanı hedefleniyor
Meme kanserinin her 8 kadından birinde görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Engin, erken tanının hayati önem taşıdığını vurguladı. Geliştirilen sistemin temel amacının, özellikle erken evrede fark edilmesi zor olan vakalarda risk analizi yapabilmek olduğunu belirten Engin, bu teknolojinin mevcut tarama yöntemlerini destekleyici nitelikte tasarlandığını ifade etti.
Mamografiyi tamamlayıcı bir yöntem
Yeni sistemin mamografinin yerine geçmediğini, ancak onu tamamlayıcı bir tarama aracı olarak konumlandığını dile getiren Engin, yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda mamografinin tanı başarısının düşebildiğine dikkat çekti. Bu noktada geliştirilen cihazın, erken evre risklerin belirlenmesine katkı sunmasının hedeflendiğini söyledi.

Kızılötesi ve optik görüntüleme bir arada
Teknik olarak “infrared termal-optik mamografi” olarak tanımlanan yöntemde, kızılötesi termal ve optik görüntüleme teknolojileri birlikte kullanılıyor. Cihaz, memeyi sıkıştırmadan 360 derece dönerek fizyolojik değişimleri izliyor ve elde edilen veriler yapay zekâ algoritmalarıyla analiz ediliyor.
Yapay zekâ ile risk grupları belirleniyor
Görüntüler, yapay zekâ destekli sistem sayesinde değerlendirilerek hastalar düşük, orta ve yüksek risk gruplarına ayrılıyor. Bu sayede klinik süreçte hekimlere destek olacak bir ön değerlendirme mekanizması oluşturulması amaçlanıyor.
Klinik görüntüleme süreci başlıyor
Gerekli etik izinlerin alındığını açıklayan Prof. Dr. Engin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Bölümü Meme Birimi tarafından yönlendirilecek gönüllü hastalar üzerinde klinik ortamda görüntüleme çalışmalarına başlanacağını duyurdu.
Cihazın en önemli özelliklerinden birinin radyasyon içermemesi olduğuna dikkat çeken Engin, bu sayede hamileler ve düzenli takip gerektiren hastalarda güvenle kullanılabileceğini belirtti. Temas gerektirmeyen yapısı sayesinde de hasta konforunun artırılması hedefleniyor.




